1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. ‘Sivile konuşmak yassahh!!!’
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Sivile konuşmak yassahh!!!’

17 Ekim 2008 Cuma 06:25A+A-

12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra bütün gençlik önderleri tutuklanmış ve Mamak Askeri Cezaevi’ne kapatılmıştı. Cezaevine girdiğimiz ilk günlerdeydi. Kapılarda nöbet tutan askerlerle diyalog kurmaya, cezaevine bir anlamda alışmaya çalışıyorduk.

Mehmet Demir geçtiğimiz yıllarda yitirdiğimiz Dev-Genç yöneticisi arkadaşlarımızdandı. Mardin Kızıltepe’liydi. Kürt’tü. Cezaevinde kapıaltı diye anılan parmaklıklı bölümde nöbet tutan askerle konuşabilmek amacıyla ona Kürtçe sözler söyledi.

Asker pek aldırmaz bir haldeydi. Ondan yana bile bakmaya korkuyordu. Belli ki komutanları sıkı tembihlemişti, Komünistlerle konuşmayacaksınız diye... Mehmet biraz daha ısrar edince asker dayanamadı: “Sifile konuşmak yassahh!!! Hemşerim” demek zorunda kaldı. Aslında sivillerle konuşmak yasak demek istiyordu.

***

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un Aktütün Karakolu’yla ilgili Taraf gazetesinde yayımlanan bilgi ve belgelere tepki göstererek girdiği tutumu görünce 37 sene önceki hapishane günlerimizi anımsadım. Sanırım o zaman İlker Başbuğ da genç bir teğmendi. Belki de o askerin komutanlarından birisiydi.

Başbuğ’un ‘korkutucu’ bir üslupla yaptığı konuşmayı Frankfurt Kitap Fuarı’nı izlerken öğrendim. Bugün aslında dünyanın en çok satan yazarı Paulo Coelho’yla ilgili izlenimlerimi yazmak istiyordum. Coelho da bizim kuşaktan, yani 68’li. O dönemi hippy olarak yaşamıştı.

Ülkesi Brezilya askeri darbelerin çok acısını çekmişti. O bunlardan sıyrılarak kitapları 100 milyon satan bir yazar olabilmişti. Ağır askeri müdahaleler yaşamalarına rağmen artık bu dönemi atlatmışlardı. Orhan Pamuk fuarın açılışında yaptığı konuşmada hâlâ ülkemizde gazetecilerin ve yazarların baskı altında olduğunu söylediğinde, birileri bundan pek hoşnut olmadılar. Türkiye’nin bunları geride bıraktığını düşünenler de vardı. Daha bunların konuşurken, sert bir asker açıklamasıyla ve ardından yine sivillere yönelik bir askeri mahkeme kararıyla karşı karşıya geldik.

Ne yapacağız şimdi? Düşündüklerimizi, elimize geçen bilgileri ve belgeleri yazmayacak mıyız? Askerin hatalarını gördüğümüzde içimize mi atacağız?

İlker Başbuğ ve komutanlar kendilerine yönelik haksız eleştiriler yapıldığını düşünebilirler, bundan üzülebilirler, bunlara sinirlenebilirler. Bu onların haklarıdır. Ancak, gazetecileri susturmak istemeleri kabul edilemez, tehdit etmeleri kabul edilemez.

Daha dün Başbakan Erdoğan bir şekilde gazetecileri hedef alan yüksek sesli konuşmalar yapıyordu, şimdi de benzer bir üslupla, belki de daha etkileyici bir üslupla İlker Başbuğ karşımıza çıktı.

Aktütün’de ne oldu, ne olmadı? Bunları öğrenmek kamuoyunun hakkı. Sonuç olarak bu ülkenin çocukları askere gidiyor. Orada onlar ölümle yüz yüze geliyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülkenin ordusu. O nedenle hatalarını ve sevaplarını konuşmak, hatalı gördüklerini söylemek bu ülkenin insanlarının hakkı olmayacak mı?

Askeri Mahkeme’nin gazetelere yayın yasağı getirmesi de ülkemizdeki bir çarpıklığın ifadesi değil mi? Askeri mahkeme sivil mahkemelerden farklı olarak emir komuta sisteminin içindeki bir işleyişe sahip. Bu nedenle komutanlığa bağlı. Komutan açıklamayı yapınca muhtemelen bu sistem içinde harekete geçiyor.

Basın özgürlüğü açısından, düşünce özgürlüğü açısından, oralarda neler oluyor diyerek gerçeği araştırmak açısından vahim bir durumla yüz yüzeyiz. Basın meslek örgütlerinin böyle zamanlarda önemi artıyor. Çünkü, bu tür açıklamalar normal kabul edilmeye başlanırsa, bunun nerede duracağı belli olmaz. Türkiye, Güneydoğu’da çok büyük açmazlarla ve sorunlarla yüz yüze. Bunları tartışmadan seyir mi edeceğiz? 25 yıldır yaşananlar, bazı yerlerde bazı yanlışlar olduğunu göstermiyor mu? Kamuoyu bu sürece bir şekilde dahil olmayacak ve seyirci mi kalacak? ‘Sivile konuşmak yasak’ denince, konuşmayacak mıyız? Biz konuşmasak bile, oradaki sorun orta yerde duruyor. Çocuklarımız ölmeye devam ediyor, acılarımız sürüyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri yöneticilerinin işinin zor olduğunu biliyoruz. Ancak, bu zorluk bütün toplum için söz konusu. Onların işi zor diye, yaşananlar onları ‘üzmemek’ için gündeme getirilmeyecek mi?
Askeri mahkeme bir an önce yayın yasağını kaldırmalı ve orada neler olduğunu öğrenmeliyiz...

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT