Hadi bakalım, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın partililerine yaptığı 'gazeteleri boykot' çağrısına, -'yandaş medya' denilenler dahil- hepimiz elbirliğiyle karşı çıktık; karşı çıktık da, bu Başbakan Erdoğan'ın 'boykot' çağrısına yol açan ülkedeki yanlış medya iklimini ortadan kaldırdı mı?
Önce hayli zamandır tedavüle soktukları şu 'yandaş medya' kavramına biraz yakından bakalım. Bunun geçmiş versiyonları 'İslâmcı medya' veya 'dinci medya' idi; kendileriyle birlikte hareket etmeyen Sabah Grubu ile Taraf'ı da işin içine katabilmek için devreye sokuldu ne idiğü belirsiz 'yandaş medya' kavramı...
Siz bütün bu sıfat arayışlarında 'boykotçu' bir zihniyetin uç verdiğini farketmiyor musunuz?
Tanımı gereği bir ve bütün olması gereken bir sektörü sonradan kendi taktığınız sıfatlarla ayrıştırmaya başladığınızda, karşınıza kaçınılmaz olarak 'öteki' kavramı çıkar. 'Öteki', tanım getirenin dışındakilerdir. Tanımlayan bunu belli bir amaçla yapar; o amaçların hiçbiri 'olumlu' veya 'hayırlı' amaç değildir. En bilinen örneği Naziler'dir bu ayrımcılığı yapanların; Nazi'nin 'öteki' saydığı kişilere reva gördüğü muamelenin ne olduğunu tarih kitapları yazıyor.
Acaba kendi grupları dışında yer alan, cazibe alanlarına girmeye yanaşmayan gazete ve televizyon kanalları için nasıl bir muameleyi uygun görüyor 'yandaş medya' tanımlamasını yapanlar?
'Deniz Feneri' konusuna yaklaşımları aslında bu soruya cevap teşkil ediyor. Ancak biz yine de insafı elden bırakmayalım ve daha yumuşak bir muamele öngördüklerini düşünelim. Başkalarını 'yandaş medya' diye tanımlayanlar, hiç kuşkunuz olmasın, en hafifinden “O gazeteleri okumayın, kanalları izlemeyin” demeye getiriyorlar.
Başbakan Erdoğan'ın partililer önünde yaptığı çağrıyı, o çağrıdan gocunanlar, her gün kendileri yapıp duruyorlar aslında...
Türkiye 'boykot' kavramını tanımayan bir ülke değil. Bugün boykot sözcüğünü 'faşizm' ile bir sayan gazetelerde, 28 Şubat günlerinde, çarşaf çarşaf 'boykot edilecek şirketler listesi' yayımlandığını herhalde sizler de hatırlıyorsunuzdur. Peki o listeleri hazırlayanlara esin kaynağının ve malzeme sağlayanın yine gazeteler olduğunu hatırlıyor musunuz? O gazetelerde köşeleri tutan bazıları, meslektaşlarını, kanlı katillere açık hedef göstermekten de çekinmemişlerdi.
Bugün bakıyorum aynı kalemler ağzından 'boykot' sözcüğü çıktığı için Başbakan Erdoğan'ı kınama kuyruğundalar...
“Gazeteleri evinize sokmayın” diyen yanlış bir söz sarf etmiş oluyor ve bunun yanlış olduğunu bizler de söylüyoruz. Dolaylı yoldan aynı kapıya çıkan tavsiyeleri yapanlar, yani rakip gördükleri gazeteleri tek bir cepheymiş gibi 'yandaş medya' karalamasına maruz bırakanlar, yaptıklarının yanlışlığını görmeye bile hazır değiller. İşin 'boykot' sözcüğünün telâffuz edilebildiği bir safhaya gelmesi, büyük çapta, onların bu küçümseyici, dışlayıcı ve ötekileştirici yanlış tavırları yüzünden...
Bugün onlarla birlikte bizler de “Başbakan Erdoğan yanlış yaptı” diyoruz, yarın yine söylesin yine diyeceğiz. Ancak, o gazetelerde ilk dışlayıcı, ötekileştirici, aşağılayıcı tavırla birlikte, bunu yüzlerine vurmak ve iki yüzlülüklerini sergilemek de bizim görevimiz.
Milleti bu güne kadar 'yansız ve tarafsız' olduklarına kandırdılar, bundan sonra kandıramayacaklar...
Yeni Şafak gazetesi