Şık’ın tutukluluğunda değil, Vakit’e cezada isyan gerekirdi!
Hani 28 Şubat sürecinde bu ülkede yaşıyor olmasaydık.. Hukuk cinayetlerine maruz kalmamış olsaydık. Halen de süren davalarla, gazetecilik yapamaz hale getirilmek için çabalar sarfedilmemiş/sarfedilmiyor olsaydı..
Bugün insan haklarından bahsedenlerin eliyle, dün tüm temel haklarımız alınıp, ‘başörtü hakkını savunamaz, İmam Hatiplere eşitlik taleplerini savunamaz’ duruma düşürülmek istenmeseydik..
Bugünlerde gazetelerde yayınlanan, “Hakim Akçay’ın Şık isyanı” başlıklı.. spotlu.. “Ahmet Şık’ın tutukluluğuna mahkeme başkanı da isyan etti” girişli haberlere, biz de destek verirdik..
Çünkü, “Basın hakkı” deniyor.. “İnsan hakları” deniyor.. “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” deniyor. Bu vurgularla bir sanığın tutukluluğuna, bir mahkeme başkanı tarafından, adeta isyan edercesine itiraz ediliyor..
O zaman haliyle bize de, mağdurlardan, ezilenlerden yana tavır alan hak ehli olarak, “Bu güzel vurguları yapan hakimlerimize sahip çıkalım, seslerine kulak verelim” demek düşerdi..
Ama heyhat..
Niye heyhat, anlatalım..
Ergenekon davası kapsamında tutuklanan, Ahmet Şık için geçtiğimiz hafta “tahliye talebinin reddine” kararı verildi.. Bu karara, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, manifesto gibi takdim edilen ifadelerle muhalefet etti. Hatta gazeteler, Mahkeme Başkanı Akçay’ın muhalefet gerekçelerini uzun uzun alıntılayıp, “Hakimin isyanı”, “Hakimin haklı itirazı”, “Hakimi çileden çıkarttılar” başlıkları ile verdiler.
Öyle mi beyler?
Öyle..
Dedik ya; biz bu ülkede, 28 Şubat’ı yaşadık.
Bugün Ahmet Şık için, manifesto niteliğinde muhalefet kararları yazan Şeref Akçay’larla yaşadık, biz 28 Şubat’ı..
Bir küçücük örnek verelim, Şeref Akçay başkan, Ahmet Şık isimli gazeteci için basın özgürlüğü vurgulu karar gerekçeleri yazarken, sözkonusu Vakit gazetesi olunca, nasıl yasakçı kararlara imza atmış, siz de görün..
Görün bakalım, hakim Akçay’ın isyanı, basın hürriyetinin kısıtlanmasına mı.. Yoksa Ergenekon üyeliği kapsamında faaliyet yapılmasının önlenmesine mi?
Başkan Akçay’ın, Ahmet Şık’ın tutukluluğuna itirazında gerekçesi, temelde neye dayanıyor?
“Şüphelilerin tek faaliyetleri yayın yapmak, kitap yazmak ve benzeri faaliyetlerdir..” gerekçesine.
Bunu not edip, sanık Vakit gazetesi yetkilileri olunca, aynı başkan Şeref Akçay, ne karar vermiş, onu da birlikte görelim..
Önce haberi özetleyelim.. Ne yazmış Vakit?
İddianameden alıntılıyorum: “İri puntolarla verilen, ‘Onlar, Sincan’da tank yürüttüler... Andıç listeleri hazırladılar.. Kebapçıları bile fişleyip, kara listeye aldılar.. Yargı mensuplarını, brifinglerle yönlendirdiler.. Halkın oyu ile göreve gelmiş iktidarı düşürttüler.. İHL’lerin orta kısımlarını kapattılar.. Halk onları defterden sildi ama, yaptıklarını unutmadı. Halk, darbecilerden hesap sorulmasını istiyor. Yargılayın şunları..!’ başlıkları altında, ... ”
Savcı bey, işte bu ifadeler sebebi ile, Vakit gazetesi yetkilileri hakkında cezalandırma istemiş.
Peki Şeref Akçay başkanlığındaki mahkeme heyeti ne yapmış?
Onlar da talebi aynıyla kabul edip, “Topluma haber verme amaç ve kastı aştığı anlaşıldığından” diyerek, mahkumiyeti basmışlar..
İyi de, geçen hafta aynı mahkeme başkanı ne diyordu: “Şüphelilerin tek faaliyetleri yayın yapmak, kitap yazmak ve benzeri faaliyetlerdir..”
Vakit ne yapmış, farklı bir faaliyet mi yapmış? Yayın yapmanın dışında, bir eylemi de mi varmış, Vakit’in?
Ki, Vakit’e gelince, “Suç sabittir” deyip, cezayı basıveriyor, başkanımız?
Görüyorsunuz işte..
İnsan hakları.. Basın özgürlüğü.. Hep birilerine göre dizayn edilmiş.. Bu haklar, birileri için ayrıcalık vesilesi.. Başkalarının bu hakları kullanması mümkün değil..
Bugün gelinen noktada, darbecilerin yargılanması bir talep olmayı bırakın, fiili hakikat.. İşte bu hakikatın gerçekleşmesi için, Vakit o günlerde bir manşet atmış.. Ama mahkum olmuş..
Adeta, “Darbecilerin yargılanmasını istemek, suçtur” denilmiş.. “Haber hakkı” dikkate alınmadan.
Şık’a gelince sıra... Aynı hakimin verdiği karar, yine darbecilerden yana.. Darbecilerin uzantılarına, “Sadece yayın yapmışlar” denilerek aklama yapılmış..
Şimdi bir daha okuyun, Başkan Akçay’ın isyanını.. Çileden çıkışını.. Manifesto gibi, muhalefet gerekçesini.
Bakalım hak verebilecek misiniz?
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT