Son 60 yıllık siyasî hayatımızı derinden etkileyen ve şekillendiren isimlerden bir politikacı hayata gözlerini 91 yaşında yumdu, nihayet..
Herhalde, nicelerine, ‘Ne kendisi eyledi rahat, ne halka verdi huzûr.. / Çekildi gitti dünyadan, dayansın ehl-i qubûr (kabir ehli)..’ deyimine hatırlatan, baştan sona macera dolu bir hayat...
Bugün onun bu macera dolu hayatının en olumsuz yönlerini yakından ve bizzat yakından müşahade etmiş olduğu düşünülebilecek olan bir Başbakan Davudoğlu’nun, onun vefatı üzerine, şaşırtıcı bir şekilde 3 gün resmî yas ilan etmesi bile bu maceralı ve çok renkli hayatın bir ilginç yansıması sayılabilir.
*
Annesi Ümmühan Teyze ve babası Hacı Yahya Efendi, asil Anadolu köylülerindendiler ve rahatlıkla söylenebilir ki, köylerinin İslamköy olan ismine lâyık bir hayat sürüyorlardı. Oğullarının politika yollarında ilerleyişinden onların hayatlarının etkilendiği herhalde söylenemez.
O Ümmühan Teyze, heybesine doldurduğu, tereyağı, peynir, bulgur, tarhana vs. gibi erzakı omuzlayıp başında yazması, ayağında Isparta civarındaki köylü kadınların giydiği şalvarı ile Ankara’ya, başbakan olan oğlunu görmeye geldiği zaman da asaletinden, soylu duruşundan zerrece fire vermezdi.. Onun o asil duruşunu merhûm Necîb Fâzıl, bir şiirinde, ‘domuz yavrulayan kısrak tepinir..’ mısrasıyla dile getirmişti..