“Yerel ve Küresel Vesayeti Aşmak”

Hamza Türkmen’in katılımıyla Kayseri’de “Yerel ve Küresel Vesayeti Aşmak” ve “Ulustan Ümmete” başlıklı iki konferans gerçekleştirildi.

Kayseri Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin konferans salonunda “Ulustan Ümmete”, Kayseri Hunat Medresesi’nin konferans salonunda ise “Yerel ve Küresel Vesayeti Aşmak” konulu seminerler Hamza Türkmen’in katılımıyla gerçekleştirildi.

Hunat Medresesi’nin konferans salonunda gerçekleştirilen seminerde yazar; tüm ümmet coğrafyasında 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yetim ve rehbersiz kalan müslüman topraklarının gizli ve açık antlaşmalarla parçalara bölünmesi ve ardından Batı tarafından kurulan despot rejimlerle müslüman halkın sindirilmesi, değerlerine yabancılaştırılması, ulus (nation) devlet formuyla Frenkleşmeye zorlanması ve tüm bu baskıcı, otoriter, ırkçı ve kafatasçı anlayışın beraberinde getirdiği şeyin, vesayetin üzerimizdeki tezahürü olduğuna değindi.

Türkmen, konuşmasının devamında Osmanlı’nın son döneminden bahsedip, ümmet coğrafyasının 1. Dünya Savaşı’nda işgal edildiğini, özellikle Sykes-Picot Antlaşması’yla toprakların cetvellerle bölünerek ve asla bu bölge ve tarihinde rastlanmayan yeni isimlerle adlandırıldıklarını vurgulayıp örneklerle dönemi ele aldı.

Mağlubiyetleri, çöküşleri ve çürümüşlüğü sünnetullah çerçevesinde okuyamayan paşa çocukları, özellikle Batı’da eğitilen subaylar ve çocukları bundan çıkış yolları aramış ve bu yolla Paris’e, Londra’ya gönderilerek eğitilen bu subaylara Genç Türkler derken Batı ise bunlara Jön Türkler, Jön Araplar, Jön Farslar dediklerini, Kürdoloji, Türkoloji, Farsoloji, Araboloji enstitüleri kurarak ve hatta ulus temelli ilk gramerleri de bizzat Batılıların çıkararak Türk, Kürt, Arap söylemlerini bunların oluşturduğunu söyleyerek dönemle ilgili birçok örnekler verdi.

Yazar, akabinde 27 Mayıs’taki darbenin sol görünümlü bir Kemalist darbe, 12 Eylül’dekinin sağ görünümlü bir Kemalist darbe, 28 Şubat’takinin İslamofobik bir Kemalist darbe olduğunu ifade etti. 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ise Batini Kemalist bir darbe olduğunu ifade eden Türkmen, Türkiye’deki tüm darbelerin Kemalist bir darbe seyri içerdiğini ve ortak noktalarda buluştuğunu birçok örnekler vererek ve darbeleri tek tek analiz ederek sundu.

Daha sonra sözü ümmet coğrafyası ve yakın zamanda gerçekleştirilmeye çalışılan 15 Temmuz darbesine getirdi. 15 Temmuz darbe girişiminde Fethullahçıların “koçbaşı” olarak kullanıldığını vurgulayan Türkmen, “Darbeyi asıl koordine eden CIA’dir.” dedi.

Soru cevap kısmıyla program sona erdi.

“Ulustan Ümmete” Programı

Kayseri Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin konferans salonunda gerçekleştirilen “Ulustan Ümmete” konulu konferansında ise yazar Hamza Türkmen, konuya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tek millet” vurgusunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi kabul edilen Mustafa Kemal’in “Ümmetten bir millet yarattık.” mottosuyla karşılaştırarak girdi. Söz konusu olan iki kişinin kullandığı “millet” kavramının aynı anlama gelmediğini açıkladı. Millet ve nation/ulus kavramları üzerinde durdu ve Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde bu konuda yapılan tartışmaların basına yansıyan bilgilerini aktardı.

