“Yenikapı'da HDP Yoktu Ama Kürtler Vardı”

Cengiz Kapmaz yazısında, HDP'nin Yenikapı'daki mitinge neden dâvet edilmediğine dâir eleştiriler hakkında değerlendirmelerde bulunuyor, aslında konuşulması gerekenin HDP'nin kendisini neden dâvet ettiremediği olduğunu söylüyor.

Yenikapı'da HDP Yoktu Ama Kürtler Vardı

Cengiz Kapmaz / Serbestiyet

“7 Ağustos Yenikapı demokrasi mitingi, yeni Türkiye’nin toplumsal sözleşmesi olabilirdi. Eğer mitinge HDP de katılmış olsaydı…”

Türk entellektüellerin azımsanmayacak bir grubu, dün gerçekleşen Yenikapı Demokrasi Mitingini bu yargı ile değerlendirdi. Ama ben bu yargıya itiraz etmek istiyorum.

HDP Yenikapı mitingine davet edilmediği için değil, kendisini davet ettiremediği için katılamadı.

Bu tür durumlarda, tesbite dayalı analiz yerine kıyaslamalı yargıya dayalı analizin daha doğru bir çıkarsama olacağını düşünüyorum. O yüzden yargı cümlesini yukarıdaki şekilde kurarsak, daha doğru bir yol izlemiş oluruz. Zira böyle bir yargı, taraflara daha eşit bir sorumluluk dağıtır.

Mesajı Olmayan Anlam

Söyler misiniz, HDP mitinge davet edilseydi ne değişirdi? HDP’ye miting kürsüsünde bir sandalye ayrılsaydı, mesajı olmayan dayanışma dışında ne gerçekleşirdi?

Çözüm süreci ile birlikte PKK’ye yapılan “siyaset karşılığı silâh bırak” çağrısı, evet, Kürt sorunundaki dünya kadar adaletsizliği ortadan kaldırmıyordu ama adaletsizliğin altını oyacak girişimlere açık kapı bırakıyordu. Uzlaşma önerisi, bir tür adaletsizliğe rağmen barış çağrısıydı. HDP çıktı, zaten naif bir psikoloji ile hareket eden PKK yönetimi ve tabanında “bir zulüm ve aşağılama rejimini inşa eden taraf” ile anlaşma imzalandığı duygusunu yarattı. Çözüm sürecini dinamitleyen ahlakî-felsefî rızanın üretimini yaptı. O HDP’nin, Yenikapı’da milyonlarca insanın karşısına çıkıp “barış hediye edemediğimiz için sizlerden özür diliyoruz” diyerek özeleştiri vereceğini mi zannediyorsunuz?

Darbe gecesi meydanlara çıkmamış, tabanına evden çıkılmamasını emretmiş, böylece darbenin durdurulmasında hiç ama hiçbir katkısı bulunmamış bir siyasi parti, söyler misiniz, darbe gecesi kendisini panzerlere, tanklara, toplara, mitralyözlere siper ve hedef yapmış direnişçilerin karşısına hangi yüzle çıkacaktı?

15 Temmuz gecesi ağır bir ihanet ve travma yaşamış bir halka her gün cenaze gönderen PKK’ye “dur be kardeşim” bile diyememiş, darbe sonrası oluşan sivil ruhu barışa evirebilecek bir barış projesi dahi inşa edememiş, darbeden sonra dahi “darbe mekaniği sürer” diyerek tehditle terbiye söylemlerine devam etmiş bir siyasi parti, söyler misiniz Yenikapı’da milyonların karşısına hangi sözle, gerçekten taahhüt edebileceği hangi projeyle çıkacaktı?

Daimi barış için feda edecek hiçbir şeyi olmayan bir siyasi hareketin, Yenikapı’da milyonlarca insanın şahitliği önünde “ölümle imzalanmış sözleşme, cehennemle yapılmış anlaşmadır” diyeceğini mi sanıyordunuz?

HDP’nin Eleştiriye İhtiyacı Var

Eğer HDP bugün Türkiye’de oluşan ana duygunun bir parçası olamamışsa, bunun nedeni ortak duygudan dışlanması değil, kendisini ortak duygunun bir parçası olarak hissetmemesidir.

Eğer HDP bugün ana akım medyada yeterince temsil edilmiyorsa, bunun da nedeni ana akım medyanın HDP’yi dışlaması değildir. HDP’nin ana akım medyanın dikkatini çekecek performansı sergilemiyor olmasıdır.

Evet, HDP Yenikapı’da oluşan Yeni Türkiye ruhundan dışlandı. Doğru. Ama bu ruhta kendisine bir yer olmadığı için değil, bu ruha eklemlenecek bir duygu ve düşünce aidiyeti oluşturacak Türkiyelileşmeyi yaratamadığı için, Yeni Türkiye’nin dışında kaldı.

İnanın, bugünlerde en çok “yapıcı negatif” HDP eleştirisine ihtiyacımız var. HDP’yi eleştiriden muaf tutmak, emin olun ki adaletsizliği silâha başvurmadan giderme kanalları olmadığı algısını beslemeye devam eder.

*   *   *

HDP’ye toz kondurtmayan entellektüeller, nedense Heidegger’in, metafizikle uğraşırken var olan ile varlık alanlarını birbirine karıştırma hatâsına düşen felsefecilere yönelttiği eleştiriyi anımsatıyor.

Heidegger şu tesbiti yapar: Metafizik hiçbir yerde varlığın hakikati (özü) sorusuna yanıt vermez. Çünkü bu soruyu asla sormaz. Sormaz, çünkü varlığı ancak “var olanı var olan” olarak tasarımladığı sürece düşünmektedir.

Heidegger, metafizik der, bu yaklaşımla varlık ile insanın ne’liği arasındaki ilişkiyi görebilme yolunu insana kapatmıştır. Türk aydını da benzer şekilde “var olanı var olan” olarak tasarlayıp, HDP gerçekliğini o gerçekliği görmek isteyenlere kapattı.

Ayrıca... HDP’yi Kürtler olarak kodlayıp diğer Kürtleri dışarıda tutan, “Yenikapı’da Kürtler yoktu” diyen özcü entellektüellere şunu hatırlatmak isterim ki dün Yenikapı meydanında şunu gözlemledim: Miting alanında HDP yoktu ama Kürtler vardı.

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye