Sistematik ve Stratejik Mücadele-4
Süreklilik arz eden mücadelede bilgilendirmenin özel bir yeri var. Sahiplenme ve önemseme bilgilendirmeye bağlıdır. Filistin davasının sahiplenilmesi ve önemsenmesi konusunda bugün gelinen noktada bilgilendirme çalışmalarının özel bir yeri olduğunu düşünüyoruz. Çünkü siyonist saldırganlar Filistin davasının insanî ve İslâmî duyarlılıkla önemsenmesini engellemek için hizmetlerindeki medya organlarını kullanarak yıllarca yoğun çalışmalar yürütmüş, bu çalışmalarında da genellikle kafa bulandıran yalanlardan istifade etmişlerdir.
Bizim bilgilendirme çalışmalarımızda yalana ve iftiraya ihtiyacımız yok. Vicdan sahiplerini harekete geçirmek ve çağrılarımıza cevap vermelerini, olumlu yaklaşmalarını sağlamak için doğrular bize yetiyor. Doğrular siyonist saldırganın işini görmediğinden, tam aksine ayağına dolandığından, planlarını uygulamasını önlediğinden yalan ve iftiralara ihtiyaç duyuyor.
Bununla birlikte bilgilendirme çalışmalarımızda zaman ve emeği saldırganın yalan ve iftiralarına cevap için harcamamalı, sürekli savunma konumunda olmamalıyız. Biz eğer doğruları konuşmaya, katillerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmaya daha çok zaman ayırırsak cevap vermek zorunda kalanlar onlar olacaktır. Yerli işbirlikçilerin Siyonist katillerle irtibatları üzerinde durmamız da onların yalan ve iftiralarını gündeme taşımaktan daha isabetlidir.
Bilgilendirme çalışmalarını bir kampanya şeklinde yürütmeliyiz. Yani her şeyi medyadan, medya organlarından beklememeliyiz. Bugün Türkiye çapında, Filistin davasına duyarlı, Siyonist katillere tepkili yüzlerce sivil toplum kuruluşu var. Bunları şubeleriyle birlikte saydığımızda sayıları birkaç bini bulur. Her bir şubenin ortalama yüz kişiyi bilgilendirme alanına çekmesi mümkündür. Onların da her birinin hitap edebileceği çevre vardır. Bir bilgilendirme kampanyasıyla gönüllüler ordusu oluşturulursa iftiracı medyanın işgalci siyonistler hesabına yürüttüğü yalan temelli enformasyon çalışmaları tamamen etkisiz hale getirilir.
Buradan siyonist katillere tepkili tüm sivil toplum kuruluşu yetkililerine bir çağrı yapmak istiyorum. Filistin davası ve siyonist vahşet hakkında uzman kişilerin bunca dernek ve vakıf şubesini dolaşması mümkün değildir. Sürekli aynı yüzlerin insanların karşısına çıkıp konuşmasına da ihtiyaç yok. Her bir şubede bir kişiyi görevlendirin. O kişi bir hazırlık yapsın ve mümkünse görüntülü bir bilgilendirme programı düzenlesin. Yönetimdekiler de bu bilgilendirme çalışmasının mümkün olduğunca çok sayıda insana ulaşması için katılımın azami düzeyde olmasını sağlamaya çalışsınlar. Bu bilgilendirme çalışmasında Akdeniz’in uluslararası sularında seyr halindeki bir yardım gemisine yapılan insanlık dışı saldırıdan yola çıkarak siyonist vahşetin genelde tüm insanlık, özelde İslâm âlemi ve bu arada Türkiye için nasıl bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekilsin. İnsanların duyarlılıklarının artması için siyonist vahşetin insanî değerlerden nasıl soyutlandığı hakkında bilgiler verilsin.
Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa özgürlüğüne kavuşmadan, Siyonist vahşetin ellerine kelepçe vurulmadan insanlık huzura kavuşamaz. Her ne kadar son Mavi Marmara katliamında dünyada büyük tepkiler olduysa da, siyonist vahşetin iyilik kervanına mermi yağdırdığı, dokuz kişiyi şehit edip onlarca insanı yaraladığı ve sonuçta haklıya destek veren özgür insanların kollarına kelepçe vurduğu bir gerçektir. Demek ki insanlığın daha güçlü atağa ihtiyacı var. Bunun için de bilgilendirme çalışmalarının artırılması ve duyarlılığın trendinin yükseltilmesi gerekiyor.
İnsan gördüğünden daha çok etkilenir. Bu yüzden görsel malzemeler sözlü bilgilendirmeden etkilidir. Sivil toplum kuruluşlarının tüm şubelerinde siyonist vahşeti gözler önüne seren fotoğraf sergileri düzenlenmeli. İHH, Mazlum-Der gibi kuruluşların prodüksiyon ekipleri tarafından tanıtıcı videolar hazırlanıp dağıtılmalı ve tüm STK şubelerinde aralıklarla gösterime sunulmalıdır. Özellikle Mavi Marmara gemisine yapılan saldırının görüntülerini dikkate sunan video çekimlerinden derli toplu ve düzenli bir prodüksiyon çalışması yapılacağını sanıyoruz. Bu çalışma STK şubelerinde düzenlenecek kültürel etkinliklerde gösterime sunulmalıdır.
Yaz döneminde çeşitli tatil kampları düzenlenecektir. Bu kamplar sadece eğlence ve piknikten ibaret olmamalı, muhtelif konuların yanı sıra Filistin davasıyla ilgili bilgilendirme çalışmalarına da zaman ayrılmalıdır.
Filistin davasıyla ilgili bilgilendirme çalışmalarında yanılgıya düşülmemesi için bazı ilke ve kavramlara özellikle dikkat edilmesini tavsiye ediyoruz. Bilgilendirme kampanyasında gönüllü olarak yer almak isteyenlerin daha önce değişik vesilelerle üzerinde durduğum, Filistin Davasının İslâmî Temelleri ve Filistin Hakkında Yanılgılar isimli kitaplarda da özetlediğim bu ilke ve kavramları gözden geçirmelerini öneriyorum.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT