Zirve katliamı davasını gören Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği ek iddianamede emekli Org. Hurşit Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil 'terör örgütü yöneticiliği' ile suçlanıyor. Cinayetin 'darbe eylemi olarak' görüldüğü iddianamede, katliama ilişkin çarpıcı iddialar yer alıyor.
Malatya'da 18 Nisan 2007'de işlenen Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin özel yetkili cumhuriyet savcılığınca hazırlanan iddianame Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı 761 sayfalık toplam 19 sanıklı iddianameyi incelemesini tamamladı. Mahkeme, ardından iddianamenin kabul edilmesini kararlaştırdı. Adı geçen kişilerin, 'terör örgütü kurmak ve yönetmek', 'adam öldürmeye azmettirmek' ve 'hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'le suçlandığı iddianamede emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil 'terör örgütü yöneticiliği' ile suçlanıyor.
Hurşit Tolon, Ülger ve Yeşil için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Ayrıca Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin de aynı örgütün farklı hücreleri tarafından işlendiği ileri sürülen iddianamede, bazı muvazzaf askerlerin de aralarında bulunduğu 19 sanığın ismi yer alıyor. Malatya'da 18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel, bıçaklanarak öldürülmüştü.
Ek iddianamenin deliller kısmında 'Adıyaman' ve 'Deniz Uygar' kod adlı gizli tanıkların ifadelerine de işaret edilen iddianamede, şöyle denildi: "Ergenekon terör örgütü sanığı Ahmet Hurşit Tolon'un Zirve Yayınevi cinayeti işlenmeden önce ve işlendiği gün Malatya'da bulunmasında, Hrant Dink cinayetine yönelik hazırlanan Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) raporunda ve tanık Adıyaman'ın beyanlarında; Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetleri arasındaki irtibat ile, bu cinayetlerin Ergenekon terör örgütü ve bu örgütün eylem planlarıyla olan irtibatını gösteren hususlar ortaya konulmuştur."
Ek iddianamede, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun telefon görüşmelerine yer verildi. Buna göre, Tolon'un kendisine ait cep telefonundan, İnönü Üniversitesi Rektörlüğü adına kayıtlı Fatih Hilmioğlu'nun kullandığı cep telefonuyla, Zirve Yayınevi cinayetleri öncesinde 6 kez görüşme yaptığı, Zirve Yayınevi cinayetlerinden sonra ise 5 kez mesajlaştığının tespit edildiği dile getirildi. Ergenekon davasında sanık olarak yargılanan Tolon'un savcılık sorgusunda Malatya'ya yalnızca bir kez geldiğini belirttiği aktarılan ek iddianamede, Tolon'un, ifadelerinin aksine Malatya'ya Zirve Yayınevi cinayetlerinin işlenmesinden yaklaşık bir yıl önce ve cinayetin işlenmesinden bir gün önce olmak üzere farklı tarihlerde toplam 2 kez geldiğinin belirlendiği ileri sürüldü.
'AK PARTİ VE CEMAATE YIKMAYA ÇALIŞTILAR'
İddianamede, "Zirve Yayınevi cinayeti sonrası, işlenen cinayeti başta AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatine yıkmak için yürütülen dezenformasyon faaliyetleri işlenmiştir." ifadelerine de yer verildi. Örgütün, özellikle devlet yönetiminde farklı düşüncelere tahammül edemediği öne sürülen iddianamede, farklı düşüncede olan hemen herkesi 'İkinci Cumhuriyetçi', 'işbirlikçi', 'karşı devrimci','ABD-CIA-MOSSAD ajanı', 'tarikatçı', 'dinci', 'dönek' ve 'hain' gibi karalama kampanyalarıyla halk önünde küçük düşürmeye çalıştığı, 'fişleme' faaliyetlerine girişerek halkı bu kişilere karşı kışkırttığının görüldüğü iddia edildi.
Öte yandan Diyarbakır Protestan Kiliseleri Birliği Başkanı Ahmet Güvener, öldürülen Alman uyruklu Tilmann Geske'nin eşi Susanne Geske ve Zirve Yayınevi çalışanı Gökhan Talas ile sanıklardan Hüseyin Yelki ve İlker Çınar'ın telefonlarının olaydan sonra dinlenildiği belirtildi. Öldürülen Necati Aydın'ın telefonunun ise cinayetlerden önce dinlenildiği ifade edildi.
'TSK içinde Ergenekon'un talimatıyla gizli birim kurdu'
Ek iddianamede Hurşit Tolon'un Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüttüğü 1993 yılında, TSK içerisinde Ergenekon terör örgütünün talimatları doğrultusunda Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi (TUSHAD) isimli gizli bir yapılanmaya gittiği öne sürüldü. Bu gizli yapılanmadan Genelkurmay Başkanlığı'nın da haberdar olmadığı ve Ergenekon davası sanığı Levent Ersöz'ün de bu teşkilatın başında görev yaptığı ifade edildi. TUSHAD'ın JİTEM'in ile koordinasyon halinde çalıştığı, JİTEM'in ismi her ne kadar istihbarat olarak geçse de, istihbarat yerine daha çok infaz yaptığı, idari açıdan Jandarma Genel Komutanlığı'na; operasyonun yürütülmesi ve talimatın alınması bakımından Tolon'un kurduğu TUSHAD'a bağlı olduğu kaydedildi. TUSHAD içerisinde misyonerlikle ilgili bir departmanın da kurulduğu belirtti.
Eşref Akgün / Zaman