Siyonist çete bu savaşı ne kadar sürdürebilir?
Mehmet Garip Tanyıldızı, işgal rejiminin ağır kayıpları bir yana kaybettiği psikolojik üstünlük de düşünüldüğünde savaşa devam etme konusunda yeterli kararlılığa sahip olmadığını ifade ediyor.
Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam
Statik düşman, dinamik direniş: İsrail ne kadar dayanabilir?
Aksa Tufanı Operasyonu sonrası İsrail'in Gazze'de iki ayı aşkın süredir gerçekleştirdiği saldırılarda şehit sayısı 20 bine yaklaştı. Binaların harabeye döndüğü şehirde çatışmalar devam ediyor.
İsrail'in saldırılarını ne zamana kadar sürdüreceği ve Gazze'nin bu saldırılara ne kadar dayanacağı soruları soruluyor.
Bu soruların alt metninde yatan ön kabuller sorgulanmaya muhtaç algılarımızdan neşet ediyor.
Öncelikle, bu sorular İsrail'in saldırıları ne kadar sürdüreceğini tamamen kendisinin belirlediği ve Filistinlilerin çaresiz olduğu varsayımını bünyesinde saklıyor.
İsrail, doğal yollarla ortaya çıkmış bir devlet olmadığı için bu ve benzeri algılarla varlığını sürdürüyor.
Çevresindeki ülkelere karşı "yenilmez güç" algısının yanı sıra batıya yönelik "her an yok olma tehlikesi altındaki mağdur Yahudi" imajını besliyordu.
Aksa Tufanı Operasyonu sonrası yenilmezlik algısının, Gazze'ye yaptığı saldırılarda da mağduriyet söylemlerinin çöktüğü söylendi.
Son iki aylık süreçte yapılan analizler bu algıların realitede çökmüş olsa bile zihinlerde etkilerini sürdürdüğünü gösteriyor. Ve İsrail hala bu algıları ayakta tutmaya çalışan bir siyaset yürütüyor.
Gazze için duyduğumuz endişe, Siyonist rejimin Gazze üzerinde istediği gibi hareket etmeye muktedir olmadığını görmemizi engellememeli.
Bunun ilk göstergesi, Filistinlilerin toplum olarak gösterdikleri direnişin dinamizmidir. İsrail'in tüm saldırılarına rağmen Filistin halkı yekvücut olarak direnişi sahipleniyor.
Öte yandan, İsrail toplumu ise kuruluşundaki dinamikliğin aksine statik bir görünüş sergiliyor. Nüfusunun büyük bir kısmı İsrail dışında doğmuş, çift pasaportlu, yüksek refah standartlarına alışkın olan bu toplum savaş halinin sürmesini istemiyor.
Çoğu zaman Filistin ile çatışmalar üzerinden gündem olan İsrail'in iç çatışmaları genellikle görülmüyor. Savaş döneminde gündem olduktan sonra rafa kaldırıldığı için tanınmayan ve homojen sanılan İsrail toplumu aslında heterojen bir yapıya sahip.
Muhalefeti, medyası ve toplumuyla İsrail kamuoyunda, Tel Aviv yönetiminin uygulamalarından rahatsızlıklar gün geçtikçe su yüzüne çıkıyor. Genel kanaat, sıcak çatışma bittikten sonra büyük bir iç hesaplaşma yaşanacağı yönünde.
Bunun yanı sıra, uluslararası kamuoyunda İsrail'in imajının ne ifade ettiği konusu da göz ardı edilemeyecek bir mesele. İsrail'in saldırılarına destek olan veya sessiz kalan hükümetler kendi halkları nezdinde meşruiyet krizi ve buna mukabil bir ikbal kaygısı ile karşı karşıya kalabilir.
ABD Başkanı Biden'ın İsrail'e dünyada desteğin azaldığını itiraf etmesi hem seçimlere dönük bir taktik hem de İsrail'e bir uyarı niteliği taşıyor.
Küçük olaylardan büyük anlamlar çıkarmaya lüzum yok ama karşımızdaki gücü gözümüzde büyütmek de o güce hizmet etmekten başka işe yaramaz.
Elbette, savaşta taraflar zaaflarını gizlemeye çalışacaktır. Ancak, neticeyi algılar değil realite belirler.
Filistin direnişinin dinamizmi ve İsrail toplumunun statikliği realitesi soruyu şöyle sormamızı gerektiriyor:
İsrail ne kadar dayanabilir?
HABERE YORUM KAT