YILBAŞICILAR! NEYİ KUTLAYACAKSINIZ,
ÖLÜMÜNÜZÜN BİR YIL DAHA YAKLAŞMIŞ OLMASINI MI?
Miladi güneş takvimine göre bir yıl daha sona eriyor 31 Aralık 2012 Pazartesi gecesi saat 12’de. Daha bu gün gelmeden günler öncesinde, pek çok insanımızı mı bir heyecan, bir telaş kaplıyor maalesef. Sanki çok önemli bir günü, bir bayramı idrak ediyor, kutluyor gibi bu insanlar. Bu kutlamalara, çeşitli kesimlerden insanlar, farklı derecelerde, muhtelif etkinliklerle katılıyorlar.
Yılbaşı yada noel kutlamalarının islamla hiçbir ilişkisinin olmadığı gibi, gerek dini yada gerekse laik bir anlayışla yılbaşı yada noel kutlamanın islamla uyuşmasının mümkün olmadığı da çok açık ve net. Hele laik yılbaşı anlayışında yapılan kutlamalar, içerik olarakta islamın haram kıldığı ne kadar haram - azgınlık varsa (israf, kumar, içki, çeşitli derecelerde cinsel günahlar - fuhuş vs.) içermesi nedeniyle, memleketimizde islam düşmanı bir kesim tarafından adeta Müslümanların gözünü patlatma vesilesi olarak kutlanıyor.
İyice batılılaşmış elit azınlık bir kesim, kendi öz bayramlarını kutlar gibi canı gönülden iştirak ediyorlar bu kutlamalara. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramlarında tatile çıkan, yılbaşında ise evlerinde kalıp çam hazırlayan, hindi pişirip yılbaşı çamının etrafında kutlama yapan kesim oluyor.
Kurban bayramında kurban kesilmesini vahşet olarak vasıflandıran bu kesimin, yılbaşı hindisine itirazları olmadığı gibi, olmazsa olmaz olarak görüyorlar hindi pişirmeyi. Ne de olsa kendileri kesmiyorlar hindiyi, kesilmiş ve temizlenmiş olarak marketten alıyorlar. Bu nedenle, Müslümanların kurbanlarını kendi elleriyle kesmeleri vahşet olurken, hindilerin otomatik kesim makinalarında kesilmeleri medeniyetin şefkati oluyor. Tabi yanında günün önlem ve anlamına uygun şampanya patlatmakta, yılbaşı ritüelinin ayrılmaz bir parçası oluyor. Gece yarısından sonra çocuklara alınan hediyelerin verilmesi merasimini de unutmamak lazım bu arada.
Bu kesimin günlük hayatlarında batılılardan bir farkları olmadığı gibi, yılbaşı kutlamalarında da farkları olmuyor. Onları batılılardan ayıran tek şey, Türkiye’de yaşıyor olmaları sadece. Bu kesimin gençleri yılbaşı gecesi saat 12’ye yaklaşırken, bulundukları şehrin merkezine doğru yollanıyor ve toplanıyorlar. Saatler 12’yi gösterdiğinde büyük bir coşkuyla yeni yılı kutlayacaklar. Ellerde içki şişeleri, kız oğlan karışık ve sarmaş dolaş; onların halini seyrettiğinizde, kendinizi ABD’nin yada Avrupa’nın büyük şehirlerinden birisinin merkezinde zannedebilirsiniz.
Tabi halkımızın tamamı böyle değil. Yılbaşını dini saiklerle hiç kaale almayanlar, hatta yılbaşının geldiğinin bile farkında olmayanlarda var bu memlekette çok şükür. Lakin, yılbaşını kendi öz bayramı olarak kutlayan elit azınlık kadar, belki daha fazla azınlık durumunda bu kesim.
Halkımızın çoğunluğu ise, kıyısından köşesinden de olsa bir şekilde ve derecede yer alıyor yılbaşı kutlamalarında. Kimisi televizyon ve özellikle yılbaşı dansözü seyrederek, kimisi evinde içkisiz yılbaşı yemekleri hazırlayarak, kimisi yılbaşı bileti alarak, kimisi yılbaşı kutlama mesajları atarak. Az yada çok, bir şekilde yılbaşı kültürü etkisi altına alıyor bütün memleketi; en ilgisiz ve tepkililer bile, bir şekilde yılbaşından ve kutlamalardan haberdar oluyor.
Oysa halkımızın bu büyük ve sessiz çoğunluğu, yılbaşının gerek dini anlamda ve gerekse kutlamaların içeriği anlamında islamla kesinlikle bağdaşmadığını, yaptıkları şeylerin günah olduğunu da biliyor. Bilmese bile, pek çok konuda dut yemiş bülbüle dönen diyanet teşkilatı, her nasılsa Cuma hutbeleri ve başka vesilelerle yılbaşının islam dışı bir gün olduğunu ve kutlamaların islama aykırı olduğunu her sene insanlara bir kez daha hatırlatıyor. Buna rağmen sessiz büyük çoğunluğun kıyısından köşesinden de olsa yılbaşı kutlamalarına katılmasını neyle izah edebiliriz?
