Rıdvan Kaya’nın yorumu:
Başbakan ile Adalet eski bakanı Sadullah Ergin arasında geçen telefon konuşması gündemde yoğun biçimde tartışılıyor. Aslında tek başına bu olay dahi “paralel yapı” adı verilen Gülen örgütlenmesinin ne kadar tehlikeli bir mahiyet arzettiğinin delili olarak görülmeye yeter. Ama sorun bundan ibaret değil. Sözü edilen telefon görüşmeleri üzerinden Gülen Medyasının takındığı tavır bu grubun ne kadar ilkesiz, oportünist ve sığınmacı bir kimlik taşıdığını da ortaya koymakta.
Gazeteciler Yazarlar Vakfı bugün yaptığı bir açıklamada Gülen Cemaatine yöneltilen “şantaj, tehdit, kumpas ve komplo” iddialarını keskin biçimde reddetmiş ve bunları iddia edip ispatlayamayanları müfteri ilan etmiş. Komedi gibi bir şey doğrusu!
Eğer ortada sizden kaynaklanan şantaj, tehdit, kumpas ya da komplo yoksa günlerdir, haftalardır ortalığa saçılan bu telefon görüşmeleri neyin nesi? En tepeden başlayarak bu ülkede yaşayan herkesin dinlendiği, kimsenin güvende olmadığı, özel hayatın gizliliği diye bir şeyin hallaç pamuğu gibi atıldığı bir ülke manzarası sizin eseriniz değil mi?
Tüm bu ifsad ortamının bizimle ilgisi yok diyorsanız ki, bu saatten sonra kimse bu savunuyu ciddiye almaz, neden tam da hükümet ile sizin aranızda kavganın başlamasıyla birlikte tüm bu dokümanlar, veriler, bilgiler ardı ardına sökün etti? Sizinle ilgisi yoksa neden canla, başla bu malzemeleri savunuyor, hukukun ayaklar altına alındığı bu ortamın silahşörlüğüne girişiyorsunuz?
Başbakan Erdoğan’ın size karşı kullandığı dilin ne kadar yaralayıcı olduğunu sürekli tekrarlıyorsunuz. Doğrudur, Başbakanın zaman zaman çok sert, aşırı ve hakkaniyet duygusunu yaralayan sözler sarfettiği açıktır. Ama ya sizin yaptıklarınız? Bunca çirkinlikten, hukuksuzluktan sonra hala masum rolü oynamak ayıp olmuyor mu? Tamam adalet duygunuz gelişmemiş, peki hiç utanma da mı yok? Tek eyleminizin şu telefon görüşmesi olduğunu varsayalım! Bir ülkenin başbakanının bir bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinin bu şekilde dinlenip, uygun zaman geldiğinde servis edilmesi karşısında hiddetlenmesi ve bunu yapanlara karşı tasfiye çabalarına girişmesi çok garip ve anlaşılmaz bir şey midir?