Yeni Yıl ve Müslümanlar

ZEHRA TÜRKMEN

Salıyı Çarşambaya bağlayan gece yeni bir yıla daha girdik. Yeni yıla girildiği akşam dünyanın egemenleri, yani Küresel Kapitalizm veya Batı, geçmişi unutup geleceğe daha güzel bakmak, geleceğe daha iyi adımlar atmak için eğlendi, içki ve kumar komasına girdi, hediye satışlarında artış oldu ve böylece bir 31 Aralık gecesi daha yılbaşı adı altında sanal bir sevincin, süflü ve düşkün zevklerin yaşandığı bir gün olarak geride kaldı.

Peki, yılbaşı neyi ifade etmektedir? Öncelikle yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen Miladi Takvim yani Gregoryen takvimi Papa XIII. Grogery tarafından Jülyen takvimine 10 gün ilave edilerek 1582 tarihinde yapılmış bir takvimdir. Buna paralel olarak Hz. İsa’nın tanrısal bir kurtarıcı olduğuna inanan Hıristiyanların büyük çoğunluğu 25 Aralık gününü  Hz. İsa’nın doğum günü olarak kabul ederler. Bu geceyi miladi yılbaşı veya Noel kutlamalarının başlangıcı yapmışlardır. Ve 25 Aralık ile 1 Ocak tarihleri arasını eğlenerek ve tatil yaparak geçirirler.

Yılbaşı kutlamaları Noel Baba efsanesi ile de daha bir bütünlük oluşturur.  Keramet sahibi bir aziz olarak bilinen Noel Baba, oluşturulan efsaneye göre tasavvuf felsefesindeki gavslar ve kutuplar gibi Avrupa’daki birçok şehrin manevi koruyucusu, Norveç efsane algısında ren geyiklerinin sürdüğü arabayla ülkeler kateden ve yılbaşında da çocuklara evlerin bacalarından hediye ve oyuncaklar atan bir ermiştir.

Bu efsanevi Noel Baba tarihini irdelediğimizde daha farklı ve değerlerimize daha yakın söylemler önümüze çıkmaktadır. İlk dönem rivayetlerine bakıldığı zaman hanif ve muvahhid bir Noel Baba tasavvuru karşımıza çıkar. M.S. 300′e doğru, Lykia’nın Patara kentinde (Antalya/Derme) doğan Nikola veya Klaus adı veriler zengin bir buğday tüccarının oğlu olan bu kişi İncil hafızı olarak yetiştirilir. Pagan kültürü içinde Hıristiyanlığı kabul eden Doğa Roma İmparatoru, sahih bir Nasranilik anlayışı içinde Hz. İsa’yı “kul ve resul” kabul eden vezir Arius’a ve etkisi altındaki Kraliçe’ye karşı, pagan telakkileri içinde değerlendirdiği bir Hristiyanlık kurmak ve İncil’i bu telakkileri içinde oluşturmak için 325 yılında İznik Konsülü’nü oluşturur.

Rivayetlere göre dönemin İncil hafızı ve tebliğcisi olarak bilinen, dayanışma ve faziletleri konusunda vahyi ahlakı ile temayüz eden İncil Hafızı Aziz Nikola İznik Konsülü’ne davet edilmez. Ve bu konsülde kabul edilen dört farklı İncil kitabının da tahrifat oluşturduğunu söyler; bu Bizantist uygulamaya karşı çıktığı için hapsedilir ve işkencelere maruz kalır. Ama ona atfedilen kahramanlık ve olağanüstülük menkibeleri ezilen köylüler arasında zaman içinde efsaneleşir.

Gittikçe Avrupa’ya yaygınlaşan Noel Baba imajı ilk defa karikatür Thomas Nast'ın 1863 tarihinde Harper's Weekly dergisinde yayınlanan çizimiyle oluşturulur. Daha sonra kendisine atfedilen kerametlerle Avrupa köylüleri gözünde efsanevi bir hal alan Noel Baba imajı, piyasa ekonomisinin kullandığı bir figür haline getirilir. Şişman, beyaz sakallı, kırmızı beyaz bir kıyafet giydirilen popüler Noel Baba,  Haddon Sundblum’un çizimleriyle 1931 yılından itibaren Coca-Cola şirketi için hazırlanır. Noel Baba’ya giydirilen kırmızı pelerin Coca-Cola rengini sembolize etmektedir. Artık tahrifata uğrayarak sanal bir kutsallık atfedilen Noel Baba, yılbaşından yılbaşına kapitalist tüketim kültürünün kullandığı bir araç haline getirilir.

Noel Baba efsanesinin Müslüman coğrafyaya taşınması, en çok batılılaşma akımının sistematik hale getirildiği Türkiye’de geçit bulabildi. Zaman içinde de Türkiye’de yılbaşı kutlamaları televizyon kanallarıyla daha bir popülarite kazandı. 31 Aralık gecesi hemen hemen bütün televizyon kanallarının insan ahlakını çökerten, hayâ duygularını yok eden eğlence programlarının reklamlarını günler öncesinden görmek mümkün.  Piyango çekilişi ve Noel Babalık hediye algısı içinde “Yılbaşına özel indirim”  sloganlarıyla süslenmiş vitrinler ise tüketim kültürünün farklı bir ayağını oluşturmaktadır.  

Ve bütün bu süflü ve tüketici eğilimler Rabbimizin Araf Suresi 166. ayetinde belirttiği üzere Allah’ın yasak kıldığı şeylere meyledip,  kibre kapılıp, zelil hale gelenleri kimliksel olarak adeta maymunlaştırmaktadır:  “Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, biz de onlara, hor ve zelil maymunlar olun, dedik.”

Biliyoruz ki Allah’ın hududunu, yani Hududullah’ı çiğnemek, beraberinde nimeti kaybetmeyi getirir. Bu yüzden Rabbimiz bizleri güç, makam, mevki ve şehvet zehirlenmesinden uzak tutsun. Müslüman için her Hicri, Rumi veya Miladi yeni bir yıl hayırların, iyiliklerin duasının çoğaltıldığı ve Allah’ın sınırlarının korunduğu yıl demektir. Ve Müslüman için her günün bir anlamı ve değeri vardı. Bu yüzden bizlere yeni bir yılı bahşeden Rabbimize şükrümüzü diri tutmalıyız. Bugün egemen güçler, paganlaştırılmış ve tahrifata uğratılmış bir Hıristiyan adeti haline getirilen yılbaşını içkilerle, havai fişekler ve fal oklarıyla kutlarken, aynı zihniyet Suriye’de kardeşlerimizi katletmeye devam ediyor. Mısır’da kardeşlerimiz Sisi’nin baskısı ve faşizmi altında ezilmeye, İslami değerlerinden kopartılmaya çalışılıyor.  Abdülkadir Mollalar emperyal çıkarlar uğruna idam ediliyor.

Bizim için önemli olan günümüzü, yılımızı yani ömrümüzü Allah’ın dinini yeryüzünde hâkim kılmak için ve Müslüman’ca yaşayarak geçirebilmektir.

İnşaallah Rabbimiz bizleri basiretli kılar. Aramızdaki fikri ve sosyal dayanışmayı artırır. Her türlü cahili kuşatmalara ve zalimler topluluğuna karşı bize iman, güç ve kararlılık bahşeder!.. Tabii ki bizler arınır ve Allah’ın dinine yardım edersek.