Zonguldakta İslam ve Sosyalizm Tartışıldı

Çağrı-Der’de seminerler bu hafta Murat Aydoğdu’nun “İslami Algıda Sosyalizm Etkisi” konulu sunumuyla devam etti.

Murat Aydoğdu, Zonguldak’ta seminer çalışmalarını sürdüren Çağrı-Der’deydi. Aydoğdu, “İslami Algıda Sosyalizm Etkisi” konulu bir seminer verdi.

“Dünya tarihinde bir yere sahip, Türkiye’de Müslüman sol diye de dillendirilmiş bu siyasal kavrama nötr bakıp tanımaya ve nesnel kritikler yapmaya çalışacağız” diyerek konusuna başlayan konuşmacı, kendinin de sol geçmişi olduğunu söyleyip ilkin Lübnanlı bir arkadaşından ‘Bir müslüman nasıl sağcı olur, burada solcular müslümandır’ ifadesini duyduğunu belirtti.

Murat Aydoğdu, Kur’ani kavramlara da bakıldığında yüzeysel düşünmeyip köküne inmek gerektiğini söyleyerek, bir yere bakıldığında olumlu ve farklı, başka bir yerde olumsuz ve farklı bir karşılıkla karşılaşılabileceğini, siyasal kavramlara bakarken de buna dikkat edilmesinin doğru olacağını söyledi.

Konuşmacı, bu siyasal kavramlara kelime anlamının ötesinde arka planına, felsefesine, ahlakına (etik) bir bütün olarak bakılması gerektiğini vurguladı. Yoksa baktığı yere göre değişen biçimlerde, birilerinin ‘İsa ve havarilerinin/ashabı suffanın komün hayatı yaşadığını!’ savunmaları, ‘En büyük özgürlük bizde!’ ve ‘En ala muhafazakâr biziz/dini koruma anlamında!’ demelerinin -ki diyorlar- olası olacağını ekledi.

Aydoğdu, liberalizm gibi bireyi önceleyen, sosyalizm gibi toplumu önceleyen düşüncelerin insanın yapısında olup doğu ve batı toplumlarında bu kavramsallaştırmaların çok öncelerinde buna göre bir anlayış ve yaşayış örnekleri (Farabi/Medinetül Fazıla, İbni Haldun, Eflatun/Devlet ve batıda derebeylikler, feodal yapılar…) oluşunu anlattı. Cabiri örneği ile doğu aklı (görür, uyar) ile batı aklının (soyuttur, üretir, hüküm koyar) tamamen ters niteliklerine vurgu yaptı.

Murat Aydoğdu, Fransız devriminden aydınlanmaya kadar geçirdiği aşamalara, düşünce yapısına, rasyonalizmden pozitivizme, oradan materyalizme ve nihayetinde determizme (hatta Owen ve R. Garaudy’de görüldüğü gibi mistisizme) evrilme süreçleriyle sosyalizmin; Sovyetler, Küba ve Batista, Çin ve Mao, Paris komünü ve Avrupa süreci ile Türkiye serüvenine açılımlar getirdi.

Aydoğdu, bilginin kaynağına bakıştaki bizdeki ve sosyalizm merkezli batılı algının bakışındaki farkları; sosyalizmin içinde evrimci (yavaş) ve devrimci (acilci) yaklaşımları; devrimle işi başına gelenlerin nerde olursa olsunlar ‘mülkün’ üstüne oturduklarını, yeni ve elit sınıf oluşturduklarını; özgürlük, eşitlik olacak, merkezi otorite olmayacak denirken daha sınıfçı, otoriter/diktatöryal yapıların ortaya çıktığını, kendi evlatlarını yediğini; Türkiye örneğindeki gibi sosyalizm diyenlerin değişimden ziyade statükonun yanında yer aldığını ve 80 sonrası liberalleşenler, Kemalizme geri dönenler ve marjinal olarak söyleme/eyleme devam edenler örneklemeleriyle geniş yelpazeli açıklamalarda bulundu.

Konuşmacı, en kalıcı ve köklü değişikliklerin vahiy yolu ve peygamberler eliyle gerçekleştirildiğini belirtti. Davut ve Süleyman peygamberlerdeki ‘mülk’ anlayışına, Hz. Ebu Bekir, Ömer’in (ki Hz. Ali’nin ticaret, teşkilatlanma, pazar ilişkileri noktasındaki farkından sosyal olayların hallinde görece başarısız oluşu savıyla) tavırlarına açıklamalar getirdi. Murat Aydoğdu, mülk düşmanlığı yapılmadan, onu bir emanet görerek, harama düşmeden, nasıl kazanıldığı ve nasıl ve nerelere harcandığı üzerinde durulmasının daha doğru olacağını savundu.

Soru cevap bölümünde: Bir dinleyicinin, ’Güç ve iktidar adaletten yoksunsa ve adalet de tevhide dayanmıyorsa zulüm olur, diktatörlük olur!’ vurgusuna katıldığını, eklenecek bir şey olmadığını belirten Aydoğdu, diğer konuşmacının ‘Sağ/sol gibi sentezci yaklaşımlara ne diyeceğiz?’ sualine, ‘İslam’ın bir şeye ihtiyacı yok, der, geçebiliriz, ancak ötekileştirmeden kaçınılması, bir Hıristiyanla konuşurken demokrasi vs. üzerinden iyi yönlerinin onlara göre olduğunu, İslam’ın ise kavram ve şura, istişare gibi mekanizmaları ile daha kalıcı ve sorunsuz çözümler getirdiğini ve yine bir sosyalistle konuşurken tamamen dinlemezlik etmeden, ‘tamam, iyi bir kapitalizm eleştiriniz var, ama yetersiz ve onun karşısında yenildiniz, biz daha iyisini ve ötesini söylemekteyiz, sizin çözüm önerileriniz çözüme katkı sağlamış değil’ diye cevap vermek gerektiğini ifade etti. Başka bir dinleyicinin sağ/sol kullanımının Kur’an’da olduğu ifadesine ise “Bunun tamamen algı ile ilgili olduğunu/Lübnan’daki tersi kullanıma tekrar işaret ederek, sağın normali, solun arızi, ters olanı/Fransız meclisindeki oturum düzeni örneğinden hareketle bakılması gerektiği” şeklinde cevap verdi.

Ömer Faruk Karagüzel / Haksöz-Haber

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi