Zalim Şebab efsanesinin sonu

Hakan Albayrak

Somali'de kuraklık ve açlığın en çok etkilediği güney bölgesini elinde tutan Şebab (Genç Mücahitler) Hareketi aleyhindeki tezviratı duymuşsunuzdur: "Bu kökten dinciler şöyle cani, böyle vahşi... Yardım kuruluşlarını bölgeye sokmuyorlar, insanları ölüme terk ediyorlar..."

Nüfuz alanı başkent Mogadişu ile sınırlı olan "Somali Cumhurbaşkanı" Şeyh Şerif Ahmed de güneyde yardım faaliyetlerine izin verilmediğini ileri sürerek Şebab'ı dünyaya şikâyet ediyordu.

Şimdi sıkı durun:

İHH İnsani Yardım Vakfı'ndan 3 kişilik bir heyet, Somali'deki partner kuruluş Zemzem Vakfı'ndan 6 kişiyle beraber, 12 Eylül günü Mogadişu'nun güneyine geçip ellerini kollarını sallayarak Şebab kontrolündeki bölgeye girdi ve hiçbir sorunla karşılaşmadan 1500 aileye yardım dağıttı.

Şebab, sorun çıkarmak şöyle dursun, İHH'yı el üstünde tuttu.

Bilmiyorum, belki insani yardım kılıfı altında misyonerlik yapan Batılı kuruluşlarla ilgili bir sorun vardır; ama "Şebab bölgesinde yardım dağıtmak imkânsız" denilemeyeceği, böyle diyenlerin yalan söyledikleri anlaşılmış bulunuyor.

Güneyde anarşinin hüküm sürdüğü iddiası da yalanmış.

Bölgeye giden İHH ekibinin başkanı Murat Kavakdan, yazdığı raporun "Gözlemler" bölümünde şaşırtıcı bilgiler veriyor:

"-Güney bölgesinde yardımların dağıtımına herhangi bir engel söz konusu değildir. Aksine yardımların özellikle Müslüman dünyadan gelmesini talep ediyorlar. Bugüne kadar bize anlatılan Şebab bölgesinin yardımları kabul etmediği ve engellediği söylentilerinin tamamen yanlış olduğunu gözlemledik.

"- Burada güvenlikle ilgili hiçbir sorun gözlemlemedik. Silahlı unsurlar yok denecek kadar az ve dışarıdan gelen insanlara herhangi bir zorluk çıkarmıyorlar. Bölgede güvenlikle ilgili en ufak bir endişemiz oluşmadı. Gece sokağa çıkma veya kentten kente yolculuk yasağı bulunmamaktadır. Ancak Mogadişu'da akşam saat 6'dan sonra sokağa çıkmak yasaktır. Bu yasağın en son kurbanları Malezyalı 2 doktordur. Afrika Birliği askerleri tarafından akşamüzeri saat 18.30 civarında ikaz edilmeden silahlı saldırı sonucu biri öldürüldü, bir diğeri de ağır yaralandı.

"- Güneyde yerel yetkililer adaletli ve sistemli bir şekilde yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşımı için dışarıdan gelen sivil toplum kuruluşlarına gerekli kolaylıkları ve yardımları sağlıyorlar. Kendi kontrolleri altında olan bütün havaalanı ve limanlarını kullanabileceğimizin altını çizdiler.

"- Bölgeye dışarıdan ilk giren ekip İHH olduğundan ve bu bölgede geçmişte de yıllarca çalışmalar yaptığımızdan dolayı Türkiye'den gelecek yardımlar için Zemzem ve İHH'nın aracılık etmesini talep ettiler.

"-Güneydeki Ala Yasir Kampı, Mogadişu'da bulunan kamplarla kıyaslanamayacak düzeyde düzenli, temiz ve kayıtlı bir kamp. Ayrıca çevre temizliği için 60 kişiden oluşan ücretli bir ekip çalışıyor. Kampta temizlik için lavabo ve banyo bulunuyor. Eğitimin devam etmesi için de büyük bir çadır okul mevcut. Buraya daha önce gelip kalan ailelerden 1600 tanesi geldikleri bölgelere yağmur yağdığı için köylerine geri gönderilmiş. Bu da oradaki yetkilerin kriz yaşanan bölgedeki köyleri takip ederek köye dönüş projeleri başlattıklarını gösteriyor. Bu proje dahilinde geri dönenlere mahsul alınana kadar gıda yardımında bulunduklarını söylediler.

"-Güney Yönetimi, sağlıkla ilgili bizim bölgede yapmış olduğumuz Arafat Hastanesi'nin vermiş olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ettiler ve diğer bölgelerde de hastanelere ihtiyaç olduğunu, bunun için her türlü kolaylığı göstereceklerini taahhüt ettiler.

"-Bütün bu gözlemlerimiz, Şebab Hareketi ve güney bölgesi hakkındaki kanaatlerimizi şaşırtıcı bir şekilde değiştirmiştir."

***

Murat Kavakdan ve arkadaşları, güneye Mogadişu'daki hükümetin izniyle geçmişler.

Hükümet onlara koruma eskortu bile vermiş; tampon bölgeye kadar emniyet görevlileri eşliğinde gitmişler.

Ne var ki güneyden dönüşlerinde bir yanlış anlama veya kurumlar arası irtibat sorunu yüzünden gözaltına alınmışlar, 20 saat nezarette tutulmuşlar.

İHH, Zemzem ve TİKA yetkililerinin Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed'e ulaşıp durumu bildirmeleri üzerine bu sorun çözülmüş, serbest bırakılan arkadaşlarımızdan Somali Cumhuriyeti adına özür dilenmiş... Fakat hikâye burada bitmiyor.

Şeyh Şerif Ahmed yönetimi, önceki gün, yabancı yardım kuruluşlarının (ve de gazetecilerin) Şebab kontrolündeki bölgeye geçişlerinin yasaklandığını duyurdu.

Buyrun burdan yakın.

"Susuzluk ve açlık çeken güneylilere yardıma Şebab mani oluyor" diyegelenler artık resmen "Biz izin vermiyoruz" diyorlar.

Şimdi gözler Somali'nin hamisi Recep Tayyip Erdoğan'da.

'Somali bir bütündür ve bölge ayrımı yapılmaksızın bütün ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırılmalıdır' diyen Başbakanımız'ın, Şeyh Şerif Ahmed'e telefon açıp "Neler oluyor?" diye soracağından hiç şüphem yok.

Keşke Somali Cumhurbaşkanı da Erdoğan kadar Somalici olabilseydi.

YENİ ŞAFAK