1. YAZARLAR

  2. BETÜL ÜZER

  3. Sevim kardeşimin ardından…
BETÜL ÜZER

BETÜL ÜZER

Yazarın Tüm Yazıları >

Sevim kardeşimin ardından…

08 Temmuz 2024 Pazartesi 01:41A+A-

İçleri lahana ve kırmızı biberle özenle doldurulmuş patlıcan turşuları, hoşaflar, salatalar, el açması gözlemeler. 20’li yaşlarına yeni basmış, fizik öğretmenliği gibi zor bir bölümü kazanmış genç bir hanımın kendi elleriyle hazırladığına inanmanın zor olduğu bir sofra… 90’lı yıllarda İslami Hareketler ve öncü şahsiyetler üst başlığıyla yapılan derslerin Mevdudi’nin hayatını konuşacağımız bir sohbet öncesi böyle karşılamıştı yüce gönüllü dostum bizi. Ders arasında nasıl böyle hamarat olabildiğini sorduğumda tüm mütevaziliğiyle. “Hakan seviyor, dışarıdan yemeyi sevmez, o yüzden öğrenip, yapıyorum kardeş” yanıtını vermişti. “Böyle eş herkese nasip olmaz, ne kadar şanslı Hakan abi” deyivermiştim büyük bir hayranlıkla. Öncü şahsiyetleri konuştuğumuz o ders, Sevim kardeşimle yıllar sürecek dostluğumuzun başlangıcı olmuştu. Kimimiz okulunu bırakıp yuva kurmuş, kimimiz yurt dışına gidip öğrenimine devam etmiş, kimisi de örtüsünü çıkarıp üniversiteye devam etme yolunu seçmişti o yıllarda. Ailelerimizle, üniversite hocalarımızla, bol keseden fetva veren ilahiyatçılarla ve dolayısıyla kendimizle mücadele edip, bir yol seçmek zorunda bırakılmıştık. Kendisini üst zanneden o akıl karşılarında direnecek genç kızlar beklemiyordu. Bu fitili ateşlediklerinde 20 yıldır başlarına musallat olacak bir iktidara sebep olduklarını bilseler bugünkü gibi o zaman da başörtülülere mavi boncuk dağıtmayı tercih ederlerdi elbet.

sevim-yaliniz1.jpg

Öğretmen olmak istemişti Sevim. İlim öğretmek, Rabbi’ne hakkıyla kulluk eden öğrenciler yetiştirmek… Ama sadece başörtülü olduğu için en doğal hakkı elinden alınmıştı. Yasaklar insan yetiştirmesine engel olamadı. Eşinin mesleği nedeniyle ikamet ettiği Isparta’da tebliğ görevini arkadaşlarıyla birlikte en güzel şekilde yerine getirdi. Evlatlarına annelik yapmanın yanında Isparta’nın çocuklarına, gençlerine ablalık yaptı. Darbeciler, kardeşimin İslami mücadele ruhuyla yetiştirdiği insanları görmüş olsa O’nu okuldan atmak yerine, gözlerinin önünde tutmayı tercih ederdi. Isparta'da arkadaşlarıyla birlikte kurdukları “İlkeli Çocuklar Derneği” hem çocuk ve gençlere hem de annelere okul oldu. Dünya meşgalelerini bırakıp, hayatı anlamlandırma mekânına dönüştürdükleri dernekte tefsir, siyer dersleri, kitap okumaları, çocuklar için değerler eğitimi gibi Rabbimiz’in adının anıldığı birçok dersin yapılmasına vesile oldu.

Kayınpederinin vefatıyla eşinin memleketi Adana’ya taşındı Sevim. Zordu mümin kardeşlerinden ayrılmak. Gönlü Isparta’daydı ama görünen yol Adana.

Sene 2009 olmuştu. Okullarından atılan öğrencilere kaldıkları yerden devam etme hakkı verilmişti. 3 evladını alıp Konya yollarına düşme vaktiydi. Zorluklar onun için gülün dikeniydi. Öğretmen olup, öğrencilerin başlarını koklayabilmek, onları Rabbimiz’in ayetleriyle besleyebilmek için bu dikenlerin ellerini kanatmasına razıydı. Kısa sürede okulunu bitirdi ve Adana’ya döndü. Kuruluşuna öncülük ettiği Adana Özgür-Der’de arkadaşlarıyla birlikte tebliğ ve davet çalışmalarına devam etti. Bir taraftan da güllerine kavuşmak için çabalamaya devam etti. Lakin KPSS gibi bir yokuşu aşması gerekiyordu. 28 Şubat sürecinde okulundan uzaklaştırılmayıp, mezun olsa böyle bir engelle karşılaşmayacak olan kardeşim, ilgilenmesi gereken bir ailesinin olduğu dönemde böyle bir sınavı geçmek zorundaydı. Zordu ama Sevim ve zorluklar artık kardeş olmuştu. Bir süre Antep-Adana arasında mekik dokuyup Antep’te Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda yönetici olarak çalıştı. Böyle bir vesileyle öğrencilerine kavuşmuştu.

