Haksöz Haber
Çoğunluğunu el-Kaide ve IŞİD mensubu olmakla suçlanan muhaliflerin oluşturduğu ve haklarında idam kararları verilmiş 47 kişinin infazını gerçekleştiren Suudi yönetimi muhaliflere göz açtırmama siyasetini hukuk kılıfına sarılmış cinayetlerle sürdürüyor. Evrensel hukuk ilkelerinin hiçe sayıldığı ve kraliyet rejiminin korunması hedefine yönelik olarak her türlü baskıcı uygulamanın geçerli olduğu Suudi Arabistan’da rejimin idam kararlarının infazını hukuki bir prosedüre bağlı olarak açıklamaya kalkışması tabi ki inandırıcılıktan çok uzak.
Öte yandan başta İran olmak üzere, Şii dünyasının idam edilen 47 kişiden sadece tek bir kişiyi gündemleştirerek Suudi yönetimini hukuksuzlukla suçlaması da dikkat çekmekte.
Suudi yönetiminin Şii din adamı Ayetullah Nemr’i idam etmesi açık bir hukuksuzluk. Sadece mevcut yönetime karşı olduğu ve halkı da bu yönetime karşı çıkmaya çağırdığı için görüşü, mezhebi, partisi ne olursa olsun muhalif bir insanı hapsedip, ardından idam etmenin Suud yönetiminin zulüm karelerinden birini oluşturduğuna kuşku yok!
Ne var ki, Nemr’in idamını hukuksuzluk olarak niteleyen çevrelerin çoğunun diğer idamlar hakkında suspus olmaları da görmezden gelinemez. Tüm itirazlar 1 kişi, tek bir kişi üzerinden gündemleşiyor. Peki diğer 46 idam hakkında ne diyorsunuz? Onlar ölümü hak etmişlerdi değil mi?!
Şüphesiz bu kesimlerden adalet ya da tutarlılık beklemiyoruz! Bunların elbette el-Kaide ve IŞİD mensubu olmakla suçlananların idamına karşı çıkacak halleri yok çünkü zaten bu konumda gördükleri insanları her gün Suriye’de, Irak’ta kendileri katlediyorlar.
Aslında sadece şu olay bile mezhepçi fanatizme ışık tutuyor. Şii bir mollanın idamından ötürü kıyameti koparanlar örneğin Mısır’daki idam kararları hakkında hiç konuşmuyorlar. Bangladeşli İslam alimlerinin birbiri ardına idamına ilişkin tek bir laf etmiyorlar. Üstelik kendi ülkelerinde pek çok Sünni alimin hapsedilmesini, idamla tehdit edilmelerini onaylıyor, “ülkenin birlik ve bütünlüğüne kast eden bu suçlular”ın hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını onaylıyorlar. Ve ayrıca da tüm bu tutarsızlıkları işlerken, ağızlarından vahdet kavramını da hiç düşürmüyorlar!
Suudi yönetimini ister Selefi, ister Şii olsun farklı görüşlere, siyasi kanaatlere sahip Müslümanlara yönelik zulümlerini hep birlikte lanetleyelim, bu haklı ve gerekli bir tepki. Ama zulme karşı çıkma adına taifecilik yapanların ikiyüzlülüğünü de görmezden gelmeyelim. Hele bu çevreler her gün onlarca yüzlerce masumun katlinden doğrudan sorumlu iseler haktan, hukuktan söz etmeye hiç haklarının olamayacağını asla unutmayalım!