“Zamcı Kral” ile “Tepkisiz Halk” Üzerine Bir Masal

Loj­man­lar sa­tı­la­cak­tı, sa­tıl­ma­dı... Ta­til köy­le­ri ve bi­lu­mum res­mi din­len­me yer­le­ri ka­pa­tı­la­cak­tı, ka­pa­tıl­ma­dı... “Res­mi ara­ba sal­ta­na­tı”na son ve­ri­le­cek­ti, ve­ril­me­di...

Yavuz BAHADIROĞLU

“Zamcı Kral” ile “Tepkisiz Halk” üzerine bir masal

Bun­dan bin­ler­ce se­ne ön­ce, adı ma­sal­lar­da geç­me­yen ül­ke­nin zam­cı­lı­ğıy­la meş­hur bir kra­lı var­mış...

Gün­ler­den bir gün Ma­li­ye Na­zı­rı, bü­yük bir te­lâş­la, adı be­lir­siz ül­ke­nin adı be­lir­siz kra­lı­nın hu­zu­ru­na çık­mış: “Efen­dim” de­miş, “ha­zi­ne­niz­de ku­ruş kal­ma­dı, is­raf için­de ya­şa­ma­nın so­nu­na gel­dik. He­men bir ça­re bu­la­maz­sak, if­lâs ede­ce­ğiz.”

Ma­li­ye Na­zı­rı’nın te­lâ­şı anın­da kra­la da bu­laş­mış. Ça­tal sa­ka­lı­nı çe­kiş­ti­re çe­kiş­ti­re sor­muş: “Ça­re ne­dir?”

Adı be­lir­siz ül­ke­nin Ma­li­ye Na­zı­rı şey­tan şey­tan gü­lüm­se­yip bil­giç bil­giç ba­ka­rak, öne­ri­si­ni Kra­la sun­muş: “Bu du­ru­ma dü­şen bir ma­li­ye­nin önün­de iki yol var­dır: Bi­rin­ci­si mas­raf­la­rı azalt­mak, ikin­ci­si ise ge­lir­le­ri ar­tır­mak.”

Dev­let har­ca­ma­la­rı­nı azalt­ma fik­ri Kral Haz­ret­le­ri­nin hiç ho­şu­na git­me­miş. Çün­kü o za­man, tan­ta­na­lı ya­şan­tı­sı­na bir nok­ta koy­ma­sı ge­re­ke­cek­miş...

“Ge­lir­le­ri­mi­zi ar­tı­ra­lım.”

Ama na­sıl? Yö­net­tik­le­ri ül­ke­de za­ten müt­hiş bir ha­yat pa­ha­lı­lı­ğı var­mış. Ver­gi­ler de da­ya­nıl­maz bo­yut­lar­day­mış.

“Pa­ra­yı bir şe­kil­de halk­tan top­la­ya­ca­ğız muh­te­şem Kra­lım” di­ye ko­nuş­miş, Ma­li­ye Na­zı­rı; “büt­çe ge­lir­le­ri­ni ar­tır­ma­nın en et­kin yo­lu bu­dur. Ke­sin so­nuç ve­rir.”

Kral mem­nu­ni­yet­le el­le­ri­ni ovuş­tur­muş:

“Ta­mam o za­man” de­miş, “ama bu­nu na­sıl ya­pa­ca­ğız? Da­ha ge­çen­ler­de ver­gi­le­ri ar­tır­ma­mış mıy­dık?”

“Ver­gi­le­ri ar­tır­ma­ya­ca­ğız, de­ği­şik bir yön­tem uy­gu­la­ya­ca­ğız.”

Kra­lın göz­le­ri par­la­mış: “Şim­di­ye ka­dar yap­ma­dı­ğı­mız bir şey kal­mış mı sa­hi?”

“Ta­bii” der­ken ağ­zı­nı ya­ya ya­ya sı­rıt­mış, Ma­li­ye Na­zı­rı; “ben böy­le gün­ler için va­rım. Ye­di­ğim ek­me­ğin hak­kı­nı ver­mem lâ­zım.”

