Geçenlerde sıcak havalarda bir estireçin karşısına kurulmuş, yoğun diski yürürçalara takmış, boş boş televizyonda geçgeç yaparken bir taraftan da elmeklerimi denetliyordum.
Elmeklerden biri Türk Dil Kurumu’nun yeni Türkçe sözcükleri üzerineydi.
Hemen bir tıpkıçekimini aldım ve genel ağda belgelikleri karıştırdım.
Bugün TDK’nın faks modem için belgegeçer çevirgesi önerilmesine gülenlere anımsatmak isterim.
1969 yılında Prof. Dr. Aydın Köksal “computer’e almaşık olarak bilgisayarı önerdiğinde de çok uçrak bulunmuştu.
Ama onun sayesinde bugün Azerbaycan bu alete computer demeye devam ederken biz bilgisayar diyoruz.
Bilişim terimlerinin bilişimin kendisi de dâhil 2500’üne karşılık bulan Köksal olmasa ne bu yazının yazıldığı yazılım yetişeki olurdu ne kaydedileceği bellek, ne basılacağı yazıcı ne de görüntülük üzerinden bu yazıyı okumanıza olanak veren genel ağınızı borçlu olduğunuz bilgi işlem.
Bu sonuç, 12 Eylül’den sonra yasaklanan Öz Türkçe sözcükler arasında Evren de olunca Kenan Evren’e dönüp “Peki şimdi ne yapacağız” diye sormuş Köksal’ın yengisi değil midir?
Melih Cevdet ihtiyaç yerine gereksinim demeseydi, böyle bir sözcüğe gereksinmemiz olduğunun ayırdına varmamız olanaklı mıydı?
Ecevit olmasaydı bu olanağı nereden bulacaktık peki?
Nurullah Ataç kullanmasa ‘özgür’ olabilecek miydik? Ataç düşünmese ‘ilginç’ bir şey gördüğümüzde ne diyecektik?
Ulu ozan Shakespeare üretmese İngilizcede ne çok sözcük olmayacaktı. Ya ulu siyasacı Churchill bu yeni sözcüklerden söylevlerinde kullanmasa?
O halde aksakallı dil uzmanlarının işlik çalışmalarında ürettikleri bu yeni sözcüklere neden bir olanak tanımayalım ki.
Hem yeni sözcükler ortaya çıkar çıkmaz gülmece konusu yapmak töre bilime hiç uygun değil. Sözcüklerin tutup tutmayacağına önceden tutu koymak da doğru değil. Bunlar toplum tarafından bir süzekten geçirilecektir zaten.
“Altın saatlerde büyük şaşırtı: Aksakal ana haber sunu Uğur Dündar’ın yıldırı haberi ürküye neden oldu” dendiğinde gülmeye başlayanlar “Prime-time’da şok: Duayen anchorman Uğur Dündar’ın terör haberi panik yarattı” dediğimde niye “A neymiş acaba o haber” diyorsunuz?
“Soros tarafından akçelendikleri söylentilerine bir son vermek isteyen Genç Siviller, bir üretimevi açılışı için ülkemize gelen George Soros’a belirtkeleri ya da uğurcakları olan Converse ayakkabı fırlattı” cümlesini anlamanız için ille de Genç Siviller’in bunu bir ası yapıp bir yerden asması mı gerekir?
“Uçrak fikirleriyle tam bir görüngü olan Ertuğrul Özkök’ün köprülenmesi siyasa olarak içinde döndüğümüz burgaçın bir belirtkesidir” dediğimde Ertuğrul Özkök hakkında iyi bir şey söylediğimi mi zannediyorsunuz?
PKK’ya terörist örgüt demeden Başbakan tarafından buluşma söz verisi verilmeyen BDP “PKK yıldırıcı bir örgüttür” dediğinde bu tutu kalmaz mı?
Futbol, basketbol ve voleyboldaki uluslararası başarısızlıklar karşısında “Eğer yurtdışından yengiyle dönmezseniz adınızı Ayak Topu Milli Takımı, Sepet Topu Milli Takımı ve Uçan Top Milli Takımı yapıp, hepinizi de Tüylü Top Federasyonu’na bağlayacağız” diye gözdağı vermek iyi olmaz mıydı?
First Lady’nin başının kapalı olmasına tepki gösterenler Başbayan’ın başörtüsüne bir şey diyebilir mi?
Ben bu konuda ülkücüyüm. TDK’nın seslikçiliğini yapmayı sürdüreceğim.
Değişime direnenler tonlarca para verdikleri Business Class’ın adının “İşlik Orun” olarak değiştirilmesinden ürkenlerdir.
Şimdi derin bir soluk alıp bu yazıyı yeniden okuyun.
Alışmaya başladınız değil mi?
TARAF