Türkmen, ümmet yapısı üzerinde şeriat ve saltanat eğilimleriyle örgütlenen Osmanlı Devlet yapısı iç zaafları ve sömürgeci kuşatma sonucu dağılırken, yeni bir Türk ulusunun inşası meselesinin bir tarz-ı siyaset olarak gündeme geldiğini ve bu uluslaşma sürecini de en fazla Avrupalı devletlerin teşvik ettiğini söyledi.

Küçük Asya denilen bugün üzerinde yaşadığımız coğrafya üzerinde Anasır-ı İslam denilen 30’u aşkın müslüman kavmin yaşadığını belirten Türkmen, Lozan Antlaşması ile önü açılan kurucu-Batıcı iradenin Türkçe üzerinden sadece Oğuz-Türkmen kavmine dayanan bir Türk ulusu, galat-ı meşhur ifadeyle Türk milleti inşa etmeye başladığını anlattı. Türk milletinin Türklüğü meselesinin ise Müslümanların ve Osmanlıların eski tarih kitaplarından değil, sömürgeci devletlerin Avrupa’da kurdurdukları Türkoloji enstitülerinin çalışmalarından iktibas edildiğini belirtti.

Şarkiyatçı oryantalistlerin bu enstitülerinde Türklüğün sıfat olmaktan çıkartılıp üretilmiş bir isim haline getirildiğini ifade eden Türkmen, gündemleştirilen ilk Türkçülüğün ise beş bin yıllık Orta Asya kökenli ve bozkurt sembollü sarı ırka dayanan bir ulusçuluk hareketi oluşturduğunu anlattı.

Ancak 1928’lerden sonra Avrupalılarla bir bağ kurabilmek için Mustafa Kemal’in, Türk milleti ontolojisini oluşturdukları “Türk Tarih Tezi” ile değiştirdiğini anlatan Türkmen, yeni Türk tanımının Hitit ve Sümerlere dayanan yedi bin yıllık ve totemi Eti Güneşi olan ontolojik bir varlığa dönüştürüldüğünü belirtti.

1925’te yayınlanan “Şark Islah Planı” ile ana dilleri yasaklanan diğer Müslüman kavimlerin mağduriyetleri yanında, dayatılan iki Türk kimliği de İslam’dan kopuk pagan kutsallarla abartılmaya başlanınca, Hüseyin Avni ve Yahya Kemal çizgisi de bu sefer Anadolu kökenli bin yıllık bir Türk milleti tanımı yapmaya başlamışlardı. Pagan Türkçülüğe karşı İslam ile ve Anadolu toprakları ile irtibatlı bu yeni Türkçü akımın teorisinin ise en kapsamlı şekilde Nurettin Topçu ve Hareket dergisi tarafından yapıldığını anlatan Hamza Türkmen, “Bin yıllık tarih” edebiyatının da pagan Türkçülüğü aşmak için bir kurgu olduğunu işledi.

Dayatan reel şartlar için de Oğuz kavmini de içine alan Türkiye toplumu ifadesinin daha gerçekçi ve kuşatıcı olacağını belirten Türkmen, Rabbimizin dil ve renklerimizin, kabile ve halklarımızın ayrı ayrı olduğunu belirten ayetlerin açılımını ve takva boyutunun önemini belirterek konuşmasını bitirdi.

Haber-Fotoğraf: Arif Gayretli

Etkinlik-Eylem Haberleri

Kahramanmaraş'ta Şehitler Gecesi düzenlendi
Muş’ta “Neyi, niçin, nasıl okumalı” semineri yapıldı
Siyonist işbirlikçisi Coca-Cola fabrikası Bursa'da protesto edildi
Gazze nöbeti Saraçhane’de: Direniş sürüyor, dayanışma da sürecek!
Open Refah grubu İstanbul'da Gazze eylemi yaptı