Kenan Alpay'ın yazısı:
Hiç birinin cesaretle ortaya atılıp Baas rejimi namına iş gören bir Şebbiha olduğunu veya Muhaberat hesabına çalıştığını itiraf etmesini beklememiz normal değildi. İdeolojik-siyasi bağlantıları sebebiyle Sovyet Sosyalist sisteminin çürüyüp kokuşarak tarihin çöplüğüne doğru tepildiğini inkâr edeceklerini az çok bilebilmemiz gerekirdi.
Bu dönemde de seküler hayat tarzlarının devlet kapitalizmini yeniden üreten Rusya-Çin merkezli bir siyasal manipülasyonu anti-emperyalist duruş diye pazarlamaktan başkaca bir seçeneğe müsaade etmeyeceğini de çok önceden öngörmemiz gerekirdi. Kişi ve grupların, ideoloji ve örgütlerin karakter analizini yapmakta hiç de başarılı olduğumuz söylenemez.
Şaşılacak husus ise tam da şuydu: 80’li ve 90’lı yıllar boyunca devlet imkânlarını seferber ederek ajite ettikleri “Gericiler, İran’a!” söylemlerinin 2010’dan itibaren sökün eden bölgedeki halk ayaklanmalarıyla birlikte Irak ve Suriye’deki İran askeri müdahalesinin Türkiye’ye de uzanması için dilek tutmaya dönüşeceğini kim bilebilirdi? Ancak bütün bunlar ve daha fazlası, en rezilce söylem ve eylemler silsilesi halinde bu ülkede yaşandı, yaşanıyor.