Zonguldak’ta ‘Mehmet Akif’ Konuşuldu

Veli Karanfil, Çağrı Der çatısı altında ikincisi gerçekleştirilen ‘Akif’ konulu seminerlerin bu ikincisinin ‘Kur’an’ temalı olarak belirlenip kendisine görev tevdi edilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek ve dualarla sunumuna başladı.

Veli Karanfil, Çağrı Der çatısı altında ikincisi gerçekleştirilen ‘Akif’ konulu seminerlerin bu ikincisinin ‘Kur’an’ temalı olarak belirlenip kendisine görev tevdi edilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek ve dualarla sunumuna başladı.

Kısaca aile yapısına ve Akif’in eğitim süreçlerine değinen konuşmacı, daha 20’li yaşlarında onun Kur’an ve ahkâmına vurgu yaptığını belirtti. Akif’in sanatı Kur’an ve sahih sünnetin iletim vasıtası, tebliğ aracı olarak gördüğünü, Safahat’ın sıradan bir şiir kitabı olmadığını, dava ve hayat adamı olan Akif’in hayatının bir şiir olarak görülebileceğini vurgulayan Veli Karanfil, bir eğitimci olarak yetkim olsa ‘Safahat’ı daha ilk yıllarından itibaren tüm okullarda ders kitabı olarak okutmak isterdim’ dedi.

Konuşmacı, Akif’in her şeye Kur’an penceresinden ve onun aydınlığında baktığını, hayatı ve toplumu onunla anladığını ve anlamlandırdığını, her türlü yanlıştan, dinsizlik dahil tüm sapkınlıklardan Kur’anın doğru anlaşılması ile kurtulmanın mümkün olduğunu düşündüğünü ve bu yolda tarihe tanıklık ederek hayatın içinden şiirleriyle dava adamlığını birleştirerek çaba gösterdiğini söyledi. Veli Karanfil, onun hiçbir şeye kayıtsız kalmadığını, yetim ve öksüzlerin her şeyiyle ilgilendiğini, kâinattaki her şeyi bir ‘tevhid’ ilanı olarak gördüğünü, kevnî ve enfüsî ayetleri ve Kur’an ayetlerini bu gözle okuduğunu ve herkesin bu okumaları mutlaka yapmasının gerektiğini düşündüğünü belirtti. Konuşmacı, onun ki dünyanın mamur olmasını bu okumalara bağladığını söyledi. Onun hayatının tavizsiz ve bedeli ödenmiş ve müslüman duygu ve düşüncesi ile şekillenmiş bir hayat olduğunu ekledi. Karanfil, onun hemen her şiirinin bir ayeti serlevha yaparak bir tefsir ve açıklaması gibi olduğunu, onun müslümanca bir hayatı öncelediğini, içinde yaşadığı toplumun fotoğrafını/röntgeninin çektiğini, tüm sorunların kaynağında Kur’an ve sünnete uyulmamasının yattığını düşündüğünü, aileden ekonomiye ve devlet yönetimine kadar her alanın bidat ve hurafelerden temizlenerek öze dönmekle, sahabe kıvamında bir örneklik gösterilerek, doğru yorumlarla, hayata harfiyen uygulanması ile olacağına inandığını vurguladı. Şiir okumaları ile sunumunu sürdüren konuşmacı, Akif’in İslami düşüncenin vazgeçilmezlerinden biri olarak hak ettiği yere yerleştirilmesi ve onun hayatından gerekli ipuçlarının, derslerin alınması gerektiğini savundu.

Veli Karanfil, Akif’in yüksek perdeden haykırdığını, uyuyan gözleri açmaya çalıştığını, düştüğümüz yerden kalkılması gerektiğini ve bunun da kaynaklara dönülerek olacağını, ümitsizliğe asla yer olmadığını, en karamsar olunacak zamanlarda dahi bir çıkış noktasının olacağını, yeter ki çalışıp hak edecek bir çaba sergilensin diye düşündüğünü vurguladı. Atalete, meskenete, uyuşukluğa, gayretsizliğe veryansın ettiğini söyledi. Konuşmacı, İslam’ın gerilemenin sebebi olduğunu savunanlara, kurtarıcı bekleyenlere, batının ‘maskara ve tek dişi kalmış canavar’ diye nitelediği sahte kurtarıcılığına atıf yapanlara yüzlerine tükürecek şekilde tepkili olduğunu savundu. Kavmiyetçiliğe/ırkçılığa lanet okuduğunu, ümmet/millet bilincine vurgu yaptığını, kardeşlik, birlik ve beraberlik için çabaladığını belirtti. Konuşmacı, ‘ya açar bakarız nazmı celilin bir yaprağına/ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına/ inmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin/ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için..’ ve ‘ yalnız Kur’andan alarak ilhamı/asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı..’ şiirlerinin açılımı ile sürdürdüğü sunumunu; ‘Akif’ten bugüne ne değişti, bizim cenahta ne gibi değişimler yaşandı?’ sualini sorarak ve ‘Kur’an hayatımıza hükmetmedikçe bize kurtuluş yok!’, ‘içimizdeki beyinsizler, dışımızdaki şeytanlar bizdeki zaafları kullanıyor, sömürülmeye müsait oluşumuzdan yararlanıyorlar’, ‘aynı delikten kaçıncı defadır ısırıldığımızı, tarihin ibret alınmadıkça böylece tekerrür edeceğini, ulusal küçük parçalara ayrılmaya devam edildiğini, hala Kürt Türk, Alevi Sünni diye birbirimizin kuyusunun kazılmaya devam edildiğini..’ vurguladığı cevaplarıyla ve ‘çıkmamış candan ümit kesilmeyeceğini, sanki peygamber içimizden hiç ayrılmamış ve vahiy şimdi, yeni nazil oluyormuş gibi kitabına uydurarak değil, kitaba samimiyetle uyarak, kirlerimizden arınarak kurtulabileceğimizi’ savunarak sunumunu tamamladı.

Yazarlık süreci ile ilgili dinleyici sorusuna; ’kitapsız bir hayatta kitap yazma serüveni’ diye tanımladığı bu sürecin 2003’te başladığını, şimdiye kadar 8. kitabının yayımlandığını, taslak olarak elli kitabının sırada olduğunu, kitaplarının Nesil yayınlarından basıldığını, belki ilk ve tek örnek olarak ilköğretim ve İHL öğrencileri ile yaptığı ders aktivitelerinin iki kitap olarak çıktığını söylemesi cevaplarının ve kitaplarını imzalamasının ardından program sona erdirildi.

Haber: Mustafa Bozacıoğlu

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Gazze nöbeti devam ediyor
Çocuklar "Hayat Namazla Güzeldir" sloganlarıyla yürüdü
Aksa Tufanı ve kazanımları
Özgür-Der Üniversite Gençliği programlarına başladı!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı