Şiddetsizliğin dili
PKK'nın güvenlik güçlerine karşı saldırıları devam ederken, Başbakan'ın kullandığı dil hepimize yol göstermeli. Siirt'in Pervari ilçesinden gelen, nasır bağlamış yüreğimizi kanatan beş şehit haberi bile bu dilin gücünü gölgede bırakmamalı.
Başbakan önceki gün Ulusa Sesleniş konuşmasında; "Biz terörün sonunu getirecek olanın daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha hakça bir paylaşım, daha dengeli, daha yaygın bir kalkınma olduğuna inanıyoruz." dedi ve devlet olarak bu şiddet diline, bu çatışma kültürüne teslim olmayacaklarını, aklıselimlerini ve soğukkanlılıklarını yitirmeyeceklerini ekledi.
Bu dil şiddetsizliğin dili. Kürtler Türk diline renkli katkılarda bulundular. "Şiddetin dili", "şiddetsizlik", "iradesizleştirme" gibi deyimler Kürt siyasetinin dağarcığımıza kazandırdığı deyimler. Neye ihtiyacınız varsa ve canınızı ne yakıyorsa orada dil zenginleşiyor. Tabii o acıyı yaşayanlar eliyle. Şiddetin olmadığı ortam barış ortamıdır. Doğru mu? Hayır. Şiddetsizlik, şiddet ile barış arasındaki ara bölge. Henüz barış tesis edilmemiş, ama barış umudu şiddeti durduracak cesareti gösteriyor. "Şiddetsizlik", şiddet tehdidi altında barışın arandığı ortamı ifade ediyor. Bu ara bölgenin de kendine özgü bir dili var; tıpkı şiddetin kendine özgü dili gibi. Barışı arayanlar, bu dilin nüanslarını çok iyi bilmek zorunda.
Hafta içinde Galip Ensarioğlu'nun 90 STK adına okuduğu bildiri, bu dilin somut bir ifadesi olarak okunmalı. Bu bildiride yer alan can alıcı cümle "Her türlü operasyon durmalı, PKK eylemsizlik kararı almalıdır" şeklinde idi. Bu cümleyi Başbakan'ın önceki hafta söylediği "Terör durursa operasyonlar zaten kendiliğinden durur" ifadesinin yanında değerlendirmek gerekir. Diyarbakır'da Kürtleri temsil eden 90 STK bir araya geliyor ve içinde "PKK eylemsizlik kararı almalıdır" talebi geçen bir bildiri yayımlıyorsa, bu bildirinin tek adresi PKK'dır. Çünkü bu talep, askerî operasyonlar devam ederken değil, PKK "orta şiddette savaş"ı başlattıktan sonra dile getiriliyor. Yine Batman'da STK'ların benzer bildirisinde geçen "PKK'nın silahlı eylemlerine son vermesini, askerî operasyonların durdurulmasını" isteyen ifade ile Başbakan'ın kullandığı cümle aynı "şiddetsizliğin dili"ne dayanmıyor mu? Üstelik Güneydoğulu STK'ların bu dili, PKK'nın "bize değil devlete çağrı yapın" baskısına rağmen kullandığına dikkat etmeliyiz.
MHP ve BDP dışında şiddetin dilini kullanan yok. Kan ve barut kokan cümleler, tehditler ve hamaset sadece bu iki zıt kutba egemen. Peki bu dil, yani şiddetin dili işe yarıyor mu? Kulağıma gelen kamuoyu araştırmaları MHP'nin oylarında dikkat çekici bir gerileme olduğunu gösteriyor. BDP ise doğrudan doğruya Kürtlerden gelen büyük bir baskı altında bulunuyor. PKK terörü apayrı bir konu; ama şiddetin dili bu dilin sahiplerine de bir şey kazandırmıyor. Toplum ve kamuoyu önderleri şiddetsizlik dili ile konuşuyor ve bu dilde ısrar ediyor.
PKK bu sefer çok dar bir alanda fırtına kopartıyor. Terör fırtınası alanı genişletmiyor. Nasıl genişletsin? BDP'li siyasetçiler Kürtlere "demokratik açılım"ın içinin boş olduğunu anlatırken, yıllardır bölgede yargısız infaz olayına rastlanmamasının sebebini de açıklaması lâzım. Türkiye'de çok şey değişti ve bazıları bölgede PKK'ya rağmen değişti. STK'ları ayağa kaldıran ve PKK'ya onca tehdide rağmen "eylemsizlik kararı" baskısı yaptıran güç, halkın barışa duyduğu özlemin ve inancın eseri.
Bu şiddetsizlik dilinin, BDP ve MHP dışında bütün toplum ve siyaset kesimlerine hatta devlete bile egemen olmasına ve bu dilin şiddet dolu son bir aya rağmen iddiasını ve cesaretini yitirmemesine bakarak söylüyorum: Bu sefer terör çok uzun sürmeyecek.
Terör halkı yıldırdığı, öfkeye ve düşmanlığa sürüklediği zaman teslim alır. Onca şiddete rağmen bir Kürt-Türk çatışmasının işaretini gören var mı? Eğer halkı etkileyemiyorsa, terör bir işe yaramıyor demektir. Bir işe yaramıyorsa, tezgâhın başındakilere yarar sağlamıyorsa neden devam etsin?
Terör yakın bir zamanda sona erecek. Bu sefer terörü Diyarbakır'daki, Batman'daki STK'ların gösterdiği cesarette görüldüğü gibi halkın iradesi yenecek. Bize, yani Kürt Türk bütün aydınlara düşen, şiddetsizlik dilini barış diline çevirmek. Daha zengin ve daha güçlü bir dil olan barışın diline...
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT