Zihniyet ve Sistem Değişmeli

Ahmet Varol

Mısır’da yine Hüsni’nin sağlık durumunun kötüleştiği haberleri var.

Sanıyorum bu haberler ülkeyi yıllardan beri olağanüstü hal uygulamasıyla ve resmî terörle ezen çağdaş Firavun’un mağdur ettiklerini ümitlendirdi. Çünkü bu zulüm yüzünden düşünce özgürlüğünden mahrum gazeteler, medyanın yaygın “temenni ettiğini vakıa olarak yansıtma” hastalığının etkisiyle bir ara “Hüsni öldü” haberleri yayınlayınca halktaki sevinç hemen dışa vurmuştu. Ama çok geçmeden adam bir delikten başını göstererek “boşuna sevinmeyin, ben burdayım ve yaşıyorum” deyince hepsi hayal kırıklığına uğramıştı.
Bu normaldir. Çünkü şiddetli zulüm ve baskıya maruz kalan, kurtuluşu da onu uygulayanlardan kurtulmakta arıyor. Bir kişinin bir eliyle ayağına vurulan pranganın zincirini tuttuğunu diğer eliyle de sırtına kamçıyla vurduğunu görünce ondan kurtulduğu zaman pranga ve kamçıdan kurtulacağını ümit ediyor. Bunu Irak’ta Saddam zulmüne maruz kalanlarda da görmüştüm. Bu ümit biraz da arzudan kaynaklanır. İnsan psikolojisi buna yatkındır. Haksızlığa maruz kaldığınızda onun son bulacağına dair bir bilgi ulaşırsa asılsız olduğunu bilseniz bile ümitlenir, “belki de doğrudur” diyerek en azından olumlu tereddütle yaklaşmayı tercih edersiniz.
Zulüm rejimlerinin hâkim olduğu ülkelerde değişmesi gereken sistem ve zihniyettir. Mısır’da da Hüsni’nin ölmesiyle eğer hâkim sistem ve anlayışta bir değişiklik olmazsa sadece zinciri ve kamçıyı tutan eller değişmiş, belki biraz da gençleşmiş olacak. Başlangıçta Tunus’ta Zeynelabidin bin Ali’nin yaptığı gibi kazıklarını sağlam çakmak amacıyla geçici olarak vidaları gevşetme yoluna gidebilir.
Mısır’da her şeyden önce olağanüstü hal uygulaması, ülkede hukukun büyük ölçüde devreden çıkarılması ve yönetimdekilerin haksızlıkta önlerindeki tüm sınırları kaldırmaları sonucunu doğurmuştur. Buna biz de “Filistin’e Yol Açık” sloganıyla düzenlenen ve Hayat Damarları -2 olarak da adlandırılan konvoyla Gazze’ye yaptığımız yolculuk esnasında şahit olduk. Çünkü hukukun hâkim olduğu ülkelerde haksızlığa uğrayanların haklarını arayacakları bir mekanizma bulunur. Haksızlık edenler de bundan dolayı hesaba çekileceklerini ve suçlulukları ortaya çıkınca cezalandırılacaklarını bilirler. Ama Mısır’da özellikle yönetim adına zulmedenler kendilerini çok rahat hissediyorlar. Hesaba çekilme korkusu taşımıyorlar. Kanunun kendilerine ne kadar yetki tanıdığını düşünmeden istedikleri yerde istedikleri muameleye başvurabiliyorlar. Buna yönetimin sivil mekanizması da, askeri mekanizması da, istihbaratı da dâhil. Askeri mekanizma adına hareket edenlerin farkı ihtiyaç duyduklarında silahlarını kullanmaktan da çekinmemeleri.
O yüzden “Birlikte Değiştireceğiz” sloganıyla başlatılan yeni kampanyanın öncelikli hedefi olağanüstü hal uygulamasının son bulması.
İkinci merhaledeki hedefleri ise seçimlerle ilgili ve ülkede dürüst seçim yapılabilmesi için şartların oluşmasına yönelik. Çünkü Mısır’da seçimler tamamen göz boyamadan ibaret. Parlamentoya girebilen muhalif üyelerin yasamada ve halkın taleplerinin yönetime yansıtılmasında söze gelir etkileri olmuyor. Çünkü her zaman üyelerin üçte ikiden fazlası hâkim sistemi ve kadroyu destekleyen siyasi harekete mensup oluyor. Bunun da sebebi seçimlerin dürüst olmaması, üyelerin bir kısmının cumhurbaşkanı tarafından tayinle belirlenmesi ve yenilemenin yüzde yüz oranında değil belli yüzdelerde yapılması.
Şimdi bu düzenlemenin değişmesi ve en başta seçimlerin dürüst olması için oy verme ve sayım işlemlerinin tamamen yargı denetiminde ve seçimlere katılanların tümünün temsil edileceği bir heyet gözetiminde olması; adayların hepsine medyada kendilerini ifade ve programlarını tanıtma fırsatı verilmesi, ülke dışında yaşayan Mısırlıların tümünün diplomatik temsilciliklere giderek oy vermelerine imkân tanınması, başkanlık adaylığı hakkının Mısır’ın onayladığı uluslararası anlaşmalar doğrultusunda sivil ve siyasi haklar çerçevesinde ehliyet sahibi herkese tanınması, başkan seçilme hakkının iki dönemle sınırlandırılması ve parlamento üyelerinin sayısal değişimiyle ilgili mevcut düzenlemenin kaldırılması isteniyor.
Müslüman Kardeşler’in öncülüğünde başlatılan bu kampanyaya destek verilmesi isteniyor. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının Mısır’daki mevcut uygulamaları dünya kamuoyuna duyurma, değişim çağrılarına destek, baskılara tepki etkinlikleri hem kampanyayı yürütenleri güçlendirecek, hem de baskıcı rejimin daha yakından tanınmasını sağlayacaktır. Bu ülkedeki değişim Filistin’i ve özellikle Gazze’yi de birinci derecede etkileyecektir. Çünkü Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ambargo Mısır sayesinde devam ediyor.

VAKİT