Yeşil Kitap da devrildi

MUSTAFA ÖZCAN

Kaddafi henüz devrilmedi ama göstericiler Yeşil Kitap maketini yıktılar bile. Arapların deyimiyle bu olsa olsa ‘evvelü’l gays’ yani rahmet, medet ve bereketin öncüsü olmalıdır. Sahte devrimlere karşı gerçek devrimlerin vakti gelmiş olmalı ki, hızına yetişilmiyor. Özellikle Libya’nın doğu bölgelerinde Kaddafi’nin 41 yıllık iktidarına karşı büyük bir öfke nöbeti ve halk hareketi var. Bingazi cayır cayır yanıyor. Hareketin başını muhalif duruşuyla ve muhalif bir şehir olarak anılan Bingazi çekiyor. Hareketin merkez üssü Bingazi olmakla birlikte mücavir alanda yer alan Derne, Beyza Tubruk gibi şehirler de peş peşe devrim ateşine katılıyor. El Cezire Kanalına telefon vasıtasıyla bağlanan göstericiler Bingazi’de trafik polisi ve güvenlik güçlerinin kalmadığını ve şehri terk ettiklerini haber veriyorlar. Buna mukabil, Kaddafi’nin oğullarından Saidi Kaddafi’nin vaziyeti kotarmaya çalıştığı ve şehirde üslenen baltacıları ve Afrika ülkelerinden getirilen paralı eşkıyaları göstericilerin üzerine saldığı ve sevk ettiği ifade ediliyor. Kimi facebook mesajlarında, Saidi Kaddafi’nin Afrikalı paralı askerlere veya eşkıyaya öldürdükleri her Libyalının başına 12 bin Libya dinarı vaat ettiği yayılıyor. Bingazi’ye mukabil, nispeten Kaddafi yönetimine ve ailesine yakın duran başkent Trablusgarp’ta ise durumun gergin olduğu ve Nefati Camii gibi büyük camilerin kuşatma altında tutulduğu beyan ediliyor. Camiler devrimin yakıt mahalli, cuma günleri ise hareket saati. Sıradaki Arap rejimleri neredeyse cuma gününü takvimden ve cuma namazını da ibadetten sakıt edecekler. Bunlardan biri olan Libya rejimi de cuma günü bütün camileri tarassut altına almış ve rejime sadakatinden şüphe ettikleri hatipleri minberden uzaklaştırmış. Buna mukabil, minberlerden rejimin propagandasını yapmış ve yaptırmışlar. Kaddafi, ‘Libya halkı kendi kendini yönetiyor ve kendisine devrim yapmaz ve ben de zaten devrimcilerin önde gideniyim’ dese de kimseye dinletemiyor. Kimi rivayetlere göre, ihtiyaten Trablusgarp’ı bırakarak daha güvenli olan iç bölgelere çekilmiş.

