Silahlara veda konferansı
Çözüm süreci beklendiği kadar hızlı olmasa da yoluna devam ediyor. KCK’nın Kandil’de gerçekleştirdiği kongrenin ardından örgütün, silahlı unsurlarını sınır dışına çekmeyi hızlandırdığı bilgisi geliyor. Bu konuda Öcalan’ın “çekilmeyi hızlandırın” talimatı da etkili olmuş. Çekilme devam ederken Erbil’de de önemli bir konferansın hazırlıklarına başlandı.
Öcalan’ın isteği üzerine Kürt hareketi Ankara, Diyarbakır ve Brüksel’de konferanslar gerçekleştirmişti. Erbil’deki konferans ise, bu konferanslar dizisinin finali olacak. Mesud Barzani’nin başkanlığında Kürt siyasi gruplarının bir araya geleceği konferansta KCK, Türkiye’ye karşı 1984’ten beri yürüttüğü silahlı mücadeleyi tümden terk ettiğini duyuracak. Bunun karşılığında ise KCK, siyasi bir hüviyet kazanacak, sivil siyasetin kapıları ona da açılacak.
Bu gelişmeler İmralı’da MİT ile Öcalan arasında anlaşılan çözüm takviminin işlediğini gösteriyor. İmralı’daki mutabakatın amacı PKK’nın silahları bırakmasıydı. Erbil konferansı, bunun gerçekleşmesi için KCK’ya siyasi bir zemin sağlayacak.
Kandil’deki kongrede KCK sisteminde yapılan değişiklikler de bu amaca göre gerçekleştirildi. İpler Öcalan’ın elinde. Kongrede oybirliğiyle “KCK Genel Başkanı” seçilen Öcalan’a, “Genel Başkanlık Konseyi” üyesi altı kişi yardımcı olarak atandı. Bunlar Öcalan’dan sonra örgütün iki numarası olan Cemil Bayık, Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Bese Hozat, Sozdar Avesta ve Elif Pazarcık. Bayık ve Hozat “KCK Eşbaşkanları” olarak belirlendi. Karayılan ise “Savunma Komitesi”nin başına getirildi. Bu altı kişilik yönetici grup, doğrudan Öcalan’a bağlı olacak. Bu noktanın altını çizmekte fayda var; örgütün tepesindeki altı yönetici, Abdullah Öcalan’ın talimatlarını yerine getirecek veya Öcalan’ın talimatlarına uymak zorunda.
2011’de “Devrimci halk savaşı” ilan ederek İran ve Suriye’ye yakınlaşan örgüt, başlatılan çözüm süreciyle birlikte Öcalan üzerinden Türkiye çizgisine çekildi. Çözüm süreci, İran ve Suriye’yi, hatta Irak’ı denklem dışı bıraktı. Buna bazı Avrupa ülkelerini de eklemek mümkün.
ERBİL DÖNÜM NOKTASI
Hükümetin çok zorlu bir işin altına girdiğini kabul etmek gerekiyor. Bu süreci yürütmek o kadar kolay değil. Sadece dışarıdan değil; hem Kürt hareketi içinde, hem Türkiye’de bu sürece karşı olan çevreler var.
Meselenin yüzyıllık bir geçmişe sahip olduğunu da göz önüne getirirsek; yerleşmiş siyasi alışkanlıklar, statüko ve önyargılar zorlayıcı ve engelleyici oluyor.
Tüm bunlara rağmen altı aydır kan dökülmemesi, tek bir askerin hayatını kaybetmemesi, annelerin ağlamaması sevindirici gelişmelerdir. Fakat yeterli değil; bu süreç tam olarak başarıya ulaştığında ancak rahat bir nefes alabiliriz.
Erbil konferansı, bu açıdan çok önemli bir dönüm noktası olacak. Eğer süreci engelleyecek büyük provokasyonlar yaşanmaz ise, tahminen eylül ayında gerçekleşecek olan bu konferansta, silahlı unsurlarını tümden sınır dışına çekmiş olan KCK’nın, Türkiye’ye karşı yıllardır yürüttüğü silahlı mücadeleye kesin bir nokta koyulacak.
Güneydoğu’da son günlerde yaşanan ufak tefek provokasyonlara bakarak, çözüm sürecini tümden ateşe vermenin akıl alır yanı olamaz. Çözüme destek vermeyen medya, negatif haberlerle bunu körüklemeye devam ediyor. PKK’nın sorumsuz unsurları, çözüm karşıtı medyayı besliyor. Ama biraz sabır ve hükümetin çözüm sürecinde gösterdiği bu kararlılıkla, bu tür engellerin aşılabileceğine inanıyorum. Çözüm süreci, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini güçlendirecek tek gerçekçi projedir. Başka yollar, bu ülkeyi ancak felakete sürükleyebilir.
AKŞAM
YAZIYA YORUM KAT