Zekeriya Butros


MUSTAFA ÖZCAN

‘Müslümanların Masumiyeti’ filmiyle ilgili detaylar ortaya çıktıkça mesele aydınlanıyor ve vuzuha kavuşuyor.

Filmin ardında saklı olan sekterizm ve nefret sırıtıyor. ‘Komşunu da sev’ diye öğütleyen Mesih’in öğretilerinin ve talimatlarının hilafına bir kısım nefret vaizleri veya tacirleri İslam’ı kötülemek için bütün hünerlerini ortaya döküyorlar. Hazreti Peygamber için inanılmayacak derecede küçültücü ifadeler kullanıyorlar. Örnek babından ‘nekrofili’ bu ağza alınmayacak ifadelerden birisi. Bununla birlikte adamlar tek kelime ile hafif meşrep adamlar. Tek sermayeleri nefretleri. Sevgileri bozulmuş ve nefret haline dönüşmüş. Bu halleriyle Mesih’i değil Anti-Mesih’i temsil ediyorlar. Hazreti Peygamber, Hazreti Mesih’in nübüvvet kardeşi ve birlikte nübüvvet çınarının kollarıdır (davhatu’l enbiya). Araya girenler ise ancak nifak tayfası ve kalleşler güruhu ve nefret tacirleridir. Bu vesile ile Sam Basile ismini kullanan filmin yapımcısı Mısırlı Kıpti Nicola Nicola yine Kıptilerden Joseph Nasrullah ve Vietnam gazisi Amerikalı Steve Klein’ın ortak bir özellikleri daha ortaya çıktı. O da İslam düşmanı Zekeriya Butros’un ‘şakirt ve müritleri’ olmaları. Joseph Nasrullah, ‘Media for Christ’ adıyla bir medya kuruluşu işletiyor. Steve Klein ise Vietnam gazisi olarak yeni savaş alanı olarak İslam’ı bellemiş ve İslam Anayasaya Uygun mu diye de bir kitap kaleme almış. Hollandalı kaçık politikacı Wilders gibi bütün mesaisini Müslümanları ABD’den sürmek ve dışlamak üzere kurmuş. Yeni Joseph McCarthy sayılabilir.
¥
Filmle alakalı olarak bu üç adamı veya nefret tacirini harekete geçiren kişi Zekeriya Butros. Kısaca Zekeriya Butros çetenin veya yılanın başı. Nefret tacirlerinin ustası. Adamın hayatı nefret üzerine kurulu. Mısır’da birkaç defa misyonerlik yaparken; Müslümanları ayartmak girişiminden dolayı hapse girmiş. Ardından Mısır nefretine dar gelince soluğu Avustralya’da almış. Lakin oradan da uzaklığı nedeniyle nefretini duyuramayınca kapağı nefret tacirlerinin dolu ABD’ye atmış. Tek başına bir İsrail. Ya da İsrail gibi bir adam ve yatışmaz bir yapıya sahip. Gücünü ve ayakta kalmasını nefretinden alıyor. Güç hazinesi nefreti. Avustralya’da bulunduğu günlerde merhum Ahmet Deadat’a özenmiş ve tersinden güya kendisini İslam’ın tutarsızlıklarını bulmaya ve İslam’ı teşhir etmeye adamış! Nefreti yüzüne de, konuşmalarına da yansımakta. ‘Hacı Hacıyı Kabe’de sarhoş sarhoşu meyhanede bulur ‘ hesabı ABD nefret tacirlerinin buluşma yeri oldu. Bir tarafta Zekeriya Butros ve diğer tarafta ise Terry Jones. Geride İngiltere’den Selman Rüşdi ile Şii asıllı Yasir Habib’i ithal etmek kalmış. Onlar da gelse kadro tamamlanacak. Nasıl olsa yeni kıtada Neoconlar gibi nefret patronları var. Ayaan Hirsi Ali gibi nefret tacirlerini Neocon karakterli The American Enterprise Institute ithal edip himayesine almıştı.
¥
Hazreti Peygamber düşmanlarının ortak yönü sahtekarlık ve madrabazlık. Hazreti Peygamber düşmanlığının sırrı sahtekarlıkta. Bunlardan birisi olan Ayaan Hirsi Ali Hollanda günlerinde bir mankurt olarak göçmenler hakkında Pim Fortuyn ve İslamiyet hakkında ise Geert Wilders’in çizgisini benimsiyordu. Daha önce de İşçi Partisi’nde siyaset yapıyordu. Siyasi bir seyyahtı. Sonunda da zaten Avrupalı Neoconların nezdinden Amerikalı Neoconların nezdine yükseldi. Nefreti onların da dikkatini çekti ve ödüllendirildi. Hep skandallarla birlikte anıldı ve Kanada’dan Hollanda’ya geldikten sonra iltica için yaptığı başvuruda yalan bilgiler verdiği ortaya çıktı. Hollanda’yı da dolandırmış. Müslümanların Masumiyeti filminin yapımcısı Nicola Nicola da bankaları içini boşaltmıştı. Ayaan Hirsi Ali’de ne aradıklarının cevabı da bu zaten! Tek sermayesi Yaşar Nuri Öztürk gibi doğduğu toprakları ve geldiği yerleri karalamasıydı. Bu yalan sermaye ile yükseldikçe yükseldi ve Müslümanların Masumiyeti filminden evvel Submission yani Teslimiyet filmine imza attı. Yalanları ortaya çıktıktan sonra Hollanda’da suyu ısınınca onu derhal ABD’ye ithal ettiler. Ahlaksızlığın ve nefretin sermayesi oldu
Zekeriya Butros’un şıp diye burnundan düşmüş olan oğlu Benjamin skandal ve seviyesiz filmi çok beğenmiş zira İslam’ın hakikatini anlatıyormuş! Lakin babasının gözlerden uzak durduğunu ve sağda solda pek görünmediğini zira tehlike altında yaşadığını söylüyor. Kaide kellesine 60 milyon dolar ödül koymuş. Değer mi değmez mi? Ayrı mesele.
 Düştükten sonra öğüt veren çok olurmuş. O hesap nefret sembolü olan Papa 16’ıncı Benediktus da şimdi film konusunda teskin edici çağrılar yapıyor. Halbuki, onun için en doğru olan, 12 Eylül 2006 yılında Almanya’da yaptığı konuşmanın hesabını vermesidir. Devirdiği çamları tamir etmeli. Müslümanlara açıktan bir özür borcu var. Bu yüzden Müslüman Alimler Birliği ve Karadavi kendisini özre davet etti. Belki özür dilerse çömezi sayılabilecek olan Zekeriya Butros gibiler de ders alır ve onlara iyi bir örnek olur...
Eskiler nadan ve densiz Zekeriya Butros gibi papazlara ağızlarının paylarını vermişler ve onları şöyle tasvir etmişlerdi: Labisi libası katrani ve hamili asayı şeytani. Bu sözün başka bir versiyonu da şöyledir: Labisi libas-ı katrani, hamil-i tac-ı şeytani ve mahrum-i eltaf-ı Rabbani...


YENİ AKİT