Dünyanın en büyük el yazması eser koleksiyoncusu Cuma el Macid’i Kültür Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı ve bizim Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün tanıması gerek..
Dubai şansını orada yaşayanlar çok iyi değerlendirmedi de biz çok mu iyi değerlendirdik?. Sadece ticari açıdan olayı gördük.. En yüksek bina, en büyük LCD ekran, en büyük su gösterisi falan.. Her şey para ile ölçüldü.. Burada 72,5 millet var.. Onlara ulaşmak açısından iyi bir fırsattı ama olmadı.. Zaten kurulurken de burası kalıcı ilişkilerin değil, sponten ilişkilerin, al-satın merkezi oldu..
Dubai bana hep yabani inciri hatırlatıyor.. Yaprakları parlak, meyvesi olgunlaşana kadar büyük. Ama son anda yaprakları sararıp, meyveleri çürüyüp dökülen ağaçlar.. Çürürken bütün haşerat başına üşüşür..
Yaban incirleri aslında bölgedeki diğer tüm aşılı incirleri aşılar. Onun gibi Dubai de bölgedeki birçok ülkeyi aşıladı. Dubai tecrübesi onlar için yol gösterici oldu..
Şimdi Dubaililer doğru rehberlere, dürüst, bilgili, cesur devlet adamlarına muhtaç. Kayıb kazanmadan daha hızlı gelişir ve faturayı herkes öder..
Makyajlı haliyle dikkat çeken, makyajları silinince bütün albenisini kaybeden, kalıcı, nitelikli evliliklere uygun olmayan, psikolojisi bozulmuş, hastalıklı manken kızlara benzeyen bir durum sözkonusu..
Sürekli tüketecek, daha çok tüketmek için daha çok kazanacaksın.. Her şeyin satın alınabildiği bir pazar düşünün.. Kalıcı hiçbir şey yok.. O dev binalar bile 20 yıl sonra yok olacak.. İçerideki ısı ile dışarıdaki ısı arasındaki fark her şeyi çürütüyor.. Dubai 20 yıllık periodlar halinde yenilenmek zorunda..
Dubai’de sokakta Arap’tan çok yabancı görürsünüz.. Yerliler pek görünmezler.. Büyük markaların, şirketlerin perde gerisinde özellikle İngilizleri görürsünüz..
Ülke çapında daimi bir fuar düşünün.. Herkes sürekli mal ve parayı konuşuyor..
Bazan zirvede tutunmak, oraya tırmanmaktan daha zordur.. BAE vatandaşları için şimdi her şeyi yeniden düşünme zamanıdır.. Ellerindeki kaynakları bundan sonra çok daha iyi kullanmak zorundalar..
Çeşmeden su akarken ve su herkese yeterken pınarbaşında fazla kavga olmaz.. Ama su yeterli değilse ve giderek azalıyorsa, o zaman işler değişir..
Şimdi öncelikle israfın önlenmesi gerekiyor.. Sonra denetim, hesap verebilir olmak.. Kıt imkanların daha verimli ve akıllıca kullanılması gerekiyor..
Dubai ABD, AB, Japonya ve Çin mallarının vitrini değil mi? ABD bütçesi neredeyse 2 trilyon dolar açık verdi. AB’deki durgunluk devam ediyor. Japonya’da işler kötüye gidiyor.. Japon ekonomisinin kredi notu durağandan eksiye döndü..
Unutmamak gerekir ki, Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez. O bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir..
Şimdi Dubai’de bir vicdan ve ahlak reformuna, köklü bir hukuk açılımına ihtiyaç var.. Bu işin böyle devam etmeyeceği çok açık..
Yabancılar durumdan rahatsız ama, yerlilerin çok da umurunda değil gibi. Yöneticiler ve iş adamları gerçeği itiraf ederlerse panik olmasından çekiniyorlar..
Yabancılar kalıcı olmak için uzun süreli çalışma izni, gayrimenkul sahipleri vatandaşlık hakkı istiyorlar. İş yapmak için sponsorluk uygulamasından vazgeçilmesi gerektiğini söylüyorlar.. Çalışanlar sosyal güvenlik, iş güvenliği, sendikal haklar talep edecekler. Zaten GATT, WTO, ILO benzer talepleri tekrarlayıp duruyor..
Dubai’ye gelenlerin bir kısmı bala üşüşen sinek gibiydi. Lübnan kimileri için yeni Beyrut’tu. Kimi malî manipülasyon için geldi.. Ama sermaye ürkektir.. Sermaye daha güvenli bir liman gördüğünde hemen demir alır.
Şimdi Dubaili yöneticiler ve patronlar, gelip geçici işçiler ve sermaye ile değil, kalıcı sermaye ve emeğe güven veren bir politika izlemek zorunda. Bilim, sanat, fikre yatırım yapması gerekiyor.. Daha fazla adalet, daha fazla özgürlük.. Güce karşı çaresizliğin sessizliği gerçek bir özgürlük ve barış değildir. Dubai dışarıdan bakıldığında bir ülke değil, ülke ölçekli bir alışveriş, eğlence merkezi, lunapark ya da daimi fuar merkezi gibi.
BAE’nin geleceği sadece bölge halkının değil, hepimizin sorunudur.. Neyse ki petrol var ve piyasa ile birlikte malî bir kriz beklenmiyor.. Ancak ekonomik kriz derinleşirse bunun siyasi ve sosyal yansımaları kaçınılmaz.. Ve bu bölgedeki kriz domino etkisi ile bütün bölgeyi hatta global pazarları etkileyebilir..
Dubai’de yaşanan krizden herkesin ders alması gerek ve zor zamanlarda yardımlaşmayı başarmamız gerek.
Krizin derinliğini ve süresini BAE yöneticilerinin zeka ve performansı belirleyecek.. Bu konuda Birlik üyelerinin dayanışması son derece önemli..
BAE’nin Türkiye ile yardımlaşması, krizin baskısını azaltabilir.. Rus pazarının kaybedilmemesi gerek..
Şartlar hiçbir zaman bir daha geçmişteki kadar iyi olmayacak.. Dubai’nin başarısı biraz da konjonktürle ilgili.. Petrol fiyatları ne olacak? Beyrut’un geleceği?.. Kuveyt’in geleceği, Irak’ın geleceği, Kıbrıs’ın geleceği hepsi bu süreci etkileyecek.. Türkiye’nin yükselişi de öyle.. Uluslararası hukuk, malî piyasalar her şey Dubai’nin geleceğini birinci derecede etkilemeye devam edecek.
Aslında bu durum beklenmeyen bir şey değildi.. Sonuçta bir normalleşme süreci yaşanıyor ve sular duruluyor.. Bu kriz daha geç çıksaydı, yıkım daha büyük olurdu..
Batılı bir üretim-tüketim, para ve pazar ilişkileri, mimariyle, doğu ile batı arasına sıkışmış hayat tarzı ile nereye kadar gidilebilirdi? Ya da hem uluslararası pazara çıkacaksınız hem de uluslararası normların, hukuk standartlarının dışında kalacaksınız. Bu mümkün değildi..
Keşke Dubai’de güçlü strateji, pr, kamuoyu araştırma, inanç, tarih, hukuk, iktisadi araştırmalar merkezleri de kurulabilseydi..
Sonuçta herkes layık olduğu gibi idare olunacak. İnsanlar ve devletler, doğacak, büyüyecek ve ölecekler.. Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Selam ve dua ile.
VAKİT