1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Sesli tefsir
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Sesli tefsir

13 Ağustos 2010 Cuma 00:57A+A-

"Kur'an'ın sesli tefsiri" veya "sesle tefsiri" tanımlaması Mısır Radyo ve Televizyon Resmi Karilerinden Mahmut Tuhi'ye ait.

Geçen mayıs ayında Kahire'de kendisiyle Nil üzerinde tekne gezisi yaparken, söz "Kur'an Mekke'de indirildi, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı, deniyor. Neden Kahire'de dünyanın en iyi Kur'an okuyucuları (karileri) yetişiyor?" diye sordum. Kur'an'ın Mekke ve Medine'de vahyedilmesi İlahi meşiete bağlı olup Nübuvvet zincirinin son halkasının bu topraklarda zuhur etmesiyle bağlantılı bir hikmete mebnidir. Fakat Kur'an vahyedildikten sonra kavimler ve şehirler, onun nurunun aydınlattığı dünyada hakikatin merkezine doğru seyr-ü süluk cehdine girişirlerken, her birinin cehdi, azmi ve kabiliyeti farklı olmuştur. Mısırlılar Kur'an'ın ses harmonisine tutkundurlar, Türkler lafzını kâğıt üzerinde nakşederler. Bu hem İlahi bir ilham hem beşeri bir arzunun tevafuk eseri buluşmasıdır.

Tabii ki biz Türkiyeli Müslümanlar kıraatte Mısırlılar kadar iddialı değilsek de, ezanda iddialıyız, bunda haksız sayılmayız. İranlıların da kıraat ve ezanda hayli iyi olduklarını unutmamak lazım. Esasında her şehirde iz bırakan kariler ve müezzinler vardır. Çocukken Mardin'de Kermo'z Zaid ve rahmetli hocam Ulucami imamı Esat Hoca, âmâ Hafız Ali hâlâ hatırlardadırlar. Bazen en güzel sesli kariler âmâ hafızlardan çıkar. İstanbul'da Halil İbrahim Çanakkaleli, Celal Hoca ve hâlâ sahur programlarında zevkle sohbetlerini dinlediğimiz Yüksek İslam'dan hocam Emin Işık vd.Mekke ve Kahire'de dinlediğimiz ezanlar ile İstanbul'da dinlediğimiz ezanlar arasındaki fark, birinin diğerlerine göre "Allah'ım hakikatin açığa vuran sevgisi her müezzinin sesinde ne kadar da içten tezahür ediyor" demekten ibaret. Benim 40 senem Üsküdar ve Fatih'te geçti. Bu iki semt, Roma-Bizans ve Osmanlı'nın muhteşem medeniyetine payitaht olmuş bir şehrin imparatorluk geleneklerini devam ettirmelerinin ötesinde ezan semtleridir. Bana bedava verseler hiçbir tarihi ve medeniyet derinliği olmayan kent bedevilerinin yerleşim birimlerinde yaşamak istemem.

Tuhi, hem ezanlarda hem Kur'an kıraatinde kullanılan makamların her birinin kendine göre bir anlamı olduğunu söyler. Mısır'da vakit ezanlarında kullanılan makamları şöyle adlandırır: Sabah ve yatsı saba, öğlen rast, ikindi sika, akşam beyati. İstanbul'da ise sabah ezanı saba, öğle rast, ikindi hicaz, akşam segâh, yatsı uşşak makamında okunurlar. Cuma iç ezanında hicaz -veya rast- sala'da da hüseyni makamı kullanılır.

Bazılarına göre Kur'an kıraatinde makam kullanılması "taganni"dir, günah bile sayılır. Lamia Faruki, musikiye "Hendese-i savt" der. Sesin hendesesi en çok Kur'an'a yaraşır. Tuhi'ye göre tecvid kaidelerine uygun olarak okunan kıraatte hiçbir makam ve ses dizileri tesadüfi değildir, keyfi de değildir. Aslolan Kur'an-ı Kerim'in 'tertil üzere' okunmasıdır. Bunu Müslümanların tertili gerçekleştirmek gayesi ve cehdiyle geliştirdikleri tecvid ilmi sağlar. Makamlar bu ulvi gayenin parçasıdır. Mesela eğer kari kıraatte saba makamını kullanıyorsa, dinleyen Arapça bilmese de okunan ayetlerin hüsranı, pişmanlığı, helaki, düş kırıklığını, azabı ve cehennem tasvirini ihtiva ettiğini anlar. Çünkü saba hüzün makamıdır (makamu'l-hazen). Ama eğer kullanılan makam nihavent ise okunan ayetler sevinci, müjdeyi, rahmeti, şefkati, umudu, mükafatı ve cennet tasvirlerini anlatır. Çünkü nihavent, sevinç ve neşe makamıdır (makamu'l-ferah).

Nil üzerinde her makamdan bize Kur'an ayetlerini okuyan Mahmut Tuhi'yi dinlerken, Arapların neden "Li külli makalin makam (Her sözün bir makamı vardır)" dediklerini anladım. Bunu Tuhi'ye hatırlattığımda, gülerek şöyle dedi: "Li külli makalin makam olduğu gibi, kıraat ve ezan söz konusu olduğunda biz 'Li külli vaktin makam' deriz. Yani her vaktin de bir makamı vardır." Kısaca Kur'an'ın nüzulundan bu yana Müslümanlar, hitapta İlahi muradı ve hükümlerde maksadı anlamak için başta tefsir olmak üzere birçok ilim ve disiplin geliştirirlerken -ki İslam tarihinde yazılan bütün kitaplar Tek Bir Kitab'ı anlamak içindir- kariler de tecvitle ve tertil üzere kıraat yaparak Kur'an'ı sesle tefsir etmeye çalışmışlardır.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT