Şeytanın Mahiyeti Nedir? -II
Allah’a hamd resulüne selam olsun. Kur’an’da Şeytan kavramının ne şekilde tanıtıldığına yönelik yazılarımıza bugün de devam edeceğiz. Rabbimizden çabamızı keremiyle mübarek kılmasını ve bizi başarıya ulaştırmasını niyaz ediyoruz.
Cinni Şeytanlar insanlara görünür ve fiziki olarak onlara zarar verebilirler mi?
Başta iblis olmak üzere Cinni şeytanların insanlara görünmediklerini Kur’an açık bir şekilde bildirmektedir: “Ey Âdemoğulları, şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belâya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları, inanmayanların dostları yaptık.” (7/27) Bu nedenle Cinni şeytanların görülemeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu nedenle Kur’an dışındaki bazı rivayetlerde İblisin/şeytanın göründüğüne dair haberleri kabul etmemiz mümkün değildir. Nitekim bu görüşümüzün isabetliliğini ortaya koyacak şekilde Kur’an, Cinni şeytanların insanlara fiziki bir müdahalede bulunma güçlerinin de olmadığını ortaya koymaktadır; “Şeytan, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. İnananlardan bir grup dışında hepsi ona uydular. Hâlbuki (İblis'in) onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücü yoktu. (Zaten İblis'e insanları baştan çıkarma izni vermişsek) ahiretin varlığına (gerçekten) inananları ona şüphe ile bakanlardan kesin bir şekilde ayırt etmek için (vermişizdir) çünkü Rabbin her şeyi görüp gözetendir.” (34/20, 21) “İş bitirilince şeytan da diyecek ki: "Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız.” (14/22)
Cinni şeytanlar insanlara nasıl zarar verebilirler?
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşılacağı gibi, cini şeytanların insan üzerinde zorlayıcı bir güçleri yoktur. Onlar sadece kötülüğe çağrıda bulunabilirler. Bu çağrıya uyup uymamak ise insanın kendi tercihidir. “Hepsini bir araya toplayacağı gün: "Ey cin(şeytan)lar topluluğu, (der), siz insanlarla çok uğraştınız." Onların, insan dostları derler ki: "Rabbimiz, birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık." (Allah da) buyurur ki "Durağınız ateştir. Allah’ın, dile(yip affet)mesi hariç, orada ebedi kalacaksınız." Şüphesiz Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.” (6/128), “Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. Onun gücü, sadece kendisini dost tutanlara ve Allah'a ortak koşanlaradır (o, sadece onları etkileyebilir).” (16/99, 100) “Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürtüklerse, Allah'a sığın; çünkü O, işitendir, bilendir. Allah'tan korkanlar, kendilerine şeytandan gelen bir vesvese dokunduğu zaman düşünür, (gerçeği) görürler.” (7/200, 201) “Şeytan, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. İnananlardan bir grup dışında hepsi ona uydular. Hâlbuki (İblis'in) onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücü yoktu. (Zaten İblis'e insanları baştan çıkarma izni vermişsek,) ahiretin varlığına (gerçekten) inananları ona şüphe ile bakanlardan kesin bir şekilde ayırt etmek için (vermişizdir) çünkü Rabbin her şeyi görüp gözetendir.” (34/20,21)
Cinni şeytanlar vahyin peygambere indirilişinde veya onun vahyi insanlara iletmesi anında kendisine müdahale edebilirler mi? Başka bir ifadeyle Garanik olayı gerçekleşmiş midir?
Bilindiği gibi Garanik olayı yaklaşık olarak şöyle rivayet edilir. Şeytanın etkisiyle Resulüllah (a.s.)’ın Mekkeli müşriklerin ileri gelenlerine, Kabe’nin yanında Necm suresini okurken, Şeytan’ın etkisiyle dilinden müşriklerin putlarını övecek şeyler çıktığı rivayet edilir. Bu olayın etkisiyle müşriklerin de, peygamber ile beraber secdeye gittikleri ve bunu haber alan Habeşistan’daki müslümanların da olayı Müşriklerin İslam’ı kabul ettikleri şeklinde anlayarak, Mekke’ye geri döndükleri anlatılır.
Böyle bir olayın gerçekleştiği iddiası asla kabul edilemez. Zira yüce Allah peygamberini şirki övmesi için değil, ondan sakındırması için göndermiştir. Seçtiği elçiler de hiçbir zaman bunun dışına çıkamazlar. Şayet (hâşâ) çıkarlarsa da anında bütün kudretlerini kendilerinden giderecek şekilde kendilerine müdahale edeceğini bildiren de Allah’tır; “Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftira etseydi, Muhakkak onun sağ elini (bütün güç ve kudretini) çekip alıverirdik.” (69/44) Kaldı ki şeytanların peygamberlere değil ancak kendilerine uyup Allah’ın korumasından çıkanlara ancak müdahale edebileceklerini de yine Kur’an apaçık bir şekilde bildirmektedir; “Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, 'gerçeği ters yüz eden', günaha düşkün olan her yalancıya inerler. O yalancılar, (şeytanlara) kulak verirler, çokları da yalan söylerler.” (26/221-223).
Diğer yandan Garanik olayıyla ilgili olduğu söylenen Necm suresindeki ayetlere baktığımızda da, böyle bir olayın asla söz konusu bile olamayacağını kolaylıkla görebiliriz. “(Allah’ı bırakıp taptığınız) Lât(ın), Uzzâ (nın) ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menât (ın her hangi bir şey hakkında zerrece kudretleri var mı?) Bize haber verin. Erkek size, dişi Allah'a mı? Eğer böyleyse, bu, çarpık bir paylaşma. Bu (putlar) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili 'hiçbir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.” (53/19-23)
Dolayısıyla Hac suresi elli ikinci ayetini bu olayın olduğuna değil, olmadığına delil görmek daha doğru olacaktır. “Biz, senden evvel hiçbir resul, hiç bir nebi göndermedik ki o, (bir şey) arzu ettiği zaman şeytan onun dileği hakkında ille (bir fitne meydana) atmış olmasın. Nihayet Allah, şeytanın ilka edeceği (o fitneyi) giderir, iptal eder. Yine Allah ayetlerini sabit (ve mahfuz) kılar. Allah (her şey'i) hakkıyla bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (22/52). Görülüyor ki Allah, şeytanın peygamberin daveti ile ilgili oluşturmak istediği kirleri ve zihin karışıklıklarına izin vermeyeceğini ve peygamberini ve hak daveti koruyacağını beyan buyurmaktadır. Sözlerimizin sonu Allah’a hamdır. Rabbimizden çabalarımızı kendisine yakınlaşmaya vesile kılmasını niyaz ediyoruz.
YAZIYA YORUM KAT