Zalimler bayramda da boş durmadı!

Ahmet Varol, bayram günlerinde Gazze, Sudan ve Suriye'deki gündemi aktarıyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Bayram gündemi-2

Siyonistlerin Gazze’de sürdürdükleri soykırım ve katliamlar İslam dünyasındaki bazı hadiselerin gölgede kalmasına neden oldu. Bu biraz normaldir veya çok normal olmasa da sosyal bir vakıa, realitedir. Bazen de dünyanın bir başka bölgesinde meydana gelen hadiselerin öne çıkması Filistin’de siyonistlerin sürdürdüğü zulüm uygulamalarının gündemden düşmesine, arka planda kalmasına sebep olabiliyor. 

Siyonistlerin Gazze’deki soykırımları sürerken ne yazık ki Sudan’da kirli birtakım emeller ve hesaplar yüzünden patlak veren egemenlik savaşı da devam ediyor. Savaşın bir tarafında gayri meşru darbeyle siyasi iktidara el koyan cuntanın başını çeken Abdülfettah El-Burhan diğer tarafında da darbede onun ortaklarından olan ama sonra otoriteyi tümüyle ele geçirmek için silaha sarılan, bunun için aynı zamanda Sudan üzerinde oynanan siyasi oyunların da maşası olarak kullanılmakta sakınca görmeyen, insani değerlerden, insaftan ve merhametten tamamen soyutlanmış durumdaki Hızlı Destek Güçleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu var. Biz bu savaşın arka planı ve tarafları hakkında daha önce muhtelif yazılarımızda yeterince bilgi verdiğimizden aynı şeyleri tekrara gerek görmüyoruz. Sadece Kurban bayramı süresince yaşanan bazı gelişmeler üzerinde durmak istiyoruz. 

Sudan’daki iç savaş ne yazık ki ülke halkını perişan etmiş durumda. Milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldığından ve işini kaybettiğinden uluslararası yardımlara mahkum hale geldi. Yardımlar da yeterli olmadığından birçokları açlık kriziyle karşı karşıya. 

El-Burhan’ın liderliğindeki ordu birlikleri Kurban Bayramı öncesinde başkent Hartum’un bitişiğindeki Umdurman veya Türkçedeki yazılışıyla Omdurman şehrinde, Daklu’nun adamlarının kontrolündeki bölgelere operasyon gerçekleştirerek birçok yeri geri aldı. 

Daklu’nun adamlarının bölgede kontrolü ele geçirmesi yüzünden evlerini terk etmiş olanlardan, ordu birliklerinin yeniden kontrolü sağlaması sonrası evlerine dönenler korkunç bir manzarayla karşı karşıya kaldılar. Evleri adeta mezarlıklara ve idam infaz mekanlarına dönüştürülmüştü. 

Daklu’nun adamları evlerin tavanlarına idam infaz sistemleri kurmuş ve birçok kişiyi buralarda asarak infaz etmişlerdi. İdam edilenlerin bazıları yine aynı evlerin tabanlarına gömülmüş, bazılarının da cesetleri ortalığa, kapı önlerine, yollara savrulmuştu. 

Bunlar genellikle Daklu’nun militanlarının bölgeyi ele geçirmeleri sırasında evlerini terk etmeyip kaçmayanlardan veya kaçamayanlardan, ya da söz konusu militanların düzenlediği baskınlarda yakalanıp getirilenlerden oluşuyordu. 

Tabii bu korkunç bir durum. İnsanlığa sığacak bir şey değil. Ama bunu Netanyahu’nun ve adamlarının Gazze’de gerçekleştirdiği vahşi katliamları tebri etmek için kullanmaya da kalkışmamak gerekir. Çünkü insani değerlerden soyutlandıktan, vahşileştikten, canavarlaştıktan sonra bunu Netanyahu da yapabiliyor Daklu da, Esed de. Bunların birinin yaptığı diğerine gerekçe oluşturmaz. Bilakis hepsini aynı yere koyup üstlerini çizmek gerekiyor. Birinin atasının yahudi öbürününkinin Müslüman yahut Arap olması bir şeyi değiştirmez. Vahşileştikleri, canavarlaştıkları zaman aynı yerde buluşmaları mümkündür.

Bu arada Suriye İnsan Hakları Ağı, 20 Haziran Dünya Mülteci Günü münasebetiyle yayınladığı bildiride, evlerine dönen Suriyeli mültecilerden 4714 kişinin rejim güçleri tarafından zorla tutuklandıklarını dile getirdi. Bunlardan 56 kişinin çocuk, 34 kişinin ise kadın olduğu belirtildi. 

Suriyeli mülteciler aleyhine yürütülen kampanyada sürekli, bunların ülkelerinde artık savaş olmadığı iddiasıyla evlerine dönmeleri isteniyor. Kendilerini güvende hissedebilseler dönmeyi aslında onlar da tercih ediyor. Ama ne yazık ki henüz ülkelerinde can güvenlikleri ve özgürce yaşayabilecekleri bir ortam oluşmuş değil. Muhaliflerin kontrolündeki bölgelere yönelik olarak zaman zaman saldırılar devam ettiği gibi rejimin kontrolündeki bölgelere dönenler de her an rejim güçleri tarafından tutuklanma tehdidiyle karşı karşıyalar.

Yorum Analiz Haberleri

Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...
Filistinli gazetecilerin ölümündeki hızlı artışın sebebi ne olabilir?!
Bunlar tuvalet değil Esed'in zindanları!
Mimaride insani saiklerin yerini; kârlılık ve verimlilik aldı...
Siyonist çeteye karşı direnişle geçen bir yıl...