¥

Olaylar, sıradakinin Kaddafi olduğunu ortaya koyuyor. Kaddafi devrim kıvılcımının Libya’ya atlamaması için çok çaba sarf etmiş ve Bin Ali’ye sahip çıkmış ve Tunus halkını da sabırsızlıkla suçlamıştı. Tunus’dan sonra devrim dalgası Mısır’ı sarınca Kaddafi’nin etekleri tutuşmuştu. Zira, Libya’nın ‘iki devrim arasında bidevrim’ olarak kalması pek de eşyanın tabiatına uygunluk arz etmiyor. Domino taşları Bin Ali ve Mübarek’i devirmişken Kaddafi’ye de uğraması pek muhtemeldir. Kaddafi ülkeyi doğrudan demokrasi ile yönettiğini savunsa da halkın ilk olarak saldırdığı mekanlar Halk Komiteleri ve rejimin hassas noktaları oldu. Kaddafi devrime katılacak gençlerin sorumluluğunu da kabilelere yükledi ve bilahare olaylar yatıştığında kalkışmaya katılanlarla ilgili mensup oldukları kabilelerden hesap soracağını ima etti. Görgü tanıkları yine telefonlar aracılığıyla bağlandıkları dış dünyaya korkunç bilgiler aktarıyorlar. Bu aktarılan bilgilere göre, paralı askerler Beyza şehri gibi şehirlerde katliamlar irtikap ediyorlar. Besbelli ki, Kaddafi kendi halkının bağlılığına ve sadakatine güvenmediği için halkını sindirmek üzere Afrika kökenli paralı askerleri istihdam ediyor. Kaddafi ‘ben de devrimciyim’ diye ön almaya ve devrimcilerin önünü almaya ve yönünü değiştirmeye çalışsa da bunda pek başarılı olamamıştır. Rejime bağlı Dr. Musa İbrahim gibi isimler Kaddafi üslubuyla yani pederşahi bir üslupla konuşarak ‘devrim lazımsa onu da biz getiririz ve devletin işleyişindeki aksaklıklarla alakalı zaten durmadan gerekli özeleştiriyi yapıyoruz’ diyorlar.

¥

Burada CHP zihniyeti görülüyor. Sözgelimi, dönemin Ankara Valisi olan Nevzat Tandoğan da solcu gençlere çıkışarak ‘bu memlekete devrim lazımsa onu da biz getiririz’ demiştir. Yani pederşahi rejimler heyula gibi her devrin rejimleridir. Her şey üstten inmecilik esasına göre belirlenir. Halk, devrimi ve devrimciliği Kaddafi’den iyi mi bilecek yoksa iyi mi yapacak? Tereciye tere satılmayacağı gibi devrimciye de devrim satılamaz!

Göstericilerin üzerine gerçek mermi kullanılması nedeniyle kimi şehirlerde şu ana kadar onlarca kişinin öldüğü haberleri alınıyor. Halkına kan kusturan böyle bir rejim altında yaşayan kimi Libyalılar da facebook mesajlarında Kaddafi’nin teyzesinin Yahudi olduğuna dair dokümanlar yayınlıyorlar. Kimi Libya uzmanları da Kaddafi’nin bizzat oğlu Seyfülislam tarafından yapılacak bir saray darbesiyle devrilebileceği ihtimaline işaret ediyor. Olur mu, olur. Bundan önce de en az iki Arap ülkesinde böyle vakalar yaşandı. Bulardan birisi Umman Sultanlığında gerçekleşti ve Sultan Kabus babasını devirerek iktidarını ele geçirdi. İkincisinde de, Katar Emiri aynısını babasına yaptı ve yerine geçti.

Ayrıca Seyfülislam Kaddafi Batı tarafından da destekleniyor. Batılıların gözdesi. Zira, liberal eğilimleriyle tanınıyor ve ülkesini Batı’ya açabileceği tasavvur ediliyor. Son düzlemde Kaddafi, yetmişli veya altmışlı yıllar öncesi Yemen İmamı Yahya ve Sultan Kabus’un babası gibi dünyaya kapalı hale geldi ve ülkesini de dünyaya kapattı. Ülkesinin petrol gelirlerini bölgesel ve uluslararası maceraları uğruna çarçur etse de Batılı şirketler Libya’nın acil yatırım bekleyen altyapı projeleriyle alakalı çok iştahlı ve pek hevesliler. Seyfülislam da tam aradıkları cinsten bir adam. Seyfülislam babasıyla batılılar arasında arabuluculuk yaptı buna ilaveten basın özgürlüğü de olmak üzere bazı reformlar icra ettiyse de babasının eski takımı ve eski tüfekler önüne kesti o da geri plana çekildi. Şimdi yeni bir hamlenin tam zamanı. Evet, Libya her yönüyle bir yol çatında. Çanlar Kaddafi için çalıyor. Değişim hiç bu kadar yakın olmamıştı.

YENİ AKİT