Sivas Özgür-Der'de "Kur'an'dan Yansımalar" Programı Yapıldı
Sivas Özgür-Der'de bu hafta "Kur'an'dan Yansımalar" konusunu Tufan Caymaz sundu.
Dernek binasında yapılan dersin özeti:
Değerli kardeşler, bu konuyu ele almamın nedeni biraz da günümüzde meydana gelen olaylar, yaşadığımız hayatta dinlediğimiz müzikten tutun ailedeki ilişkilerimize ve siyasi duruşumuza kadar görülen değişim/dönüşümden hareketle bir şeyler anlatmaya çalışacağım.
Bunlar eski heyecanımızı, aşkımızı ve azmimizi yakalama, anlama, kavramaya yönelik bir öze dönüş olmasına vesile olur inşallah!
Dostlar, vahiy insanı öyle bir hale getiriyor ki Ashab-ı Uhdudlar, Hz. Musa'nın mucizesi karşısında iman eden sihirbazlar, Sümeyyeler, Esmalar, İhvan-ı Müsliminden binlerce kardeşimizin verdiği mümücadeleye kadar ancak böyle anlayabiliyoruz. Yani bu duruş/direniş ve mücadeleler Kur'an'ın yansımalarıdır.
Malesef bugün müslümanlar olarak dünyevileşme almış başını gidiyor.
Elbette birçok çalışma yapılıyor. Samimi olan ve duruşunda dik duranlara selam olsun.
İslami Hareket, Türkiye'de 30-40 yıllık süreçte elbet bazı kazanımları elde etti.
Seyyid Kutuplar, Mevdudilerden gelen hareketin Türkiye'de yansımaları çoktur.
Metin Yüksel bunun örneğiydi ve benim için çok değerli bir yere sahiptir.
9/TEVBE-24: De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensubu bulunduğunuz topluluk, kazandığınız mallar, kötüye gitmesinden kaygı duyduğunuz ticaret ve kendisiyle huzur bulduğunuz konaklar; Allah'tan, O'nun Elçisi'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa Allah'ın buyruğu gerçekleşinceye kadar bekleyin! Ne ki Allah, sorumsuzca davranan bir toplumu doğru yola yöneltmez."
Kendimize bakalım kardeşler, yavaş yavaş bir yerlere doğru kayıyoruz. Bugün bunca özgürlük alanı açılmış ve rahat çalışma yapabilme imkanı varken malesef bu kaymalar gittikçe artıyor. Yani gelen tehlike rehavet ve dava bilincini yitirme.
Müslümanlar sürekli kendini diri tutacak vahye sarılmalıdır. Bunu en güzel şekilde yapan Gazze ve Ihvan örneğidir. Gelişen şartlara ve zorluklara rağmen yıllardır fıkhını değiştirmeleri ve canlı tutmaları takdire şayandır.
Kur'an bize Yahudi ve Hristiyanlar gibi olmayın derken tam da bunu demek istiyor. Sakın sorumluluk/dava bilincini yitirmeyin ve dünyevileşmeyin, der.
Okuduğumuz kitap bizi temele/öze çekmelidir. Her şartta ve mekanda bizi diriltmeli ve geliştirmelidir.
Dünyevileşme sürecimiz bana Tebuk seferini hatırlattı. Neydi orada olanlar?
Müslümanlar rehavete kapılmış ve dünyalık şeylerden vazgeçememişlerdi.
Bugün yaşadığımız şey aynıdır. Zaten birileri yapıyor. Zamanım yok, hele çocuklar büyüsün, zengin olalım şöyle olsun böyle olsun derken bir ömür gelip geçiyor.
Diğer yanda Kur'an üzerine çalışmalar yapılıyor, konuşuluyor ve anlamaya gayret ediliyor. Bunlar çok harika şeyler. Lakin yaşanması konusunda durum bu cihette değil. Yaşantımızda olmayan bilgi bizi kuru , maneviyattan uzak ve ihlası olmayan bir yere götürüyor. Bu ruhu kaybettirip damardaki kanı çekercesine insanımızı/bizi bitiriyor.
Müslümanları ihya, inşa eden vahiy başka boyutlara giderse iç dünyamıza hitap etmez ve kuru bir iddiadan ibaret kalır.
Al-i İmran 142-147 ayetler bu iddialarında samimi olanları ne güzel ifade ediyor.
142 - Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?
143 - Andolsun ki siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.
144 - Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.
145 - Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. (Ölüm) belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.
146 - Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
147 - Onların sözleri ancak: "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı diret, Kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!" demekten ibaretti.
148 - Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah güzel davrananları sever.
Dostlar, sözümü bitirmeden önce şunu demek istiyorum. Müslüman olmak önemli, yaşamak daha önemlidir. Ama bu istikamette samimi olup, ruhunu yakalamak ve ölünceye kadar bu direnişi göstermek yani istikamette olmak en önemlisidir.
Rabbim bizi bu yolun yolcusu edenlerden eylesin inşallah!
Caymaz'ın sunumu çay ikramı eşliğinde soru cevaplarla sona erdi.
HABERE YORUM KAT