Sivas Dosyasının Yeniden Açılması Kimi Rahatsız Ediyor?
Özgür-Der bugün yayınladığı bir basın açıklamasıyla Sivas dosyasının açılmasının bazı çevrelerin işine gelmediğini ifade etti.
Özgür-Der'in bugün yayınlanan basın açıklamasında Sivas dosyasının yeniden açılmasının, Sivas olaylarını yıllarca Müslümanlara saldırı aracı olarak kullananların menfaatlerini engellemesi sebebiyle bu çevrelerin rahatsız olduğunu ifade etti.
Basın açıklamasında Sivas davasında verilen cezaların Türkiye'de adalet duygusunu derinden yaraladığı vurgusu yapıldı ve bu dosyanın tekrar görülmesi durumunda kör noktaların aydınlanacağı ve adaletin tesis edilebileceği belirtildi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
SİVAS DOSYASININ YENİDEN AÇILMASI TALEBİ
KİMİ, NEDEN RAHATSIZ EDİYOR?
26 Temmuz 2012
Tam 19 yıldır Sivas olayını İslam’a ve Müslümanlara karşı sistematik bir düşmanlık öğesi olarak kullanan ve bu hadise üzerine inşa ettikleri tezlerini adeta tabulaştıran çevreler konunun tartışılmasına, aydınlatılmasına yönelik her yaklaşımı büyük bir öfkeyle püskürtmeye çalışmaktadırlar. Akit Gazetesi Sivas dosyasındaki çelişkilere, tahrifatlara yönelik son dönemlerde yaptığı yayınlar nedeniyle bu çevrelerin bir kez daha hedefi haline gelmiştir.
Anlaşılan o ki, zihinsel tutumlarının şekillenmesinde 31 Mart ayaklanması, Kubilay-Menemen hadisesi vb. anlatıların derinlemesine etki ettiği söz konusu çevreler Sivas olayına ilişkin olarak da “37 aydın, Şeriatçılarca yakılarak hunharca katledildi!” klişesini bozacak, sarsacak, tartışmaya açacak her türlü soru, söz, yayın karşısında benzeri bir tahammülsüzlükle davranmayı sürdürecektir. Zaten, suç sabit görülmüş, karar verilmiş, kalemler kırılmışken, tartışmaya, sorgulamaya niye gerek duyulsun ki! Evet, gerçekten de ortada mahkumiyet kararları vardır ama o kararların muhataplarının aslında resmi ideolojik paradigma tarafından suçları belki de daha kendileri doğmadan tespit edilmiş ve kalemleri kırılmış insanlar olduğu görmezden gelinmektedir.
Oysa ortada vicdan sahibi herkesin sorması gereken bir dizi soru mevcuttur. Üzerinden geçen bunca zamana rağmen 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta yaşanılanlar hala tam olarak aydınlatılmamıştır. İslam’a saygısızlığa yönelik kitlesel bir protestonun, devlet eliyle büyük bir katliama dönüştürülmesine yol açan provokatif eylemler zincirinin gerçek sorumluları ve failleri hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır. Olayın sorumlusu olarak tutuklanıp yargılanan kişilerin çoğunun asılsız ihbarlar ve emniyet mensuplarının husumete dayalı teşhisleri nedeniyle suçlandıkları gerçeği gizlenmeye çalışılmıştır. Başlı başına bir hukuksuzluk dizisi şeklinde seyreden dava sürecinin, bugün kendilerinden hesap sorulan darbeci cuntanın brifing tezgahının bir ürünü olarak şekillendiği ve karara bağlandığı görmezden gelinmiştir.
Ve sonuçta pek çok insanın neredeyse 20 yıldır diri diri beton mezarlara gömüldüğü, birçoklarının gençliklerini kaçarak, saklanarak yitirmek durumunda kaldığı, sayısız eş ve çocuğun hayatlarının karartıldığı unutulmuştur. Yıllardır 12 Eylül yargılamalarının hukuksuzluğunu dillendirenler, 28 Şubat darbesinin brifingli yargısının kararlarını adeta kutsamış, en küçük bir sorgulama çabası karşısında dahi müthiş bir öfke krizi içine girmişlerdir.
Belirginleşen bunca soruya, bunca çelişkiye rağmen Sivas olayına ilişkin verdikleri hükümleri, kanaatleri hakkında en küçük bir kuşku duymayan ve mağduriyetlerin giderilmesi bir yana, mağdur sayısını daha da artırmaya yönelik çabalar sergileyen bu çevrelerin tutumu endişe vericidir. Öfke ve kin gerçeği görmelerini engellediği gibi, vicdanlarını da karartmıştır. İntikam duygusu ile haklı-haksız ayırmaksızın ve hukukun en temel ilkelerini gözetmeksizin hareket etmektedirler. Hiç şüphesiz bu tutum Madımak Oteli’nde acı bir şekilde can veren insanlara ilişkin duyulan üzüntüden çok, İslami camiya karşı biriktirilmiş öfkenin bir yansımasıdır.
Oysa bu kin duygusuyla gerçekler görülemez, adalet tesis edilemez. Adaletin tesis edilemediği bir yerde ise ne insanlıktan, ne barıştan söz edilebilir! Adaletin gerçekleşmesi için önce tabulaştırılan tezler sorgulanmalı, zihinlerde düşmanlaştırılan, şeytanlaştırılan insanların masum ve mağdur olabilecekleri gerçeği mutlaka dikkate alınmalıdır.
Türkiye’de adalet duygusunun en derinden yaralandığı davalardan biri olduğu açık olan Sivas davası toplumun, medyanın, yargının gündemine mutlaka yeniden gelmelidir. Halen Malatya Cumhuriyet Savcılığınca incelenmekte olan Sivas dosyasının yeniden açılmasının ve yargılamanın yenilenmesinin pek çok karanlık noktanın aydınlatılması için olduğu kadar, toplumsal düzeyde vicdani bir arınma açısından da son derece yararlı ve gerekli bir adım olacağı kesindir.
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı
HABERE YORUM KAT