Yeter PKK, siyasi kanadı ve yancıları, yeter!
Ufuk Ulutaş / Akşam
Başkentin göbeğinde tüm Türkiye’ye karşı yapılmış melun saldırıya Türkiye’nin tüm vicdanlı ve ahlaklı insanları aynı tepkiyi vermişken; siyaset ve terör arasındaki çizgiyi tamamıyla ortadan kaldıran, ülkenin acılarından siyasi rant çıkarmayı ve bu acıları oya, halisünatif bir özerkliğe ve sapkın ve takıntılı bir devlet/iktidar düşmanlığına dönüştürmeyi adet edinen PKK’nın siyasi kanadı yine tezvirata başladı. Bu satırlar canımızı yakan melun saldırıdan sonra sadece saldırıyı lanetlemeye odaklanabilirdi. Fakat terörü besleyen bu rantçılık ve kendisini gizleyemeyen suçluluk psikolojisini deşifre etmek, terörle mücadele açısından hayati öneme haiz.
Normal ülkelerde bu tarz bir terör saldırısından sonra birlik mesajları gelir. Bizde de vicdanlı ve ahlaklı siyasi çevreler ve vatandaşlar bu yöndeki mesajlarını dillendirdiler. Fakat Rojava, Kobani, Tel Ebyad, Suruç derken acıdan ve yalandan oy ve özerklik devşirmeyi adet haline getiren PKK ve siyasi kanadı, yine rantçılığa ve senelerdir ekmek yedikleri terör üzerinden tüm mücadelesi siyaset arenasında geçmiş olan aktörleri suçlama psikolojisine soyundu.
Bu konjonktürde bu ülkenin herhangi bir yerinde bir bomba patlarsa bunun ilk şüphelisi PKK’dır. PKK’nın siyasi kanadı da varlıklarını PKK’nın varlığına armağan etmeleri sebebiyle şüpheli koltuğundadır. İnsan gerçekten hayret ediyor! Hangi ara terörle simbiyotik ilişki yürüten bir parti, terör konusunda başka aktörleri suçlayabileceği vehmine kapıldı? Parti, PKK’lı teröristlerin cenaze işlerini yürüten bir kuruma dönüşmüşken, PKK’nın şehit ettiği sivil ve asker vatandaşlarımızın kanı üzerindeyken, ne ara devleti veya iktidarı terör üzerinden itham edebilecek bir ahlaki üstünlüğe ulaştığını zannetti?
Halkın ekserisi PKK’nın ve bu zihniyettekilerin daha büyük bir fayda için gerekirse kendi destekçilerini bile öldürmekten çekinmeyeceklerini düşünüyor. Zaten intihar saldırısı da bu değil midir? Bu sapkın adanmışlığa sahip ve bu tarz bir saldırıyı yapabilecek kaç tane örgüt var? PKK, DHKP-C, DAİŞ, MLKP veya Esed’in şebbihaları... Kısaltmalar sizi yanıltmasın, benzer sapkınlık, benzer toptancı dünya görüşü ve benzer terör dürtüsü hepsinde var. Yine halkın ekserisi, PKK zihniyetinin gerektiğinde kâğıt üzerinde en fazla düşman göründüğü aktörlerle de iş yapabileceğini düşünüyor. Bölgede İran, Esed rejimi ve DAİŞ, küresel ölçekte ABD ve Türkiye içinde birtakım ulusalcılar, cemaatçiler ve takıntılı muhalifler. An itibarıyla bu işbirliklerinin birçoğu zaten devam ediyor. Bu sebepten bu saldırı sonrasında mağdurları itham etmeden önce kendilerinin halk nezdinde nasıl bir şüpheli sandalyesinde oturduklarının farkında olmalılar.
Diyelim ki PKK yapmadı, Figen Yüksekdağ’ın MLKP’si, PKK’nın son zamanlardaki kader ortağı DHKP-C veya PKK’nın bölgesel hamisi Esed’in şebbihaları yapsa ne fark eder ki? PKK ve destekçileri yine bu melun saldırıdan yakalarını sıyıramaz.
Ya DAİŞ yaptıysa? Mümkündür. Fakat bu daha da önemli bir soru sormamızı gerektirir ki aynı soruyu Kobani, Tel Ebyad ve Suruç için de sorabiliriz. DAİŞ’in PKK ve yandaşlarına her saldırmasının PKK’yı bazılarının gözünde meşrulaştırdığı ve PKK’nın siyasi kanadına oy kazandırdığı herkesin malumuyken DAİŞ neden bu saldırılarla PKK’yı ve siyasi kanadını güçlendirmek istiyor? PKK’nın ve DAİŞ’in ortak düşmanının Türkiye olması kâğıt üzerinde düşman görünen bu iki örgüt arasında herhangi bir işbirliğine sebep olmuş mudur? Bu iki örgütün arkasındaki kuklacılar acaba aynı aktörler midir?