Yarın 2010 yılının son günü. Akşam dini hayatından çıkarmaya başlamış dünyanın insanları, vefasızca bir seneyi arkalarına atarlarken, yeni yılın gelişini kutlayacaklar.
Geçen zaman, kenara atılmış bir çaput gibi atılıyor sanki.
Son yıllarda bize ait olmayan bir dünyanın zaman, eğlence ve din telakkisinin derin etkisinde olan insanlarımız -buna muhafazakârlar da dahildir- bu ritüellere ve eğlence ayinlerine katılıyorlar. Çam ağaçları süslenip dilekler tutulacak, hindiler kesilip yenecek, sabaha kadar eğlenip içilecek, aile bireyleri ve yakınlar birbirlerine hediyeler verecek. Abu Dabi'de bir otel, sonradan görmenin ve yozlaşmanın somut göstergesi olarak 27 milyon dolara dev bir çam ağacı yaptı. Kurban Bayramı'nda "hayvan katliamı oluyor" diye yeri göğü birbirine katanlar, hindilerle ilgili hiçbir şey söylemeyecekler. Koyun, kuzu ve ineklerin hakları var, hindilerin hakları yok, hayvan bile sayılmazlar.
Kuvvetli zaman telakkisi olan İslam dini açısından söz konusu kutlamaların (sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, doğum günü kutlamaları) cevazına kapı aralayan hiçbir güvenilir hüküm yokken, böylesine lakayt, rahat ve aldırışsız olmak ancak kendi bilincini artık mihverinde taşımayı önemsemez insanların işidir. Öne sürülen gerekçe basit: Bunda ne var? Yeni bir yılı sevinçle karşılıyoruz, bütün yıl sevinç ve mutlulukla geçsin.
Yılbaşı kutlamalarının üç boyutu var: 1) Hz. İsa'nın doğum günü; 2) Kadim bir pagan inanç ve âdet olan Noel Baba; 3) Tüketimi tahrik etmek üzere yılbaşını fırsat bilen piyasa kültü, yani kapitalizm.
Semavi dinlerden birinde karşılığı olan bir bayramı kutlamak Yahudi ve Hıristiyanların hakkıdır. Müslümanlar, karşılıklı 'ihtiram' ilişkisi çerçevesinde beraber ve barış içinde yaşadıkları Kitap Ehli'nin sevincine katılır, onların bayramlarını kutlar. Bunda herhangi bir sakınca olduğu kanısında değilim. Temiz niyetli bir Hıristiyan, Hz. İsa'nın doğum günüdür diye 25 Aralık'ı veya başka bir günü kutlayabilir. Miladi takvime göre Hz. İsa bu günde doğmamış olsa bile, bu bir Hıristiyan'ın niyeti ve kararıdır, bizi ilgilendirmez.
Noel Baba ise pagan (putperest) Romalılardan kalma bir figür. Bu çerçevede yılbaşında pagan bir ritüeli tekrarlamak, çam ağacı veya Noel Baba kılığına girmek İslam dini açısından caiz değildir. Hangi 'masum' gerekçe ile olursa olsun, dinlerini ciddiye alan Müslümanlar, bu pagan âdeti tekrar edemezler.
İbn-i Ömer (r.a.)'den gelen bir rivayete göre Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse müşriklerin bayramlarına katılmak suretiyle onlara benzerse, o kimse kıyamet günü onlarla beraber haşrolunur." (Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra). İmam-ı Rabbani'nin konuyla ilgili görüşleri hayli ağırdır: "İki dini doğrulayıp hak bilen dahi şirk ehlinden sayılır. İslam hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de öyledir. İnkârdan uzaklaşmak İslam'ın şartıdır. Şirk şaibesinden sakınmak tevhiddir... Hinduların büyük bildikleri günleri yüceltmek, Yahudilerce bilinen âdetlere uymak inkârdır..."
Şüphesiz İmam-ı Rabbani, Yahudi, Hıristiyan veya Hinduların, kendi bayramlarını kutlamalarına karşı değildi, o Müslümanları başka dinden olanların bayramlarını bayram bilmelerinin, kutsal bildikleri günleri kutlamalarının önüne geçmek istiyordu. Bu hüküm, aynıyla yılbaşı kutlamaları için de söz konusudur.
Miladi yılbaşının alternatifi, Hicri yılbaşı olan 1 Muharrem'i kutlamak değildir. Biz tevhid dinine inananlar, iki bayramı (Ramazan ve Kurban) kutlar, cuma gününün hayırlı olmasını diler ve sadece Kadir Gecesi'ni ihya ederiz. Günlerden cuma, aylardan Ramazan, bayramlardan Ramazan ve Kurban, gecelerden Kadir Gecesi dışında kutlanacak bayram veya gün yoktur.
ZAMAN