Baas zulmünü, Filistin direnişine kalkan olduğu iddiasından hareketle meşrulaştırma oyunları tutmadı ve tutmayacak. Zulüm zulme karşı kalkan olamaz, belki onun için perde olabilir. Suriye'deki Baas zulmü de gerçekte Filistin direnişine kalkan değil siyonist katillerin zulmüne perde olmaktadır. Çünkü siyonist katiller, Suriye'deki Baas zulmünün oluşturduğu perdenin arkasında kendilerini daha cüretkâr hissediyorlar. Uluslararası platformda da Baas zulmünü kendileri için bir gerekçe ve dayanak olarak kullanabiliyorlar.
ABD ve NATO'nun müdahale edeceği numaralarıyla Baas zulmünü meşrulaştırma oyunları da tutmayacak. Bilakis bu numaralar Baas zulmüyle işbirliği içinde olanların gerçek kimliklerini, anlayışlarını ve konumlarını açığa çıkarıyor. Artık katil Esed rejimiyle işbirliği içinde olanların kirli çamaşırlarını ortaya dökme konusunda daha cesaretli hareket edildiğini görüyoruz. Bu çerçevede, Murat Özer'in kaleminden www.haksozhaber.net'te yayınlanan "Suriye tüm kirli yüzleri ifşa ederken..." başlıklı yazısının tek kelimeyle mükemmel, mutlaka okunması ve iktibas edilmesi gereken bir yazı olduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum.
Kısaca ifade etmek gerekirse bir tarafta hayal ve kurgulara dayanan, tamamen tahminlerden ve zanlardan yola çıkılması suretiyle gerçekleştirilen mahkûm etmeler, suçlamalar; diğer tarafta ise kimlerin suç işlediğini, cinayet ve katliam gerçekleştirdiğini, canilerle, katillerle, işgalcilerle işbirliği yaptığını gözler önüne seren gerçekler var. Murat Özer'in yazısı da işte bu gerçekleri açık yüreklilikle ortaya dökmüş. Tebrik ediyorum.
Daha önce muhtelif yazılarımızda ifade ettiğimiz üzere Suriye'de halk direnişinin dar geçide takılmasının ve ciddi şekilde zorlanmasının sebebi dünyadaki çok farklı cephelerin, yönetimlerin ve çıkar güçlerinin hesaplarının burada Baas diktasının devamında birleşmesinden kaynaklanıyor. ABD ve NATO'nun müdahale edeceği yaygarasıyla katil Baas rejimini meşrulaştırmaya çalışanların hesapları da bizzat ABD, NATO ve İsrail'in hesapları da burada aynı yerde birleşiyor. O yüzden birbirlerine malzeme çıkarırken, birbirlerinin iddialarına gerekçe oluşturacak yönlendirme amaçlı yorumları, asılsız haberleri, dedikoduları piyasaya sürerken Suriye halkının ızdırabını biraz olsun hafifletecek en ufak bir adım attıklarını dahi göremiyoruz.
Bütün bunlara rağmen Suriye'de zulüm payidar olamayacak. Ama bu zulüm zulümle değil, kendi içinden yıpranıp dökülerek çökecek. Baas diktasının bütün şiddet uygulamalarına, baskılarına, istifa edenlerin ailelerini kaçıracağı tehditlerine rağmen dökülmeler, istifalar, kaçışlar sürüyor. En üst düzeylerden bile kaçışların olması artık onların da bu rejimin geleceğinden ümit kestiklerine delalet eder.
Baas diktası iddia edildiği gibi küçük çaplı gerilla güçleriyle, yok efendim terör örgütleriyle savaşıyor değil. Bu rejim halkıyla savaşıyor. Bu halk sadece şu veya bu mezhebin, şu ya da bu dinin, şu ya da bu etnik unsurun mensuplarından oluşmuyor. Özgürlükleri ellerinden alınmış, onurları ayaklar altına alınmış, evlerine baskın düzenlenen, namuslarına sarkıntılık edilen bütün herkesten oluşuyor. Bunların ortak bir vasıfları var "mazlum" olmaları. İçlerinde Sünnisinden Nusayrisine, Dürzisinden Süryanisine, Kürdünden Türkmenine bütün herkes var. Bu halkla savaşan bir rejim payidar olamaz.
Hesaplarını zulmün devamına planlayanlar da büyük bir yanılgıya düştüklerini sonunda görecekler. Ama şu an içinde bulundukları katı tarafgirlik duygularının bu yanılgıyı fark etmelerini engellediğini sanıyorum.
Onlar zalim Baas rejimini kaybetmemek için tüm vefa bağlantılarını silip attılar. Böylece daha önce kendileriyle en azından müspet ilişki içinde oldukları herkesle köprüleri attılar. Ama sonunda her ikisini birden kaybetmiş olmanın acısını çekebilirler. Tabii o vefa bağlantılarının kendileri için biraz olsun değer ve itibarı var idiyse.
Suriye bir dar geçittir ama bu geçidin aşılması da belirleyici olacaktır. Sadece Suriye için değil bütün bölge için belirleyici bir etken olacaktır. İçi boş komplo teorileri kimseyi yanıltmamalı. Bu mücadele bir adalet, özgürlük ve hak mücadelesidir. Sadece Suriye sınırları içinde de kalmayacağı ümidini taşıyoruz.