Mehmed Göktaş / Doğruhaber
Ölüm ve sonrasına yoğunlaşmaya ne dersiniz?
“Şimdi bunun sırası mı ya hoca” diyenlerimiz olacak, biliyorum.
Öyle ya, yok enflasyon şuralara varmış, yok faiz artışı şu kadar olmuş, yok asgari ücret şu kadar artacakmış, yok en düşük memur maaşı şöyle olacakmış, dolar şöyle olmuş, euro böyle olmuş gibisinden bunca rakamların içinde boğulup giderken ölüm de nereden çıktı hocam diyeceksiniz.
Ekonomik konular başka bir şey düşünmeye fırsat vermezken, siyasi gündem dakikalarımıza kadar bütün vaktimizi işgal etmişken ölümden konuşmak nereden aklına geldi?
Hem durup dururken huzurumuzu bozmak, neşemizi kaçırmak da nereden çıktı? Bırak da ağzımızın tadıyla şu çayımızı içelim. Ne anlatıyorduk, geçen günkü milli maçın gollerini konuşuyorduk öyle değil mi? Gördünüz değil mi o çocuğun attığı golü, ne muhteşemdi!”
Gerçekten şöyle bir bakıyorum, ölümden bahsetmek için bütün kanalların kapalı olduğunu, ölümden söz etmek için giriş yapacak hiç bir kapı olmadığını, hiç kimsenin alıcısının müsait olmadığını, simalarında ölüm ve ötesi hakkında bir şeyler dinleme arzu ve isteği göremiyoruz.
Diyeceksiniz ki; “şart mıdır ölümden konuşmak, niye bu kadar zorluyorsun?”
Tamam, da bu arada Azrail hiç boş durmuyor ki, elinde bir liste, alıp alıp götürüyor. Bizim gündemimize hiç mi hiç dikkat ettiği yok, kendi bildiğini okuyor. Şöyle bir bakın etrafınıza, ha bire eksiliyoruz.
Efendiler, biraz ağır ve soğuk gelebilir; ama dünya gündeminin böylesine yoğun olmasına bakmayın, lütfen siz ölümü gündeminize alın ve şöyle bir köşeye not edin!
Zilhiccenin şu on günü Müslümanların gündemi hep Allah olmalıdır, bizden istenen budur. Kurtuluş da budur.