Yeni üyeler maç yapmanız için değil sayın Başkan!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Müebbet hapse çarptırılan, ancak cezaları kesinleşmediği için tahliye edilenlerin çıkardığı krizin geleceği nokta belli idi.
Yüksek yargı, “Hep benim dediğim olsun” diyor. “Dediğim dedik, çaldığım düdük” türünden söylemle, siyasi erke istediğini yaptırmaya kalkışıyor.
Topu topu birkaç bin dosyayı, iki senedir inceleyememişler. ”Yükümüz ağır, bir milyonu aşkın dosyamız var” diyerek, siyasilere çıkışıyorlar.
Oysa, onlara bir milyonu aşkın dosyayı soran yok. En azından şu aşamada yok.
Onlara sorulan, şu ana kadar tespit edilen 900 adet dosya.. Bilemediniz 1500 dosyanın (kararlar kesinleşmediği için tahliyeler olan dosyalar) niçin 2011 başına kadar bitirilemediği!
Evet; şu an gazete manşetlerinden inmeyen, televizyon haberlerinde birinci konu olmaktan çıkmayan tahliyelerin tamamı, 1.500 dosyalık iş!
İnsan ne yapar yapar, o dosyaları inceler, 2011’in ilk gününde “dosya incelenemediği için tahliye olacak tutuklu” vakası yaşatmaz ülkeye..
Ama gördünüz işte. Bu saçmalığı yaşattılar bize.
Gerekçe olarak da, Ahmet’in Mehmet’ten 300 TL’lik kira alacağı olan dosya türünden yüzbinlerce dosyayı bahane yaptılar: “Bir milyonu aşkın dosyamız incelenmeyi bekliyor!”
Alacak verecek dosyalarını zaten size soran yok ki. Onlar bekliyor ha bekliyor.
Size sorulan, “müebbet hapis cezasına çarptırılan kişinin, nasıl olup da tahliye olabildiği!”
O dosyaların da tamamı, açıklandı işte, topu topu 1.500 dosya..
Buna cevap veremeyen yüksek yargıya, siyasi iktidar çözüm olarak şu teklifi sundu: “Yargıtay ve Danıştay’a üçer daire ekleyelim!”
Açıklama yapılır yapılmaz, şöyle bocalayan yüksek yargıdan, dün Danıştay Başkanı çıktı piyasaya: “Bana ‘Çok üye verelim’ diyorlar. Ne yapayım ben çok üyeyi?”
Başkan şunu demek istedi: “Bizim kafadan birilerini gönderecekseniz, tabii ki memnuniyetle. Ama yeni HSYK seçim yapacağına göre, objektif kriterlere göre belirleme olacak. O zaman ben o yeni üyeleri ne yapayım.”
Evet, bunu demek istiyor sayın başkan.
Yoksa, katrilyonluk vergi alacakları için iki sene üç sene dosya bekletilen Danıştay’da, ülkesini seven bir yüksek yargı mensubu, “Ben ne yapayım çok üyeyi“ der mi hiç?
“Gönderin, ne kadar üye gönderebilirseniz. Ülkemizin ne kadar imkanı varsa, o kadar yüksek yargı üyesini gönderin bize. Gönderdiğiniz üyeleri, elimizdeki dosyaları bitirdiğimiz zaman, boş oturtacak değiliz. Ki zaten bunlar da üç daire düşünüldüğüne göre, topu topu 15 kişiden ibaret olacak. Hemen gönderin. Maliye’nin tahsil edemediği onlarca katrilyonluk vergi dosyalarını, bir çırpıda bitirelim. Tahsili gerekiyorsa tahsil edilsin.Tahsili gerekmiyorsa, dava sonuçlansın. Ki, mükellefler de yapacakları işlere baksınlar” demesi gerekmez mi, 170 bin dosyayı, sonraki seneye devreden bir yüksek yargı başkanının?
Gerekir tabii!
Ama bu başkan farklı.
Bu başkan,Danıştay’da kurulu düzeni bozdurmak istemiyor.
“Biz burada 90 kişiyiz.Hepimiz birbirimizi biliriz.Seyfi Dede’nin ekibiyiz biz. Üç-beş kişi emekli olduğunda, yerine göndereceğiniz yeni üyelerle de, bizim hakimiyetimiz daha yıllarca bozulmaz. Ama üç daire kurarsanız, dosyalar sonuçlanır ama.. Bizim de hakimiyetimiz sonlanır!” diyor.
İşte dertleri bu..
Şu an sadece AydınDoğan’ın, 4 katrilyonluk vergi cezası Danıştay’da bekliyor.
Onun yanısıra, daha iki gün gönce yazdık. İş Bankası’nın 1 katrilyona yakın vergi cezası Danıştay’da bekliyor.
Daha yüzlerce, böyle dosya var, Danıştay’da bekleyen. Binlerce dosya var, 20 bin liralık, 30 bin liralık.
Vergi daireleri gına getirmişler, “Mükellef bir dava açarsa, 5 seneden önce bitmez. Aman ihtilaf oluşmadan, konuyu uzlaşma ile bitirelim de, tahsilatımız artsın” diyor, Vergi Dairesi başkanları..
Yani yargı, devletin alacağının tahsil edilememesi için adeta bir araç olmuş!
Ve böyle bir ülkede,Danıştay Başkanı, “Ben yeni üyeyi ne yapacağım?” diyor.
Sanki ona yeni üyeleri, futbol maçı yapmaları için gönderecekler de, “Yerim bile yok” diyor!

YENİ AKİT