sevim-yaliniz2.jpg

İlk gözağrısı İlayda’sının lise tercih dönemi gelmişti. Yavrusunun İstanbul’a gitmesini, oradaki abi ve ablalarla tanışmasını istiyordu. İslami ilimleri öğrenmesi için İstanbul’da bir imam hatip lisesinde okumasıydı arzusu. Kardeşimin kızı İstanbul Kız İmam Hatip Lisesi’ni kazandı. Dönem dönem hafta sonları evimizde misafir ettik İlaydamız’ı. İnce ince nakış gibi işlenmiş bir kız çocuğu duruyordu karşımızda. Güzel annesi tüm zorluklar içinde hayırlı bir evlat yetiştirmişti. “Ne mutlu” diyorduk, “Rabbimiz hepimize nasip etsin böyle çocuklar yetiştirmeyi.”

Bir gün kötü haberleri öğrenmemizi hızlandıran bir WhatsApp mesajıyla uyandım sabaha. Sevim kardeşim patoloji raporunu göndermişti. Göğüs kanseri olmuştu ve her zamanki gibi biz onu değil o bizi teselli ediyor, hakkı ve sabrı tavsiye ediyordu.

Zorlu tedavi süreci başlamıştı. Bu süreçte elinden düşürmediği Kuran-ı Kerim’e daha çok sarıldı. Ayetler ezberleyip, bu ayetleri namazlarında okumaya çabaladı. Hepimiz O’nun bu azmini görüp, üzerimizdeki ölü toprağını silkelemeye çalıştık.

Sevim tedavi görürken İlayda’sı tıp fakültesini kazandı. Elbette fizik öğretmeni annesinin azim ve kararlılık düsturu ve birlikte çalıştıkları fizik derslerinin çok faydası olmuştu güzel yavrusuna.

Kardeşim çok ağır tedaviler geçirdi. Bir göğsündeki tümör O’nu rahat bırakmıştı fakat kısa bir süre sonra diğer göğsünde farklı bir tümör peydah olmuştu. Mücadele hayatının bir parçasıydı artık. Üstüne yapışmıştı ve O’nu rahat bırakmıyordu.

Bu hastalıkla mücadele eden İstanbul’daki arkadaşlarımla tanışmasını istedim kardeşimden. Kabul etti ve iletişime geçti arkadaşlarımla. Korona nedeniyle zoom üzerinden yapılan Başakşehir Özgür-Der Tefsir Dersleri’ne katılmaya başladı. Kısa sürede İstanbul Başakşehir Özgür-Der Hanımlarıyla samimiyetini ilerletti. Zoom derslerine yaptığı katkı ve her şeyden önemlisi hasta haliyle sergilediği ilim öğretme ve öğrenme azmi herkesi kendisine hayran bıraktı.

KPSS’den iyi bir puan alıp, Adana’da öğretmenlik yapmak isteyen kardeşim, hasta haliyle sınava girdi, 1. oldu ve Adana’ya öğretmen olarak atandı.

sevim-yaliniz3.jpg

Belki de annesinin hastalığına çare olmak için, ikinci evladı Hasan da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ni kazandı. En küçük yavrusu Ahmet de artık liseli bir genç adam olmuştu.

Nasıl aile olunur, nasıl evlat yetiştirilir, nasıl öğretmen olunur, zorluklar karşısında nasıl sabredilir, nasıl mümin olunur sorularının yanıtlarını yaşadığı örnek hayatla ortaya koydu güzel kardeşim.

Çok ağrıları vardı son zamanlarda, nefes almakta zorluk çekiyordu. Rabbimiz 3 Temmuz Çarşamba günü ikindi vakti yanına aldı Sevim’i. Taziye evi İstanbul, Isparta, Sivas, Adana’dan kardeşlerimizle doldu. O’nun iyiliklerini anıp, gözyaşı döküyordu dostları.

Allah’ın ipine sımsıkı sarılan mümin kardeşliğini yıllarca birlikte yaşadık Sevim ile. Peygamberimizin söylediği gibi birbirimizi sevmede, birbirimize şefkat ve merhamet göstermede tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibiydik.

Kardeşim hakkın rahmetine kavuştu. Geride İslam’ın neferi 3 evladını, öğrencilerini ve mümin kardeşlerini bıraktı.

Rabbimiz bizlere de onun örnekliğindeki gibi bir hayat yaşamamızı nasip etsin.

YAZIYA YORUM KAT

46 Yorum