Yılbaşının köklü bir Hıristiyan geleneği – bayramı olduğu (içeriği ne kadar hıristiyanı tartışılsa da) tartışmasız bir gerçek. Bu gelenek, tartışmasız ve katışıksız olarak hıristiyani gelenek üzere yükselmiş olan batı medeniyetinin en önemli gün ve sembollerinden biri haline gelmiş durumda. Yani yılbaşını kutlayanlar, sadece Hıristiyanlara özenmiş olmuyorlar, daha da önemlisi, batı medeniyetinin büyüklüğünü ve hegemonyasını, kendilerinin batı medeniyetinin özentili birer taklitçisi, takipçisi, aptal aşığı durumunda olduklarını ortaya koymuş oluyorlar aynı zamanda.
Peki neyi kutluyorlar yılbaşı kutlaması yapanlar. İsa (as)’ın doğumunu mu? Öyle ise bu kutlamaların bununla hiç alakası yok. İsa (as) gerçek bir peygamber olarak, yılbaşına hakim olan içki, sarhoşluk, kumar, fuhuş gibi içeriklerin neresinde olabilir? Ne alakası olabilir yılbaşı kutlamalarıyla Allah’ın peygamberlerinden biri olarak bu tür azgınlık ve sapkınlıklarla mücadele etmekle hayatını geçirmiş olan İsa (as)’ın?
Bir yılın bitmesini mi kutluyorlar yılbaşıcılar? Bir yılın bitmesi demek, insanın ömründen bir yılın daha geçmiş – eksilmiş olması anlamına geliyor. İnsanlar ölüme bu kadar isteklimiki bir yılın daha geçmiş olmasına seviniyorlar? 10.Yunus Suresi 7’den 10’a kadar olan ayetlerde açıklandığı gibi, ahiret hayatını dört gözle bekleyen ve ahiret için gerekli hazırlıklarını yaptığını düşünen gerçek bir Müslüman sevinebilir ömründen bir yılın daha geçtiğine. Ama bu yılbaşıcıların böyle bir durumları olmadığı açık. Zaten pek ahiret dertleri olmadığı da ortada. Ama onlar da bir gün ölecek, mezara girecekler. Ahiret beklentileri olmasa bile, yegane hayat olarak gördükleri dünya hayatlarından bir yılın daha geçmiş olmasına, yegane sermayeleri olan hayatlarının biraz daha tükenmesine nasıl sevinebiliyorlar?
Bunların eyvah en kıymetli şeyimizden, hayatımızdan bir yıl daha kaybolup gitti, dünyanın zevk ve neşelerinden bir yıl daha harcadık, bu zevk ve neşelerden ebediyen mahrum olacağımız mezarlığa bir yıl daha yaklaştık diye üzülmeleri gerekirken, bu sevindirik olmalarda neyin nesi ki?
Yoksa yeni bir yıl geldi diye mi seviniyorlar? Yeni bir gelse ne olacak ki, gelen gideni arattıktan sonra? Şimdiye kadar hangi yeni yıldan hayır gördüler ki, bu yeni yıldan görsünler? Geçen bunca yıl onları tatmin etti, huzur ve mutluluk getirdi ki, gelecek olan yıl getirsin?
81.Tekvir Suresi 26. ayette bu tiplere yapılan ihtarı bu vesileyle bir kez daha hatırlatalım. Bunca açık gerçeğe rağmen, nereye bu sapkın gidiş, nereye gidiyorsunuz - fe eyne tezhabun. Bir yere gittikleri malum. Lakin, bu yer hiç gitmek istemedikleri, hatta mümkünse akıllarına bile getirmek istedikleri bir yer, yani mezarlık. Nitekim bu kesimden ünlü bir akademisyen bayan, İstanbul’daki tanınmış bir mezarlığın kapısı üzerine yazılmış bulunan her nefis ölümü tadacaktır mealindeki ayetle muhatap olmaktan rahatsızlığını medya üzerinden açıkça deklare etmişti.
Elbette Müslümanların, velev ki haramlara bulaşmış olmasa bile, yılbaşı ve kutlamaları ile uzaktan ve yakından bir alakası olamaz. Sadece resmi bir anlam ifade eder yılbaşı Müslümanlar açısından. Buna rağmen halkımızdan yılbaşında ille de bir şeyler yapmak isteyenler varsa, bence mezarlıklara gitsinler. Özellikle de, akraba ve tanıdıklarından ölenlerin mezarlarına. Bir yıl daha yaklaşmış oldukları, belki sonraki yılbaşından önce buraya devamlı kalmak üzere gelebilecekleri; ama ila nihaye bir gün mutlaka gelecekleri dünya hayatındaki son durağı hatırlamak için gitsinler bu mezarlıklara.