Yüzde 99 hak ihlali, yüzde 28 bozma, 40 bin fazla tutuklu

Yıldıray Oğur, yeni adli yıl açılışının gerçekleştirildiği şu günlerde İLKE Vakfı tarafından yayımlanan "Türkiye’de Adalete Erişim" raporunu inceliyor.

Yıldıray Oğur / KARAR

Yüzde 99 hak ihlali, yüzde 28 bozma, 40 bin fazla tutuklu

Yeni yargı yılı törenlerle açıldı. Tam bu vesileyle önüme gelen, önce diğer pek başka rapor gibi bakmaya üşendiğim ama sayfalarını çevirdikçe çok çarpıcı verilerle karşılaştığım bir rapordan bahsetmek istiyorum.

Raporun adı: Türkiye’de Adalete Erişim.

Çok sık duyduğumuz ve duyarsızlaştığımız sözlerden biri bu.

Ama raporu esas ilginç yapan altındaki imza.

Bu kez Türkiye’nin adalet sorunlarını masaya yatıran muhalif STK, baro, liberal ya da sol bir akademisyen çevresi değil. Muhafazakar camiada tanınan İLKE Vakfı ve yine muhafazakar camiadan akademisyen, hukukçu ve avukatlar.

Rapor 2021 yargı verilerini esas alıyor. Adalet ile ilgili bütün kurumlar incelenmiş ve rakamlarla performansları raporlanmış.

Rakamlar korkutucu.

Mesela Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sayısı.

2021 yılında AYM’ye yeni 66.121 bireysel başvuru yapılmış. Bu rakam 2016 ve 2017 yılındaki malum nedenle büyük artıştan sonraki en yüksek sayı. Yani hakkını en son AYM’de aramak zorunda kalanların sayısı artıyor. Bu yeni başvurular ve geçen senelerden bekleyenler beraber mahkeme önünde bekleyen dosya sayısı 100 bini aşmış.

Anayasa Mahkemesi 2021 yılında 45.321 bireysel başvuruyu sonuçlandırmış̧. Bunlardan 11.932’si esastan incelenmiş̧; 11.830’unda en az bir hakkın ihlal edildiği, 102’sinde ise herhangi bir hakkın ihlal edilmediğine karar verilmiş.

Yani AYM önünde gelen ve karar verilen dosyalardan yüzde 99unda hak ihlali bulunmuş.

Rapordan okuyalım:

“İhlal kararlarının yüzde 70 dolaylarındaki önemli bir kısmının adil yargılanma hakkıyla ilgili olduğu görülmektedir. Adil yargılanma hakkının ihlali ise çoğunlukla makul sürede yargılanma unsurunun ihlalinden kaynaklanmaktadır.”

Rapordaki Yargıtay rakamları da benzer şeyler söylüyor.

Yargıtay’ın ceza dairelerinde 2021’de bekleyen dosya sayısı 324.574.

69.205 dosya onanmış. Yani onama oranının %24.

2021’de bozma karar sayısı ise 81.692, bozma oranı %28.

Yani Yargıtay’ın baktığı ceza davalarında bozma onamanın önüne geçmiş.

Hukuk dairelerinde 2021’de onama karar sayısı 80.574, onama karar oranı %42 iken; bozma karar sayısı 2021’de 26.271, bozma karar oranı da %13.

Bu hem Yargıtay’ın adalet arayışında hala çare bulunan bir kapı olduğunu gösteriyor hem de yerel mahkemelerden gelen kararların ne kadar sorunlu olduğunu…

Halbuki 2015 yılında kurulan Bölge Adliye Mahkemeleri ile bu yükün paylaşılması bekleniyordu.

Ama bu mahkemelerin ilk kurulduğu yıllar düşen dosya sayısı 2018’den sonra tekrar artmaya başlamış ve 2021’de Yargıtay’da açılan dosya sayısı 324.574’ ü bulmuş.

Raporda İstinaf Mahkemeleri sert biçimde eleştiriliyor:

“Netice olarak bir hafızadan yoksun, dağınık ve ilk derece mahkemelerinin zihniyeti ile yürütülen İstinaf Mahkemeleri yargı alanında bir çözüm mercii olmak yerine, yargılama sürecini uzatan, bu sürecin sonunda içtihat karmaşasına neden olan ve neticede de hukuk birliğine zarar veren bir hüviyete bürünmüştür. Bölge Adliye Mahkemeleri hali hazırdaki yapıları gereği, süreçleri ağır işleyen, bu nedenle yargılama süresini uzatan ve bilhassa ceza yargılamasında etkisiz kararlar vererek etkisiz bir yargı yolu olmaya doğru gitmektedir.”

Bütün bu rakamların sonucunda hapishanelerde dolup taşmaya devam etmiş.

Çıkarılan af ve 90 bin kişinin bırakılmasına, covid sonrası neredeyse hapishane adli tutuklu kalmamasına rağmen hapishanelerde yine yer yok rapora göre.

Bu rakamları da rapordan okuyalım:

“Bakanlık tarafından 01.06.2022 itibariyle Türkiye’de bulunan 384 cezaevinin 269’u kapalı, 86’sı müstakil açık, 4’ü çocuk eğitim evi, 10’u kadın kapalı, 7’si kadın açık, 8’i çocuk kapalı cezaevi olup toplam kapasite 275.843 olarak açıklanmıştır. 31.03.2022 itibariyle cezaevi mevcudunun 314.502 olarak açıklandığı dikkate alınırsa cezaevlerinin yapılan af nitelikli düzenlemelere ve inşa edilen yeni cezaevlerine rağmen dolduğu ve kapasitenin 40.000 civarında aşıldığı görülmektedir.”

Manzara böyle olunca artık vicdan sahibi muhafazakar kanaat önderleri ve STKlar da böyle raporlarla sorunları dile getiriyor.

Dinleyen var mı?

Hala AİHM’in Türkiye’ye haksızlık yaptığı söylendiğine göre pek yok.

İktidar duymazsa belki Alaattin Çakıcı duyar ve adaletteki sorunların çözümü için yetkililerle görüşür.

Belki de Sedat Peker seri tweetler atar.

Adaletten ümit kesilmez.

Yeni yargı yılı hayırlı uğurlu olsun

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!