Ve fik­ri­ni açık­la­mış: “Efen­dim, şeh­rin or­ta­sın­dan ge­çen neh­rin üze­rin­de­ki köp­rü­ye adam ko­yup ge­lip ge­çen­den pa­ra top­la­ya­ca­ğız.”

Kral Haz­ret­le­ri ba­yıl­mış bu fik­re:

“Ta­mam o za­man. Yaz ka­rar­na­me­yi ge­tir, he­men im­za­la­ya­yım.”

“Köp­rü pa­ra­sı” böy­le­ce yü­rür­lü­ğe gir­miş. Bir sü­re son­ra Kral, hal­kın ye­ni ver­gi kar­şı­sın­da­ki tep­ki­si­ni me­rak edip sor­muş.

“Ku­zu ku­zu pa­ra­yı öde­yip ge­çi­yor­lar” ce­va­bı­nı alın­ca, bir ka­rar­na­me da­ha ya­zıl­ma­sı­nı em­ret­miş:

“Köp­rü­nün çı­kı­şı­na da bi­ri­ni ko­yun, baş­ta­ki köp­rü­ye gi­riş pa­ra­sı top­lar­ken, son­da­ki köp­rü­den çı­kış pa­ra­sı top­la­sın” de­miş...

Yi­ne tep­ki gel­me­yin­ce, bir emir da­ha çı­kart­mış: “Köp­rü­nün or­ta­sı­na da bir adam ko­yun.”

“Ne pa­ra­sı top­la­ya­cak?”

“Ca­nım na­sıl­sa saç­ma­lı­yo­ruz, bu­lun bir şey­ler.”

“Ta­mam. Ona da ‘ek ver­gi’ de­riz.”

“Gi­riş Ver­gi­si”, “Çı­kış Ver­gi­si”, “Ek Ver­gi” der­ken, bir köp­rü ge­çi­şin­den üç kez pa­ra alın­ma­ya baş­la­nın­ca, halk­ta bir kı­pır­dan­ma ola­ca­ğı­nı dü­şü­nen Kral, kı­sa sü­re son­ra yi­ne ya­nıl­dı­ğı­nı an­la­mış. Bu kez köp­rü­de di­ki­len adam­la­ra em­ret­miş:

“Pa­ra­sı­nı öde­ye­ni bir de dö­ve­cek­si­niz.”

Böy­le­ce halk hem pa­ra ver­me­ye, hem de da­yak ye­me­ye baş­la­mış.

Ye­ni uy­gu­la­ma­nın et­ki­si­ni biz­zat gör­mek is­te­yen Kral, gün­ler­den bir gün, hal­kı şe­hir mey­da­nı­na top­la­mış: “Var mı köp­rü pa­ra­sın­dan şi­kâ­ye­ti olan?” di­ye sor­muş.

Bi­ri çe­ki­ne çe­ki­ne par­mak kal­dır­mış. Söz ve­ri­lin­ce de şöy­le ko­nuş­muş:

“Efen­dim, köp­rü­de­ki adam­la­rı­nız hem pa­ra top­lu­yor hem bi­zi dö­vü­yor ya, za­man kay­bı olu­yor. Bi­zi döv­dür­mek için ay­rı­ca bir ki­şi ta­yin eder­se­niz, ak­şam­la­rı kuy­ru­ğa gir­mek zo­run­da kal­ma­yız.”

Kral şaş­kın­lık­tan kü­çük di­li­ni yut­muş. Bu yüz­den on­dan son­ra­ki za­man­lar­da “Dil­siz Kral” di­ye anıl­mış.

“La teş­bih ve­la tem­sil”, (teş­bih­te ha­ta ol­ma­sın) ama ha­tır­la­yın: Loj­man­lar sa­tı­la­cak­tı, sa­tıl­ma­dı... Ta­til köy­le­ri ve bi­lu­mum res­mi din­len­me yer­le­ri ka­pa­tı­la­cak­tı, ka­pa­tıl­ma­dı... “Res­mi ara­ba sal­ta­na­tı”na son ve­ri­le­cek­ti, ve­ril­me­di...

Alı­şı­la ge­lin­di­ği üze­re, büt­çe açığı yine zam­la, ver­giy­le kapatıl­ma cihetine gidil­di.

YENİ AKİT

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası