Uludağ Üniversitesi’nde neler oluyor?
Atilla Yayla / Yeni Şafak
Birçok insan üniversitelere ve üniversite hocalarına büyük saygı gösterir. Üniversitelerde yüksek seviyede entelektüel-akademik faaliyetler yürütüldüğünü ve akademisyenlerin üstün karakter vasıflarına sahip olduğunu düşünür. Maalesef, üniversitelerimizde bu beklentilere uymayan insanlar ve faaliyetler hiç eksik değil. Her üniversitede hoş olmayan olaylar vuku bulabilir. Bunlar çoğu zaman “kol kırılsa da yen içinde kalmalı” anlayışıyla dışa yansıtılmaz. Ancak, öyle durumlar vardır ki, mızrak çuvala sığmaz. Bu tür bir vaka şimdilerde Bursa’daki Uludağ Üniversitesi’nde yaşanıyor. Üniversite’den aldığım aşağıdaki mektup ilginizi çekecektir:
“Uludağ Üniversitesi’nde bugün Türkiye’deki hiçbir Üniversitede bulunmayan bir uygulama söz konusu.
Ülkemizin her üniversitesinde olduğu gibi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi YÖK derslerinden birisi olarak Uludağ Üniversitesi’nde öğrencilere zorunlu ders olarak okutulmaktadır. Bu gayet olağan bir uygulamadır. Fakat, 28 Şubat döneminde Ergenekon Davası sanığı Rektör Mustafa Yurtkuran’ın keyfî olarak bütün bölümlere zorunlu ders olarak koydurduğu bir korsan İnkılap Tarihi dersi daha var. Adı ise “Nutuk Dersi”.
Bu durumda bir tarih bölümü öğrencisi hem Yakınçağ Türkiye Tarihi hem Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi hem de zorunlu Nutuk dersi almaktadır. Yani aynı dersi üç kere almaktadır ve hiç tarih dersi almayan diğer bölümlerin öğrencileriyle Nutuk dersinden aynı sınava tabi tutulmaktadır.
Uludağ Üniversitesi dışa açılma çabalarıyla birlikte kapılarını çok sayıda yabancı öğrenciye açtı. Bu öğrenciler de ancak diktatörlüklerde karşılaşılacak şekilde Nutuk dersinden sorumlu tutulmakta ve diğer öğrencilerle bu dersin sınavlarına girmektedir. Yabancı öğrenciler nutuk dersi sınavında diğer öğrencilerle kendilerine aynı muamelenin yapılmasından dolayı itirazlarını rektörlüğe bildirmişler ve rektörlükten taleplerine ret cevabı almışlardır. Zabıtlarda bu durumun kaydı bulunmaktadır. Yönetim uluslararası Kemalistler yetiştirmekte ısrarcıdır.
Nutuk dersi eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Mustafa Yurtkuran’ın 28 Şubat döneminde Kemalist yetiştirmek için bütün Üniversite bölümlerine dikte ettiği bir derstir ve 28 Şubat dönemi bitmiş ve Mustafa Yurtkuran görevinden ayrılmış olmasına rağmen hâlen mevcut rektörlük tarafından üniversitenin bütün bölümlerinde okutulmaya devam etmektedir. 2012-2013 eğitim öğretim döneminde Üniversite Yönetimi’nin yaptığı idari toplantıya katılan bazı hocalar mevcut rektör Kamil Dilek’ten zorunlu nutuk dersini kaldırmasını talep etmişlerdir. Kamil Dilek bu talepte bulunan hocalara büyük bir öğrenci topluluğu kendisine dersin kaldırılması yönünde bir dilekçe verirse dersi kaldırabileceğini, aksi takdirde dersin zorunlu olarak okutulmaya devam edeceğini söyleyerek hocaları susturmuştur. Aslında bu ders eski Rektör Mustafa Yurtkuran’ın 28 Şubat döneminde ortaya koyduğu “Atatürkçü Düşüncenin Matematiği” dersi rüyasının politize edilmiş formudur. Yurtkuran “Atatürkçü Düşüncenin Matematiği” adında bir metin yazmış ve Atatürkçülüğü matematiksel formüllerle ifade etmişti. Bu metin Uludağ Üniversitesi’nin resmi sitesinde pdf olarak hâlâ bulunmaktadır.
Bu dersten en çok şikâyet edenler öğrencilerdir, çünkü dersin sınavları, ÖSYM Sınavları’na benzer şekilde, bütün hocaların ve asistanların gözetmen olarak sınav salonlarına topluca sevk edilmesiyle yapılmakta, cevap kâğıtları optik okuyucularla okunmakta. Öğrenciler bu zor testleri geçebilmek için Nutuk'u kelime kelime ezberlemek durumunda kalmakta. Bir öğrenciye Nutuk böyle zulmederek nasıl sevdirilebilir?
Zorunlu Nutuk dersi uygulamaları Yurtkuran döneminin devamıdır. Nutuk dersinin rektörlük tarafından ısrarla sürdürülmek istenmesi bunun en iyi delilidir. 28 Şubat Dönemi’nin Uludağ Üniversitesi’nde hâlâ sürdüğünün bir diğer kanıtı, kampüsteki caminin 28 Şubat döneminde piramitle gizlenen kubbesinin hâlâ açılmamasıdır. Minaresi de yapılmayan caminin kubbesinin piramitle gizlenmesinden dolayı uzaktan bakıldığında bir camiden çok Mısır piramitlerine benzemesi günümüzün din ve vicdan özgürlüğü ortamında üniversitenin yerli ve uluslararası dindar öğrencileri ve hocaları için son derece alçaltıcı ve İngiliz sömürgelerinde bile görülmeyen bir uygulamadır.
Mevcut Rektör Kamil Dilek önceki rektör Mustafa Yurtkuran’ın öğrencisi ve asistanıdır. Dilek, hocasının tuhaf uygulamalarını sürdürerek onun izinde yürümekte. Ayrıca, 28 Şubat’ta bile görülmemiş şekilde, sene başında Üniversite açılırken üniversitenin girişine dev posterini astırdı. Üniversite fakültelerinin koridorlarındaki ışıklı panolarda aylarca hocalara ve öğrencilere kendi resmini gösterdi”.
Doğrusu, bu mektubu okuyunca hayretler içinde kaldım. Nutuk, bildiğim kadarıyla başka hiçbir üniversitede ders hâline getirilmedi. Hiçbir üniversitede rektör Atatürk resimlerinin yanına kendi resmini ekleyerek kampüsteki tüm koridorları donatmadı. Bunlar çok vahim uygulamalar. UÜ’deki bir başka üzücü olay da, değerli felsefe hocası Prof. Dr. Ahmet Cevizci’nin şüpheli ölümü. Uludağ Üniversitesi yönetimi bu konuda bir soruşturma açtı mı, açtırmayı düşünüyor mu, çok merak ediyorum.
Tüm vatandaşlar üniversiteleri daha yakından izlemeli. Üniversitelerin evrensel standartlara uymasında ve temiz kalmasında bunun çok katkısı olacaktır.