Haber: Ali KOCA
İlk kez, geçtiğimiz yıl Altın Portakal'da yüzünü gösteren 'Press' filmi, bugün vizyona girdi. 1992-94 yılları arası yayın yapan Özgür Gündem gazetesinin Diyarbakır bürosunda yaşananları anlatan Sedat Yılmaz imzalı film, 'basın özgürlüğü' gündemine denk düştü. Türkiye'nin karanlık yıllarına değinen film; JİTEM'in, faili meçhullerin yaşandığı bir dönemde 'gazetecilik'e odaklanıyor. Biz de, bugünlerden bir bakışla o günleri değerlendirip günümüzün netameli 'gazetecilik faaliyetleri'ne yapılan 'baskılar' üzerine ahkâm kesmek yerine, filmde anlatılan dönemi yaşayan bir gazeteciyle görüşmeyi tercih ettik. Yapım şirketinden filmin bir kopyasını alıp o dönemde Aktüel ve Turkish Daily News'e Diyarbakır'dan haberler hazırlayan, daha sonra da Özgür Gündem'de 'İyi Hal Kâğıdı' adıyla köşe yazarlığı yapan Yılmaz Odabaşı'nın kapısını çaldık.
2001 yılında 'Güneydoğu'da Gazeteci Olmak' kitabıyla o dönem yaşadıklarını 'genel' hatlarıyla yazan Odabaşı, filmi izlerken o günlere geri döndü. Filmdeki karakterleri, hikâyelerini, şimdi nerede olduklarını ve daha pek çok ayrıntıyı anlattı. 100 dakikalık film, Yılmaz Odabaşı ile izleyince 200 dakikayı buldu haliyle. Filmin açılışında büroda çalışan Fırat'ı görünce "Bu, Burhan Karadeniz." dedi: "O da böyle çaycılıkla başlamıştı." Filmde olaylar ilerledikçe sık sık, "Evet, böyle oldu." demekten kendini alamıyor Odabaşı. İlk gazeteci cinayeti sahnesine gelince filmi bir kez daha durdurdu bir anısını paylaştı: "Bölgedeki ilk gazeteci cinayeti 1991 Şubat'ında işlendi. Benim işe aldığım '2000'e Doğru' Diyarbakır muhabiri Halit Güngen vuruldu. Filmdeki gibi onun fotoğrafını da ben çekmiştim."
OLAY MANŞETİN SAHİBİ KONUŞTU: Özgür Gündem'in ödül alan 'İnsanlık Sürükleniyor' manşetini veren gazeteci karakteri filmde görününce "Bizim ... bu" diyen Yılmaz Odabaşı, filmi bir kez daha durdurup hemen arkadaşını aradı. Şu anda ticaretle uğraşan eski gazeteci, kendisinin o dönem filmde anlatıldığı gibi 'holding medyasında' çalışmadığını, haberin de filmdeki gibi gelmediğini söyledi. Gündem oluşturan fotoğraf, bir savcı vasıtasıyla eline geçmiş. Gazeteyle ilgili birkaç kırgınlığını daha anlatarak "Beni bulaştırmayın." dedi. Bu noktada Odabaşı da kendini kastederek "O dönemde gazetenin bir yazarı vardı, gazeteye gelir giderdi. Nerede o arkadaş? O adam (Yılmaz Odabaşı) niye yok filmde?" sözleriyle sitem etti: "Keşke beni arasalardı. Onlara yardımcı olurdum."
'BÜYÜK' GAZETELER OLAYLARI GÖRMEDİ: Film bittikten sonra Yılmaz Odabaşı, "Filmin gerçeklik boyutu tartışılamaz." diyor: "O dönemdeki cinayetler, barbarlıklar, hunharca kuşatmalar, satırlı itirafçılar karşısında yaşadığımız irkilmeyi, çaresizlik duygusunu veriyor film." Medyanın bu filme ilgi göstereceğini belirten Odabaşı, "Fakat nasıl ki, geciken adalet adalet değilse, geciken duyarlılık da duyarlılık değildir. O dönemki gazeteci cinayetlerinin hiçbiri 'büyük' gazetelerde haber olmadı. Bu ölüm haberleri sadece Özgür Gündem'de yer alıyordu. Hatta gazete kapatılınca beni hâlâ izleyen devlet görevlileri vardı. O günlerde, 'Ben öldürülürsem, haberimi yapacak gazete de kalmadı' diye düşünmüştüm." diyor.
Odabaşı'ndan tashihler
Yılmaz Odabaşı, 'İnsanlık Sürükleniyor' manşetinin gelişi ile ilgili tashihten sonra birkaç noktaya daha dikkat çekti. Odabaşı, yönetmenin filmde PKK ile Özgür Gündem arasına çizgi çekmesi konusunda, "Yönetmenin gazete ile örgüt diyaloğunun arasına mesafe koyması, bu konuda bir örgüt sempatizanı gibi değil de kalemin ve deklanşörün özgürlüğünü savunması takdire şayan. Ancak gerçekte öyle olmadı." ifadelerini kullanıyor. İlk zamanlarında 50 binlik tiraja ulaşan gazetenin örgütün dolaylı ve doğrudan müdahaleleriyle birçok yazarı uzaklaştırdığından bahseden yazar, "Yılmaz Odabaşı PKK'lı değilse gazeteden ayrılsın" ültimatomu geldiğini de söyledi: "Bu sadece bana değil, pek çok kişiye yapıldı." Odabaşı'nın filme yaptığı bir diğer tashih de, filmde büro şefi gibi görünen Hasan'ın gerçekte idari ve mali işlerden sorumlu, gazetecilikle ilgisi olmayan biri olduğu bilgisiydi: "O dönem Diyarbakır büronun başında tecrübeli bir gazeteci abimiz vardı. Tüm bu olaylar olurken, çocuklar öldürülürken o, büroda oturdu. Sonra da bu konular hakkında hiç konuşmadı. Şimdi büyük bir ticaret adamı."
ZAMAN