Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon Terör Örgütü davasının sanığı Osman Yıldırım, mahkemeye verdiği bir dilekçe ile Ergenekon'a bağlı hücreleri anlattı. Dilekçede Semih Tufan Gülaltay, Sedat Peker, Alaattin Çakıcı ve Oral Çelik gibi birçok suç örgütü liderinin, Ergenekon'un hücre yapılanmasında yer aldığı iddia edildi. Kendi eliyle çizdiği bir Ergenekon şemasını da ekleyen Yıldırım, duruşmada okunması üzerine dilekçesini geri çekmek istedi, ancak Başkan Köksal Şengün dilekçeyi okuyup dosyaya koydu.
"ÖNCE İDAM EDİP, SONRA YARGILAMA YAPTI"
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri'de görülen Birinci Ergenekon Terör Örgütü davasının dün yapılan 160. duruşmasında tutuklu sanık Osman Yıldırım, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Danıştay saldırısıyla ilgili yapılan yargılamayı eleştirdi. Yıldırım, Danıştay davasına bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin, "Üç Aliler Divanı"na benzediğini, bunların önce idam edip sonra yargılama yaptığını ileri sürdü.
Yıldırım, "Yunan mitolojisinde Nehir Tanrısı, şüphelileri ellerini kollarını bağlayıp nehre atarmış. Kurtulan, suçsuz sayılırmış. Ankara'daki mahkeme ise daha geri bir adalet anlayışı ile hareket etmiştir" dedi.
Yıldırım'ın sözlerinin ardından Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, 23 Eylül'de Yıldırım tarafından verilen bir dilekçeyi okumaya başladı. Yıldırım'ın "Burada okumayın" diye bağırması üzerine Başkan Şengün, "Dilekçende bazı kişiler hakkında suçlamalar yapmışsın, okumak zorundayım" dedi. Yıldırım ise "O zaman dilekçemi geri çekiyorum, dinlemek istemiyorum" diyerek dışarı çıkmak istedi. Yıldırım'ın çıkmasına izin vermeyen Şengün, dilekçeyi okumaya devam etti.
"ERGENEKON'UN HÜCRELERİ"
Osman Yıldırım'ın dilekçesinde, Türk İntikam Tugayı (TİT) olarak bilinen örgütün, aslında Ergenekon'un bir hücresi olduğu, Semih Tufan Gülaltay'ın da '156 Semih' koduyla bu hücrenin başında yer aldığı, Gülaltay'a bağlı tetikçi timlerinin de bulunduğu iddia edildi.
Ergenekon tarafından Akın Birdal'a düzenlenen suikast girişimi sırasında TİT'e ulaşıldığı, ancak suikast dosyası kapatılıp Ergenekon Terör Örgütü'ne dokunulmadığı ileri sürüldü. TİT gibi çok sayıda hücrelerin varlığından bahsedilen dilekçede, tutuklu sanıklardan Osman Gürbüz'ün de hücre başkanı olduğu ve her hücreye bağlı Oral Çelik ve Alaattin Çakıcı gibi tetikçilerin bulunduğu öne sürüldü. Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan hakkında ise "Ergenekon ile İslâm'cılar arasında denge kurmaya çalışıyor" ifadesi kullanıldı.
Yıldırım'ın dilekçesinde "Mecnun Odyakmaz gibiler 'Sahte Kabadayı Sedat Peker'e bağlı, Peker de Veli Küçük'e bağlı Ergenekon Terör Örgütü üyesidir. Bir başka hücre de Ahmet Tekin Baykal'dır. Bu hücreyi Sami Hoştan organize etmektedir. Bunun gibi Ergenekon Terör Örgütü'nün birçok hücresi vardır. Hiçbir hücreye kendimi kullandırmadım, ama belli güçler burada beni kullanmaktadır. Buna izin vermeyin. İşlediğim suçlardan en ağır cezayı verin ama işlemediğim suçların bana yıkılmasına müsaade etmeyin" denildi.
Osman Yıldırım'a dilekçesine ek olarak eliyle çizdiği Ergenekon şemasını soran Başkan Şengün, "Şemanın başında Hasan Hanoğlu'nu, altında da Semih Tufan Gülaltay gibi isimleri hücre lideri olarak yazmışsınız. Bu dilekçenin içeriği doğru mu" diye sordu. Dilekçesinin duruşmada okunmasına tepki gösteren Osman Yıldırım ise "Artık bu saatten sonra hiçbir şeye cevap vermiyorum" şeklinde konuştu.
Öte yandan; Ergenekon'da tutuksuz yargılanan, ancak başka bir davadan tutuklu olduğu için duruşmalara gelmeyen Sedat Peker'in, dilekçenin okunduğu dünkü duruşmaya katıldığı görüldü.
ALPARSLAN ARSLAN, TAHLİYE İSTEDİ
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün "Diyeceğin bir şey var mı?" diye sorduğu Alparslan Arslan da "tahliye" şeklinde konuştu.
"ALPARSLAN YAKALANMASAYDI BU İŞ BİZİM ÜZERİMİZE KALACAKTI"
Tutuklu sanık İsmail Sağır da Danıştay saldırısı ile bir alakası olmadığını belirterek, Cumuriyet gazetesine bomba attığını ve bunun için 5 yıldır cezaevinde yattığını, tahliyesini istediğini söyledi.
Tutuklu sanık Erhan Timuroğlu ise Danıştay saldırısını kendisinin planlamadığını, böyle bir yeteneği olmadığını belirterek, Alparslan Arslan'ın bombaları Süleyman Esen'den aldığını söylediğini, Esen'in azmettirici olarak müebbet ceza alması gerekirken, 10 yıl ile kurtulduğunu, bu işin de kendilerine yıkıldığını savundu.
Timuroğlu, "Alparslan yakalanmasaydı, bu işi İsmail Sağır, Tekin Irşi ve benim üzerime yıkacaklardı. Azmettiricimiz olarak, geçen duruşmada tahliye ettiğiniz Tekin Irşi'yi göstereceklerdi. Alparslan da mahkemede bizim avukatlığımızı yapacaktı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanırken, 'Biz yapmadık, bu yaptı' diye Alparslan'ı göstersek de kimse bize inanmayacaktı. Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, 'Seni savunan avukatına neden iftira atıyorsun' diye tüm cezayı bize kesecekti. Hiçbir şeye bakmadan cezayı bize kesti" şeklinde konuştu.
KÜÇÜK: BOŞ YERE BİN GÜNDÜR TUTUKLUYUM
Dilekçeye tepki gösteren Emekli Tuğgeneral Veli Küçük ise ortada hiçbir şey yokken bin gündür tutuklu olduğunu belirterek, "Bu Osman Yıldırım, gizli tanık olarak da burada ifade verecek. Veli Küçük'ü, Doğu Perinçek'i suçlayacak. 35 yıl Jandarma subayı olarak görev yaptım. Bunun için miydi? Osman Yıldırım'ın söylediklerine itibar edilsin diye mi? Ta 1993'te Susurluk'la Veli Küçük adını kullanmaya başladılar. Veli Küçük üzerinden bir yerlere ulaşmaya çalıştılar. Benim yaşım geçti, bu yaştan sonra benden gizli tanık olmaz" dedi.