Zekai Özçınar'ın haberi:
28 Şubat iddianamesine giren ve (Batı Çalışma Grubu) BÇG Kriz Masası Grubu’nun kimlerden oluştuğunu gösteren listede, askerlerin yanı sıra dönemin iki YÖK yöneticisinin de adı geçiyor. Belgedeki şu not, cuntanın YÖK’ü emri altına alırken kurduğu mekanizmayı gösteriyor: “YÖK Başkanlığı’na evraklar elden kurye ile a: Prof. Dr. Sedat Arıtürk (YÖK Denetleme Kurulu Başkanı), b: Emekli Korgeneral Erdoğan Öznal’a (YÖK üyesi) gönderilecek.” Belgeye göre, talepler, fişlemeler, ihbarlar ve raporlardan oluşan evraklar YÖK’e özel kurye ile gönderildi. Dönemin YÖK yöneticilerinden Arıtürk ve Öznal BÇG ile fişleme trafiğini yönetti. Soruşturmaya ‘şüpheli’ kapsamında dahil edilen Arıtürk ve Öznal, 2 Eylül’de başlayacak davanın sanıkları arasında. YÖK ile BÇG arasındaki organik bağ, 1997’de kurumsallaştı. Arıtürk ve Öznal, uzun süre bu görevi yerine getirdi. BÇG 2003’e kadar varlığını devam ettirdi. Kemal Gürüz ise 1995’ten 2003 sonuna kadar YÖK başkanlığı yaptı.
BÇG Kriz Masası Grubu, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir imzalı, 10 Nisan 1997 tarihli ‘BÇG’ konulu belgede geçiyor. Belgede, grubun çalışmalarına hangi esaslara uygun olarak devam edeceği belirtiliyor. İddianamede, bununla bağlantılı olarak, sanıklardan emekli Korgeneral İdris Koralp (Kurmay Albay) imzasına açılan, “BCG/CD5/Bcg/bornova/İdris/KRİZ-MS.DOC” isimli word belgesinden bahsediliyor. 19 Haziran 1997 tarihinde oluşturulan ‘BÇG Kriz Masası Kurulu’ başlıklı bu belgeye göre kurul şu isimlerden oluştu: “Tümgeneral Fevzi Türkeri, Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak, Deniz Albay Eser Şahan, Hava Tuğgeneral Çetin Dizdar, Jandarma Tümgeneral Hakkı Kılınç, Jandarma Asayiş Komutanlığı Mustafa Bıyık, MGK Albay Selman Yazıcı, ÖKK Albay Yavuz Gürcüoğlu, Başbakan Askeri Danışmanı Genel Sekreteri Deniz Yarbay Serdar Çelebi, Genelkurmay Basın Yarbay Mustafa Babacan, Adli Müşavir Yarbay Orhan Nalcıoğlu, KKK İsrafil Aydın.”
Belgenin not kısmında ise riayet edilecek hususlar sıralanıyor. Notların 4. maddesi YÖK’le ilişkilerle ilgili. Sanıklar arasında yer alan dönemin iki üst düzey YÖK mensubunun görevinin belirtildiği belgenin içeriği YÖK’le temasın nasıl sağlandığını anlatıyor. Notta, “YÖK.Bşk.lığına gönderilecek evraklar elden kurye ile; a: Prof. Dr. Sedat Arıtürk - YÖK Dnt. Krl. Bşk.; b: E.Korg.Erdoğan Öznal-YÖK üyesi) gönderilecektir.” ifadeleri yer alıyor. Savcının, iddianamede bu iki ismi BÇG kriz masasının mensubu şeklinde vermesi dikkat çekiyor.
Gürüz dönemindeki vesayet 6 yıl sürdü
İddianameye göre, YÖK ile BÇG Kriz masası arasındaki organik bağ, 1997’de kurumsallaştı. Dönemin YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Sedat Arıtürk ve halen firarda olduğu için Kırmızı Bülten’le aranan YÖK üyesi emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, uzun süre bu görevi yerine getirdi. BÇG 2003 yılına kadar varlığını devam ettirdi. Kemal Gürüz ise 1995’ten 2003’e kadar YÖK Başkanlığı görevini yürüttü. Bu süre zarfında, YÖK Genelkurmay’dan gelen yazı, talep ve önerilere açık olarak çalıştı. Fişleme belgeleri askere ulaştırıldı. 1999 yılında YÖK bünyesinde MGK yazısı üzerine oluşturulan Toplumsal Faaliyetler Birimi’nin sürece dahil edilmesi dikkat çekti. Savcının konuyla ilgili değerlendirmesi iddianameye şöyle yansıdı: “YÖK’ün o dönemde BÇG’nin şubesi gibi çalıştığı ve faaliyet gösterdiği BÇG’nin amacı ve faaliyetleri doğrultusunda icraatlarda bulunduğu, BÇG’nin talimatlarını yerine getirdiği yukarıda belirtilen belgelerden anlaşılmıştır… BÇG Kriz Masası Kurulunda alınan ve YÖK’ü ilgilendiren kararların kurye ile YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Sedat Arıtürk’e ya da YÖK Üyesi Emekli Korgeneral Erdoğan Öznal’a gönderileceğinin belirtildiği, bu şekilde BÇG’nin faaliyetleri kapsamında YÖK’ün koordineli olarak çalıştığı, şüpheli Kemal Gürüz ile yukarıda ismi geçen şüphelilerin fikir ve eylem birliği içinde BÇG’nin aldığı kararlar doğrultusunda faaliyet gösterdikleri anlaşılmaktadır.”
Öte yandan iddianamede, YÖK- ün rolüyle ilgili başka belgeler de var. Bunlardan ikisi dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün evinde ele geçirildi. BÇG Kriz Masası ile irtibatlı dönemin YÖK Üyesi Erdoğan Öznal’ın Gürüz’e gönderdiği, el yazısıyla “Sayın Başkanım” hitabını eklediği belge oldukça ilginç. BÇG çıkışlı olduğu anlaşılan ‘gizli’ ibareli 89 sayfalık metin, ‘Siyasi İslamla Mücadele Yöntemleri’ başlığını taşıyor. “Bu mücadele en az 10-15 yıllık süreci gerektirir. TSK dahil, parlamento, yargı, hükümet, eğitim-öğretim kurumları, sendikalar, medya ve diğer sivil toplum örgütlerinin, neleri, ne zaman yapacakları bir takvime bağlanmalıdır. Biz de gerektiğinde baskı, zorlama, sindirme, pasifizasyon, yalan, iftira, inkâr gibi onların yöntemleri ile mücadele etmeliyiz.. TSK ve MGK geri planda kalarak, organize etme, takip etme, baskı yapma, zorlama ve ısrarcı olma şeklindeki tavırlarına devam etmelidir. Kur’an’ın Türkçe okunması, tesettür, dinde zorlama olmaması, şeriat, cami, oruç, namaz, Kur’an gibi günümüzde tartışma konusu yapılan ana hususlar tek tek ortaya konulmalı... El-Ezher ve benzeri üniversite/fakülte mezunları Milli Eğitim’deki görevlerinden uzaklaştırılmalı, çok ihtiyaç olsa dahi öğretmen olarak istihdam edilmemeli, öğretmenler bu görevlerinden uzaklaştırılmalıdır. BÇG devam etmelidir.” deniliyor.
ZAMAN