Sıra eşcinsel sapkınların Türkiye’de çocuk büyütmesine (mi) geldi?
Ersin Çelik, sapkın eşcinsel evliliklere onay verilmeyen Türkiye’de, homoseksüel ilişki yaşayan sapkınların çocuk sahibi olup “aile” kabul edilmesinin önünde ise hukuki hiçbir engel olmamasının yol açtığı çelişki ve tehditlere dikkati çekiyor.
Ersin Çelik’in Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan yazısı (29 Ağustos 2022) şöyle:
SIRA EŞCİNSELLERİN TÜRKİYE’DE ÇOCUK BÜYÜTMESİNE GELDİ
Bu yazıdan sonra bana çok sayıda tehdit ve hakaret mesajı gelecek. Nereden mi biliyorum? Bir süredir yayınladığımız LGBT dosyalarımızın editörü Şefika Nur Çiftçi’ye gönderdikleri mesajları bana da gönderecekler çünkü. Şefika, geçenlerde sosyal medya hesabından Türkiye’deki LGBT’lilerin yaşamına dair bir meseleye ucundan dokundu ve arkasından eşcinselliğin propaganda üssü Netflix’e nazire yapan bir senaryo çıktı.
Konu hem çok karmaşık hem de çok net. Ama önce Almanya’ya gitmemiz gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta, Almanya’da yaşayan Aygül Küçükbıyık ve Mustafa Yolal’ın 10 aylık bebeği Emir’in ellerinden alınıp eşcinsel bir çifte verildiğine dair haberleri takip etmişsinizdir. “Nasıl olur?” desek de nafile. Emir’i gelişim yetersizliği ve annesinin psikolojik rahatsızlığı olduğu gerekçesiyle, birlikte yaşayan iki eşcinsel kadına teslim ettiler.
Almanya’da ve birçok Avrupa ülkesindeki çocuk devşirme yönteminin adına “koruyucu aile” diyorlar. Özellikle de Müslüman ve göçmen ailelerin çocukları hedefte. Farklı nedenlerle biyolojik ebeveynlerinden uzakta yetişecek çocuklar eşcinsellere emanet ediliyor. Sık sık vurguluyorum, LGBT ideolojisinin büyük hedefi çocuklar. Amaç ise gelecekte anne-baba olmayacak bir nesil inşa etmek. Avrupa ülkeleri eşcinsellere açık çek veriyor. “Aynı cinsten olanlar (eşcinseller) koruyucu aile olabilir, yeter ki kriterleri uysun” deniliyor.
Gelelim Türkiye’ye. Eşcinsel evlilik ülkemizde yasal değil. Resmiyeti yok. Birlikte yaşamak ise serbest. Dikkat ettiyseniz son zamanlarda ilan etmeler de çoğaldı. İtiraz edenler, eleştirenler de “kimse kimsenin hayatına karışamaz” söylemiyle susturuluyor. CHP’li Avukat Feyza Altun “trans çocuklar vardır” kampanyası dahi başlattı. Birkaç tweetle tepki gösterildi o kadar.
Bu arada Türkiye’deki eşcinseller çocuk büyütmeye de başladılar. İki lezbiyenin kucaklarında bir bebekle “ailemiz üç kişi oldu” yayınları gündem oldu. Uzun zamandır sosyal medya hesaplarından, özellikle de YouTube kanallarından eşcinsel hayat yaşadıklarına dair paylaşımlar yapıyorlardı. Sonra birden “Sürpriz. Artık üç kişilik bir aileyiz. Hoş geldin oğlum” fotoğrafını yayınladılar. İki eşcinsel kadın artık bir bebek sahibi olduklarını ilan ediyorlardı. Takipçileri bu bebeğin nereden çıktığını, evlat mı edindiklerini ve diğer ihtimalleri sorgularken, Şefika Nur Çiftçi sosyal medya hesabından Türkiye’de iki lezbiyenin çocuk sahibi olduğunu duyurdu. Kadınlar hemen tüm hesaplarını kapattılar. Fotoğraflar yok edildi.
Bu arada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da harekete geçerek, kadınlardan biriyle görüştü. Bakanlık sonra detaylı bir açıklama yayınladı. Kadınlardan Yeliz Günay’ın, bebeğin öz annesi olduğunu ve evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya geldiğini duyurdu. Sıkı durun! Bundan sonrası dediğim gibi Netflix dizisi senaryosu adeta. Çocuğun babası ile Yeliz Günay’ın birlikte yaşadığı diğer eşcinsel kadın kardeşmiş. Yani kadınlardan biri çocuğun öz annesi, diğeri de öz halası oluyor. Yaşadıkları ve sosyal medyadan defalarca ilan ettikleri ilişkiyi yasalar meşru kabul etmese de o çocuğu büyütmelerinde hiçbir yasal engel yok. Biri anne, diğeri hala. Bakanlık da diyor ki; “Olayda herhangi bir evlat edinme söz konusu değildir. Ailenin 12 aylık öz bebeği hakkında detaylı inceleme yapılacaktır.”
Buradaki “aile” tanımı sıkıntılı. Anayasa’nın 41. Maddesi şöyle diyor: “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” Dikkat ederseniz Anayasa’daki aile tanımında “erkek” ifadesi geçmiyor. Mesela “eşler arasında” deniliyor, “ananın ve çocukların korunması” vurgusu yapılıyor ama “erkeğe” ya da “babaya” değinilmiyor. Görüldüğü gibi homoseksüel ilişki yaşayan iki kadının Türkiye’de çocuk sahibi olup, “aile” kabul edilmesinin önünde hukuki hiçbir engel yokmuş.
Şimdi diyeceksiniz ki; o çocuk ne olacak? Zihinsel, bilişsel ve fiziksel gelişiminde bir sorun saptanmazsa öz annesi ile öz halasının yanında ve eşcinsel bir hayatın ortasında büyüyecek. Batı’daki anaokullarında 2 ila 4 yaşındaki çocuklara “aile” anlatılırken “bazı çocuklar iki babalı ve iki anneli evlerde büyüyorlar” temalı LGBT eğitimi verilmeye başlanmıştı. Bu kapı Türkiye’de dizi senaryosu kurgusuyla aralanmış oldu.
HABERE YORUM KAT