Barack Obama görevine başladı, medyadan siyaset dünyasına elitlerin Amerikan rüyasını cesurca dillendirmeleri için yeni bir başlangıç oldu. Kâbusa dönen Bush döneminden sonra Obama'yla birlikte Amerikan rüyası yeniden yeşerdi bir çırpıda.
Sadece liberal, sağcı, batıcı elitler değil muhafazakar kesimler bile Barack Obama'nın ismindeki 'Hüseyin'e özel vurgu yaparak siyah, Müslüman, öteki dolayısıyla “bizden başkan“a gönderme yapmayı özellikle ihmal etmediler.
Obama tam bir Amerikan tarzı gösteriye dönüşen yemin töreninde sadece Amerikan halkına değil adeta dünya imparatoru edasıyla yeryüzündeki her din ve ırktan insanlara da seslendi. Zaten seçim kampanyasından başkanlık yeminine kadar reklam şirketlerinin tasarladığı bu süreç Amerikan kapitalizminin temaşa sanatının doruk noktasıydı. Diş macunu reklamı yapmakla seçim kampanyası arasında bir fark gözetmeyen ya da kozmetik ürünü sunar gibi siyasal programlar pazarlayan bir seçim kampanyanın son sahnesiydi o yemin töreni.
Bir tür kutsal topraklara inmiş Mesih edasıyla mistik bir hava verilen yeni başkanın bizdeki yansımalarına bakılacak olursa bir rüyanın yeniden dirilişinden bahsedilir gibiydi. Köleliği kaldırdığı için amerikan rüyasından bahsedenler şimdi de siyah başkandan dolayı tarih yazıldığından bahis açabiliyorlar. Amerikanın işgal askerleriyle bize fiilen komşu hale geldiği gerçeğini bir kenara iterek, hafızamızla alay eder gibi… Küresel anlamda işgal ve savaş makinesine dayalı bir hegemonik gücün, adeta haraç toplayan imparatorluğa dönüştüğü bir dönemde beyaz sarayın rengi neden değişmişti birden bire?
Yeni Amerikan imajını oluşturan siyah Obama temel olarak ahlaki ve vicdani bir değişimi mi temsil ediyor? Yoksa beyaz yüze siyah maske takılarak o seçim kampanyasının küresel PR aracına dönüşmüş simgesini mi?
Obama'nın konuşmasında İslam dünyasına seslendiği bölümde: "Müslüman dünyaya sesleniyorum. Karşılıklı çıkar ve saygıya dayalı yeni bir yolun peşindeyiz. Çatışma tohumları ekmeye çalışanları kendi halklarının da mahkum edeceğini bilmelerini istiyorum. Sıkılı yumruklarınızı açarsanız dostluk elimizi uzatırız.”
Burada “sıkılı yumruklarınızı açarsanız dostluk elimizi uzatırız” ifadesi üzerinde durmak yeni ve eski Amerikan yaklaşımını anlamak açısından önemli. Müslümanlara atfedilen sıkılı yumruk ifadesi Barack'ın yönetimindeki Amerika'nın Müslüman dünya ile ilişkisini ve bu dünyaya bakış açısını ele verir nitelikte. “Sıkılı yumruk” tanımını bir gösterge olarak alırsak tek taraflı olarak kendilerine karşı öfkeli, çatışmacı, düşmanlık yapan İslam dünyası algısı var. El uzatabilmek, barış içinde olabilmek için yumrukların açılması lazım. Gerçekten durum bu mu?
Burada kim haklı meselesine girmeden tipik Batılı ve özellikle Amerikan tarzı küçümseyici bir tür oryantalistçe İslam dünyası yaklaşımı, algısı ortaya seriliyor. Düşmanlık ve çatışmacılığın kaynağı Müslümanlar ise karşı tarafa da buna göre pozisyon almayı telkin eden ve her türlü “önlem” ve “yaptırım”ı de meşrulaştıran bir tavır söz konusu demektir. Obama'nın demokrat tavrında gizlenmiş düşmanca bakışın şifreleri ilk konuşmada zaten verilmiş oldu. Bush kadar açık şifrelerle olmasa da daha kibar ama aşağılayıcı bir yaklaşımın ipuçları kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Obama'nın bir cümlesinden yola çıkarak Amerika'nın yeni dönem stratejilerini, Ortadoğu ve İslam dünyasına yönelik tutumunu açıklamak mümkün değil. Ancak genel anlamda Amerikan sisteminin özelikleri ve özelde Demokrat Parti siyasetleri ve Obama'nın bu zamana kadar sarf ettiği sözler niyet okumasına gerek kalmayacak kadar netlikte bazı şeyleri tespit etmemize imkan verecektir.
Alt alta yazacak olursak şöyle bir Obama resmi çıkmaktadır:
- Amerikan sistemi ve çıkarları bir başkana bağlı olarak radikal biçimde değişmez. Belki uygulamada yöntem farklılıkları olabilir.
- Bush ve neocon ekibinin tarzından farklı olsa da Obama da Ortadoğu'da işgale dayalı stratejide fazla değişiklik yapmayacak. İşgali ilkesel olarak değil stratejik olarak eleştirdiğini unutmayalım.
- Kudüs'ü İsrail'in ebedi ve bölünmez başkenti olarak kabul ettiğini açıklayan Obama'nın Filistin konusunda hangi barışı ve nasıl bir çözümü getireceğini tahmin etmek zor değil.
- İşkenceden, insan haklarından, barıştan söz eden Obama'nın, mesela, Irak'taki işkenceleri destekleyen eski CIA'li John Brennan'ı terör meseleleriyle ilgili baş danışman ataması bu retoriğin gerçekliği hakkında fikir verebilir.
- Obama'nın merkezi takviye etmeye yönelik demokrat politikalar izleyeceğinin işaretleri Bush ekibinin şahinlerini tasfiye etmeyip etrafında toplamaya başlamasıyla kendini gösterdi.
Tüm bu tespitler Obama'dan öte Amerikan sistemini okumaya yönelik değerlendirilmeli.
'Sıkılı yumruk' imgesi Bush'un 'terörist Müslümanlar' söylemiyle muhteva olarak aynı olmakla beraber ifade ediliş biçimi olarak daha yumuşak bir tarzı simgeler.
Gazze'deki Filistinlilere yumruklarını açın demek İsrail karşısında ağlayarak merhamet dilenin demektir. Afganistan'da, Irak'ta işgal sürerken, dünyanın dört bir tarafında tarihte eşi görülmemiş bir şekilde askeri üsler kurulmaya devam ederken kimin yumruğunu kimin üstünden çekmesi gerektiği yeniden sorgulanmalı.
YENİ ŞAFAK