Zarif’in itirafları ve İran siyasetindeki yankıları

Ahmet Varol, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in ülkede geniş yankı uyandıran ses kaydını ve içerdiği itirafları değerlendirdi.

İran’da Zarif bir siyasi deprem

Ahmet Varol / Yeni Akit

Londra’dan Farsça yayın yapan Iran International gazetesinin, İranlı iktisatçı Said Lilaz’ın İran Dış İşleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’le mart ayında yaptığı ancak yayınlanmayan bir röportajın ses kaydını yayınlaması ülkede pek de basite alınamayacak birtakım siyasi çalkantılara neden oldu. Bazılarına göre bu röportajın ses kaydı gizlice medyaya sızdırılmıştı ve birileri İran’ı karıştımak amacıyla bunu yapmışlardı. Bazı yorumculara göre ise Zarif,  cumhurbaşkanı olma planından dolayı ülkedeki muhalif kesimlerin desteğini kendi tarafına çekmek, bu arada ABD ile köprüleri inşa etmek, ABD yönetiminin kendisine daha olumlu yaklaşmasını sağlamak için bu röportajın medyaya sızdırılmasını kendisi istemişti.

Şimdilik kimin doğru konuştuğunu tam bilmiyoruz. Ancak Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, istihbarattan olayın araştırılmasını ve kimlerin röportajı medyaya sızdırdıklarının tespit edilmesini istedi. Zarif ise, açıklamalarının siyasi bir kavgaya malzeme yapılmasından üzüntü duyduğunu dile getirmeyi tercih etti. Yani sözlerinin yanlış anlaşıldığı türünden bir açıklamada bulunmadığı gibi bu röportajın medyaya yansıtılmasından değil söylediklerinin siyasi bir kavgaya malzeme yapılmasından duyduğu rahatsızlığı öne çıkarmayı tercih etti.

Zarif’in sözlerinden, İran’ın “muhafazakâr” olarak nitelendirilen ve daha çok “İmam” çevresinde konum alan, mevcut sistemin korunmasından yana medya organlarını en çok rahatsız edenler, Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün eski komutanı ve 3 Ocak 2020 tarihinde ABD saldırısında öldürülen Kasım Süleymani’ye yöneltilen bazı eleştirilerdi. Gerçi medyaya yansıdığı kadarıyla Zarif, ona yönelttiği eleştirilerinde saldırgan bir üslûp kullanmıyor. Ülkede askerin sivil yönetim ve diplomasi için istikamet belirlemesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken bu arada Kasım Süleymani’den örnekler veriyor ve bunun kendilerini zor durumda bıraktığını vurguluyor.

Ama, İran’ın “muhafazakâr” çevresi nazarında Kasım Süleymani, önemli bir kahraman, dolayısıyla dokunulamaz bir tabudur. Onu sağlığında bile eleştirmek vatana ihanet sayılırdı. ABD saldırısında öldürüldükten sonra artık “çok yüce bir makama” yükseltilmiştir. Dolayısıyla kimse ona dil uzatmaya, eleştiride bulunmaya cüret edemez, etmemeli! Ederse onun bir “hain” ilan edilmesi için yeterli sebep oluşmuş sayılır. Malum bu tür tabulara dokunmak her babayiğidin işi değildir. O yüzden söz konusu ses kayıtlarının yayınlanmasından sonra “muhafakâr” medya Zarif’e çok ağır ifadelerle sert tepki gösterdi.

Bizi ise daha çok, Zarif’in açıklamalarının, İran’daki siyasi mekanizmada ve medya çevresinde sebep olduğu çalkantılar değil gün yüzüne çıkardığı önemli gerçekler ilgilendiriyor. Bunların biri içerde yaşanan sorunlar ve sıkıntılarla, diğeri de dış ilişkilerde yaşanan rahatsızlıklarla ilgili boyutudur.

Zarif’in açıklamaları İran’daki siyasi yönetimin ve diplomasinin askerden talimat aldığını, askerin kendi başına hareket etmesine rağmen, diplomasinin askerin tavırlarını ve talimatlarını gözardı edemediğini gözler önüne serdi ki bu da bu ülkedeki yönetimin gerçekte bir sivil yönetim değil cunta yönetimi olduğu gerçeğinin itirafıdır.

İkinci olarak İran’la Rusya arasındaki ilişkilerin sanıldığı gibi “aşk u muhabbet” ilişkisi olmadığını, her iki tarafı da zorlayan bir menfaat ilişkisinden ibaret olduğunu, Rusya’nın İran’ı kendine mecbur etmek amacıyla yerine göre onun önüne tuzaklar kurmaktan çekinmediğini, bunun da İran’ı ciddi şekilde rahatsız ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Zarif’in sergilediği tavır, Rusya’ya bu kadar eli mahkum olmaktan artık kurtulmak istediklerini, bunun için de ABD ve Batı’dan daha fazla destek beklediklerini gösteriyor. Yapılan açıklamalar bu yönüyle, aynı zamanda ABD ve Batı’ya da birtakım mesajlar gönderme amacı taşımaktadır. Böyle bir niyetin olması ise ses kayıtlarının planlı bir şekilde ama görünüşte gizlice medyaya sızdırılmış olması ihtimalini daha güçlü kılar.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!