قَالَ رَبِّ السِّجْنُ اَحَبُّ اِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَن۪ٓي اِلَيْهِۚ وَاِلَّا تَصْرِفْ عَنّ۪ي كَيْدَهُنَّ اَصْبُ اِلَيْهِنَّ وَاَكُنْ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ ٣٣
(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Onların kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." (Yusuf 33)
Yusuf, “bu kadının istediğini yapmaktan…” demiyor! Tam tersine, “bunların istediklerini yapmaktan…” diyor! Demek ki bu noktada ister sözleriyle, ister hareketleriyle, isterse bakışlarıyla olsun, tüm kadınlar kendisine davetiye çıkarmaktadırlar. Yusuf ise, bu sürekli tahrik karşısında bir an belki zaafa düşebilirim korkusuyla, sözkonusu kadınların kendisini tuzaklarına düşürme girişimlerini bertaraf etmesi için Allah’dan yardım istiyor. İçinde bu korkuyu duyar duymaz, ellerini Allah’a açarak, kendisini kurtarmasını istiyor:
“Eğer beni onların komplolarından uzak tutmazsan ağlarına düşer, böylece cahillerden biri olurum.”
Masumiyetiyle gururlanmayan, neticede insan olduğunun bilincinde olan bir kimsenin duasıdır bu! O, Rabbinin kendisine daha fazla yardım etmesini, daha çok gözetmesini istemekte; yüzyüze bulunduğu fitne, tuzak ve ayartma girişimlerine karşı sadece Allah’dan yardım dilemektedir.
Ey Rabbim, ne olur bana sahip ol, beni koru, bana yardım et. Beni onlara meylettirme. Bana fırsat verme de ben böylece korunanlardan olayım.
Tüm sosyetenin onayını almış, haklılığını ortaya koymuş ve arzularına teslim olmadığı takdirde kendisini zindanla azapla tehdit eden bir kadının evinde. Kendisini tahrik edecek tüm vasıtalar devreye sokulmuş. Her taraftan kendisine pusular kurulmuş, şeytan da peşindedir. Tüm şartlar Onu bu işe zorlamaktadır. Ama Yusuf sığınılacak makamı bilmiştir. Tam bir teslimiyetle dua dua Allah’a yalvarıp yakarmaktadır. Rabbim, Sen beni bilirsin, ben zayıfım, aleyhimdeki bu tahriklerin benim dayanma gücümü aşmasından korkuyorum. Böyle her an kaybetme ihtimalimin bulunduğu bir ortamda bulunmaktansa zindanı tercih ederim diyordu.
- FİZİLAL'İL KUR’AN -
Hz. Yusuf'un (a.s) bu duasının anlamını tamamiyle kavrayabilmek için içinde yaşadığı dönemin şartlarını veren zihni bir tablo çizmemiz gerekecektir. Çiçeği burnunda, yirmi yaşında yakışıklı bir genç var. Zorla köleleştirilip sürülmek suretiyle Mısır'a getirilmiş. Çöl hayatının kendisine kazandırdığı sağlık ve dinçlikle mücehhez... Takdir i İlahi kendisini, döneminde dünyanın en medeni ülkesinin başkentinde üst tabakadan bir bürokratın evine yerleştiriyor. Gece gündüz içinde yaşamak zorunda olduğu evin hanımı kendisine aşık oluyor ve onu tahrik edip baştan çıkarmaya çalışıyor. Yakışıklılığı kentte dillere destan oluyor ve kentin diğer kadınları da kendisine meylediyorlar. Şimdi, can alıcı durum işte tam buradadır. Her tarafı kendisini ansızın kıskaca alıp yakalayacak yüzlerce cazip tuzakla çevrilidir. Tüm pusular onu gaflete düşürüp kendi içlerine çekmek için fırsat kollamaktadırlar. Şartlar onu günaha teşvik etmektedir hep. Fakat bu muttaki genç adam başarıyla bu imtihandan geçer, zikre şayan bir nefs murakabesiyle Şeytan'ın iğvasından kurtulur. Fakat zikre şayan olan daha önemli bir durum vardır ki, böylesi kışkırtıcı şartlar altında gösterebildiği takva örneği onda hiçbir gurur hissi uyandırmaz. Diğer taraftan Rabbine kendisini günah tuzaklarından koruması için tam bir teslimiyetle yakarır. Çünkü insanoğlunun bu konudaki ortak zaafını bilmektedir:
"Rabbim ben zayıfım, sonunda bu tahriklerin dayanma gücümü aşmasından korkarım. Beni tuzağına çeken bu tür bir günahı işlemektense zindana girmeyi tercih ederim."
Aslında bu, Hz. Yusuf'un (a.s) eğitimi için oldukça kritik ve önemli bir dönemdi; bu sıkı imtihan o zamana dek kendisinin bile farkında olmadığı bilkuvve halindeki erdemleri bilfiil hale getirmişti. Bütün bunlardan sonra anladı ki, Allah kendisine tevazuun, sadakatın,takvanın, izzetin, adaletin, murakabenin ve ruhi dengenin en mükemmel niteliklerini bahşetmiştir ve o da bu niteliklerini Mısır'da iktidarı ele geçirdiğinde tam tekmil kullanmıştır.
- TEFHİMUL KURAN -