Yeniden G-8 Zirvesi

Ahmet Varol

Çin zulmünden ve katliamından kaynaklanan sıkıntı ve gerginlik sürüyor. Bu zulmü elbette unutmayacağız. Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin Çin zulmünün merhametine sığınarak huzur ve güvene kavuşmalarının mümkün olamayacağını iki gün önceki yazımızda dile getirmiştik.

Fakat o zulme daha etkin bir şekilde göğüs gerilebilmesi için dünyada tüm Müslümanlar arasında dayanışma ve ittifakın genişletilmesi gerekiyor.

Doğu Türkistan’ı haksız bir şekilde tahakküm altında tutan ve hâkimiyetini bölge ahalisini düşman sayan politikasıyla katı askerî şiddetle sürdüren Çin’in sergilediği vahşet karşısında söze gelir bir tepki göstermekten uzak duran çağın sömürgeci güçleri G-8 Zirvesi adlı toplantılarında yeniden bir araya geldiler. Toplantı İtalya başbakanı Silvio Berlusconi’nin ev sahipliğinde bu ülkenin L’Aquila şehrinde gerçekleştirildi. Biz de bugünkü ve müteakip yazımızda bu zirvenin genel bir değerlendirmesini yapmak istiyoruz. Bugünkü yazımızda G-8’in yapısı, çizgisi ve son zirvesinde ele alacağını bildirdiği konular; müteakip yazımızda da son zirvede sergilenen tutum ve izleneceği bildirilen politika hakkında bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

G-8 dünyanın zenginler kulübü olarak biliniyor. Normalde bu kulübün çatısı altında bir araya gelen ülkeler sadece kendi sorunlarıyla değil, bütün dünya ülkelerinin sorunlarıyla ilgilendikleri, tüm global sorunlara çözüm aradıkları ve bunun için aralarında koordinasyon oluşturmaya çalıştıkları intibaı veriyorlar. Fakat gerçekte yapılması amaçlanan sömürgeciliğin çağdaş mahiyetinin korunması ve bunun önüne çıkacak engellerin aşılması için işbirliğinin sürdürülmesidir.

İşin gerçeğinde G-8 günümüzün uluslararası sömürü mafyasının oluşturduğu bir global çetedir. Çünkü bu çeteye dâhil olmayıp da onun üyelerinden, gerek sanayileşme, gerekse kişi başına düşen milli gelir yönünden çok daha zengin ülkeler var. Ama çeteyi oluşturanlar çağdaş sömürgeciliğin hâkim güçleri olarak kendilerini kabul ettirmişlerdir ve bu vasıflarını birbirlerinin ayaklarına basmadan sürdürmek amacıyla aralarında koordinasyon oluşturmaya çalışıyorlar.

G-8 görünen şekliyle ekonomik ve siyasi alandaki globalleşmenin en önemli cephesidir. Globalleşme de mevcut haliyle geçmişteki sömürgeciliğin bir devamıdır.

G-8 zirveleri de dünyadaki güç dengelerini gözden geçirme, gelişmelerin sömürgeci çetenin çıkar hesaplarına yansımasını değerlendirme ve ileriye dönük politikaların ana çerçevesini belirleme amacıyla düzenleniyor. Sömürgeci güçler bir yandan aralarında rekabet ederken ve çıkar mücadelelerini sürdürürken diğer yandan birbirlerinin ayaklarına basmamak için zaman zaman üst düzeyde toplanıyorlar. Son dönemlerdeki toplantılarına çetelerine dâhil etmedikleri birtakım ülkelerin liderlerini de çağırmayı ihmal etmiyorlar. Bunun bizim tahminimize göre iki amacı olabilir. Birincisi, sadece kendilerinin değil, tüm dünyanın meseleleriyle ilgilendikleri mesajı verme çabalarında inandırıcı olmak; ikincisi de diğer ülkelerin hizadan çıkmamalarını sağlamak için zirvelerde belirlenecek ortak politikalar çerçevesinde kendilerine talimat vermek.

Son G-8 zirvesinin gündemine alınan konuların başında global ekonomik krizin yer aldığı görülüyor. Bu krizin çağın hâkim güçlerini ciddi şekilde salladığı ve çözüm bulabilmek için imkânlarını bir araya getirdikleri görülüyor. Son toplantılarında sergiledikleri tutumla ilgili görüş ve değerlendirmelerimize inşallah daha sonra yer vereceğiz.

Gündeme aldıkları konulardan biri de iklim değişiklikleri. Normalde insanların sorumsuz ve sınır tanımayan müdahaleleri olmasaydı iklimler tabii mecrasında devam edecekti. Dolayısıyla sorun hâkim güçlerin uygulamalarında ve politikalarında olduğu için böyle bir toplantıda gündeme alınıyor. En önemli sebep de savaşlar ve silahlanma olduğundan gelecek nesilleri tehdit eden değişikliğin önüne geçilmesi için ne gibi sınırlandırmalar yapılabileceği üzerinde duruluyor.

Bundan öncekilerde olduğu gibi bu toplantılarında da gündemin ana başlıklarından birini “Ortadoğu sorunu” oluşturuyor. Ne var ki amaçları hakların sahiplerini bulması için bir şey yapmak değil, haksız işgalin oturtulmasını sağlamak ve hakları gasp edilenleri ideallerinin artık hayal olduğunu dolayısıyla çözümün vakıada aranması gerektiğini kabullenmeye zorlamak.

Her zaman olduğu gibi terör konusunu da gündem dışında bırakmış değiller. Çünkü terör onların uluslararası boyutta uyguladıkları global şiddet ve resmî terörün vazgeçilmez bir gerekçesi. Bunların dışında da muhtelif alt başlıklar ve güncel gelişmelerle bağlantılı birtakım konular mevcut.

VAKİT