Zararın neresinden dönülürse kârdır!

Abdurrahman Dilipak

Başörtüsü yasağının üniversitelerden, sınavlardan ve kimliklerden kaldırılması, doğru yönde atılmış, ileri doğru bir adımdır.. Bu adım, sorunun çözüm umudunu artırmış, zulmü nisbeten de olsa azaltmıştır..

Birkaç ilde, ilköğretimde yaşanan olay, yanlış değil, yanlış anlaşılma ihtimali olduğu için zamanlama açısından üzerinde durulabilecek bir konudur.. Çünki sorun temel öğretim, lise ve meslek hayatında devam etmektedir.

29 Ekim’de, resepsiyon krizi yaşanıp yaşanmayacağına bir bakacağız. Bakalım kışlaya analar oğullarını görmek için başörtülü girebilecekler mi, göreceğiz. Subay aileleri ordu evlerine girebilecekler mi? Hani mesele hizmet almakla ilgili ise bu da bir hizmet alımı..

Temel sorun, hiçbir hukukiliği olmayan ve uygulamadan kalkmış, Şapka kanunu ile bazı kıyafetlerin giyilmesini yasaklayan devrim kanunlarından ve bir de CHP’nin inadından kaynaklanmaktadır.. Ve tabii, anlamsız, Sovyetik bir laiklik anlayışı ve tek parti döneminin Hitler ve Mussolini’yi örnek alan hukuk dışı uygulamaları model almak isteyen siyasi kadrolardan..

Ha! Bir de aydın geçinen şizofren birtakım tipler var.. Adamlar tam bir paranoya içinde..

Kıyafetle ilgili yasaların kaldırılması talebi Ahmet Aslan ve arkadaşları tarafından meclise taşınıyor. Bu önemli bir gelişme..

CHP’liler, hemen buna karşı çıkacak. Oysa bu değiştirilmesi teklif dahi edilemez anlayış; darbeci, militarist, faşizan bir dayatmadan, Milli İradeye karşı bir baskıdan başka bir şey değil. Devletin, Anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet temeline, ruhuna aykırı, milleti aşağılayan bir yasa. Kaldı ki içi boşalmış, anlamını yitirmiş, uygulama şansı olmayan bir düzenleme.. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı da ortada iken, bu düzenlemenin hukuk sistemi içindeki muhafazası bir komediden başka bir şey değil.. Bu yasayı uygulamaya kalkarsanız, siyasetçi, savcı, hakim herkes suçlu duruma düşer. CHP’liler bile şapka giymiyor artık..

İşte asıl açmaz, asıl sorun bu zihniyette gizli..

Böyle bir zamanda TBMM İnsan Hakları (Araştırma) Komisyonu Başkanı Üskül’ün, çocukların devlet tarafından ailelerinden alınabileceği uyarısı, “kaş yapayım derken göz çıkarmak” gibi bir şey.. Çocuğumu okutmam demiyor ki.. Ya da çocuğuna baskı yaptığına dair bir kanıt, tanık var mı? O zaman saygı duyacaksınız.. Provokasyon var mı, araştırın, zamanlaması konusunda yanlış bulduğunuzu söyleyin, ama oraya kadar.

Çocuklarımızın her sabah o andı okumasını da istemiyoruz, Militarizmi, resmi ideoloji ve resmi tarih, resmi din, resmi kimlik dayatmasını okullara sokan bir anlayışın ürünü olan “Milli Güvenlik Dersi”ni, Din dersi adı altında laiklik misyonerliği yapılmasını da istemiyoruz..

Bekir Coşkun kafalılara bazı şeyleri anlatmak zor. Okumak için sokağa dökülen kızları görmüyor bunlar.. Çok eşlilikten söz ediyorlar ama gayrimeşru hayat süren insanların kimler olduğunu görmek istemiyorlar.. Gazetelerin magazin sayfalarına, barlara, pavyonlara kimler gidiyor, fuhuş sektörünün müşterileri kimler, kim kimi nasıl aldatıyor, sanki bilmiyorlar.. Aslında bütün engellemelere rağmen, dindarlar genel olarak kızlarını laikçilerden daha donanımlı hazırlıyor hayata. Din de biliyorlar, bilgisayar da kullanıyorlar, sanatla da ilgileniyorlar, kütüphaneleri dolduranlar da onlar. Okulda, hayatta daha başarılılar.. Belli bir bilgi, zeka düzeyine sahip birçok insanın dine girmesinin sebebi de bu değil mi? Blair’in baldızı niye Müslüman oldu ki! Ya da Garaudy? Goethe de bir Müslümandı, Immanuel Kant da Tolstoy da. Dostoyevski’nin ölmeden önce son okuduğu kitap da Kur’an-ı Kerim’di. Kardeşine son yazdığı mektup şöyle biter: “Bana bir miktar para, Kant’ın salt aklın eleştirisi ve Kur’an-ı gönder..

Keşke Kılıçdaroğlu da Kur’an-ı Kerim’i okumaya başlasa. Bekir Coşkun da aslında.. Fransız eşi de okusa bir Kur’an-ı Kerim’i ve Resulullah’ın hayatını.. Bakarsınız Müslüman olur.. Hani referandum oldu işimi kaybettim, seçimlerden AK Parti zaferle çıkarsa Türkiye’den ayrılıp Fransa’ya gitmekten söz ediyor ya, ya bayan Coşkun da Müslüman olursa, sahi Coşkun nereye gider!. İslam’a savaş açıp sonra Müslüman olan az değil, kaldı ki, bayan Coşkun savaş açan biri de değil, aslında neden olmasın..

Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT