Siyaset ve Sabataycılar
Türkiye sekülerleşmesinin dünden bugüne tarihsel zeminine bakıldığında siyaset olgusuyla karşılaşmamak mümkün değildir.
Çünkü modern devletler sahip oldukları aparatlar aracılığıyla tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar toplum hayatını kontrol edebilme yeteneğine hâizdirler.
Bu bağlamda siyaset erkinin aldığı kararlar bireysel ve toplumsal hayat yapısını kökten değiştirebilmektedir. Sabataycı kökenli kişilerin siyasi sahanın farklı partilerinde böylesi bir zeminde görevler ifa ettiklerini söylemek abartı olmasa gerek.
Sabataycılar çift kimlikli bir hayat yaşadıklarından Osmanlı döneminde Müslüman kimliğini, Cumhuriyet döneminde de Türk kimliğini kullanmanın avantajlarına sığınarak siyasi hayatta önemli roller üstlenmişlerdir. Bir siyasetçinin tasavvur dünyasını icraatlarına yansıtması da doğal kabul edilmelidir. Ülke tarihinde etkin makamları işgal etmiş Dönme kökenli siyasetçilere, onların icraatlarına baktığımızda bu sonucun açık olduğu anlaşılacaktır.
Meselâ Osmanlı döneminde İttihat ve Terakki’nin mâliye nazırlığını yapan Mehmed Cavid Bey Sabatay kökenlidir. (Ertuğrul Düzdağ, Yakın Tarihimizde Gizli Çehreler, İstanbul: Zvi-Geyik Yayınları, 1b. 2004, s. 185)
Sabataycılar laik bir ulusalcılığı benimseyen Jön Türk hareketi ve İttihat ve Terakki içinde yer almışlardır. Cavid Bey saltanat ve hilafetin ayrılmasını isteyenlerdendi. Diğer bir maliye nazırı Nüzhet Faik, dahiliye nazırlarından Mustafa Arif, maarif müsteşarı Muslihiddin Adil hep Sabataycı kökenliydiler. (Bknz. İlber Ortaylı, Osmanlı Modernleşmesi ve Sabetaycılık, s. 123)
Siyasi hayata katılımları Cumhuriyet döneminde ise artarak devam etmiştir.
Cumhuriyet Osmanlı’ın hilâfına farklı kimlikler (Millet Sistemi) üzerine değil de tek ulus kimliği üzerine kurulmuş olduğundan Dönmeler bu yeni dönemde kendilerini daha fazla gizleme gereği hissetmişlerdir. Dindar olmayan Dönmeler Cumhuriyet projesine diğerlerine nazaran daha sıkı sarılmışlardır. Çünkü Cumhuriyet onları hem cemaat içi baskıdan hem de İslâmî içerikli eleştirilerden kurtaracaktı. Bu yüzden Cumhuriyet ve laikliğin en güçlü savunucuları durumuna gelmişlerdir. (Bknz. Cengiz Şişman, Sabatay Sevi ve Sabataycılar, Mitler ve Gerçekler, s. 93)
İlber Ortaylı, Sabataycıların, “laisizmin en ateşli öncüsü ve uygulayıcıları” olduğunu söyler. (Osmanlı Modernleşmesi ve Sabetaycılık, s. 126) Bu durumu sadece cemaat içi baskıdan ve İslâmî içerikli eleştirilerden kurtulmakla açıklamak yeterli değil elbet. Bunun başka önemli bir sebebi de, iktidara yakın durma ve imkân elverdiğinde iktidara gelebilme yollarını açık tutmakdır.
Sabataycı kökenli kişiler, genellikle siyasi tavır anlamında Kemalist ideolojiyi benimsemiş olmakla beraber sol yelpazenin çeşitli kesimlerinde yar almışlardır. Fakat genel eğilim liberal-Batılı ve Kemalist bir ideoloji etrafında odaklanmaktır. (Abdurrahman Küçük, Dönmeler Tarihi, s. 433-434)
Bu meyanda siyaset makamında etkin olmuş Sabataycıların ideolojik tercihlerine baktığımızda bunu söylemek kaçınılmazdır.
Meselâ, Naim Talu, 1971’de Türkiye Cumhuriyeti’nin Ticaret Bakanlığına, 1973’de de Başbakanlığı’na kadar yükselmiş bir Sabataycıdır. (Bknz. Abdurrahman Küçük, Dönmeler Tarihi, s. 464)
Dr. Şefik Hüsnü, 1950 yıllarında sol hareketin başını çekenler içinde yer almış Sebatay kökenli bir siyasetçidir. 7 Nisan 1959’da TKP (Türkiye Komünist Partisi) Genel Sekreteri olarak ölmüştür. (Bknz. Mahmut Çetin, Boğazdaki Aşiret, s. 37-39)
Ve başka bir Sabataycı kökenli Mehmet Ali Aybar ise, 1962’de TİP Genel Başkanlığı yapmıştır. 1965 yılında İstanbul’dan milletvekili seçilmiş, ve daha sonraki yıllarda 1975’te TİP’ten ayrılarak Sosyalist Devrim Partisi’ni kurmuştur. 1975-1979 yıllarında partinin genel başkanlığını üstlenmiştir. (Bknz. Boğazdaki Aşiret, s. 93-94)
Meşhur sosyalist şair ve düşünür Nazım Hikmet’le Aybar kardeş torunlarıdır. Nazım’ın anneannesi ile Aybar’ın babaannesi kardeştir. (Bknz. Boğazdaki Aşiret, s, 95)
1974 yılında Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) Genel Müdürlüğü’nü yapan İsmail Cem İpekçi, Cumhuriyet tarihinin önemli siyasi figürlerden birisidir. 1997-2002 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yapan İsmail Cem bilinen meşhur dönmelerdendir. (Bknz. Dönmeler Tarihi, s. 443) İsmail Cem’in “İpekçi” soyadını kullanmaktan imtina etmesi Sabataycı kökenini gizleme gereği hissetmesiyle alakalıdır. (Ilgaz Zorlu, Evet Ben Selanikliyim, s. 173)
Eski İstanbul Belediye Başkanlarından Ahmet İsvan, İzmir eski Belediye Başkanı Osman Kibar hep dönme kökenliydiler. (Selahattin Galip, Bütün Yönleriyle Dönmeler ve Dönmelik, s. 333)
Amerika’dan Türkiye’ye gelip 57. Hükümet’in Devlet Bakanı görevini üstlenmiş Kemal Derviş uluslararası arenada tanınan dönme kökenli önemli bir şahsiyettir. (Dönmeler Tarihi, s. 462)
Bu zikrettiklerimiz siyasette rol oynamış bazı önemli Sabataycı kökenli isimlerdir. Dikkatlerden kaçmayan husus da, siyaset çizgilerindeki ortak noktalarının sekülerizm olmasıdır.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT