Özgür-Der Ereğli Temsilciliği’nin haftalık seminerlerinin bu haftaki konuğu yazar Kenan ALPAY idi. Aynı gün içerisinde öncelikle Ereğli Eğitim fakültesinde sonra üniversitenin Zonguldak merkez konferans salonunda konferansını gerçekleştiren Kenan ALPAY, akşam programında da Ereğli Özgür-Der dernek binasında, “Yeni Türkiye, Toplumsal Değişim ve Sorumluluklarımız” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Kenan ALPAY sunumunda şu hususlara değindi:
“Türkiye’de gündem çok hızlı değişmektedir. Son dönemde yaşanan mücadele, sadece Gülen hareketi ile AKP arasında yaşanmamaktadır. Gülen hareketi, sınırları aşarak girmiş olduğu ilişkilerle iktidarı boyunduruk altına almaya çalışmıştır. Türkiye’de liberaller, hükümetle ayrışınca, cemaatin de bu noktadaki çabaları artmıştır. Fakat hükümet, üzerinde baskı kurmaya çalışan bu yapıları reddetmiştir.
F. Gülen hareketi, hükümet karşıtı tavrını daha da netleştirmeye başladı ve PKK ile silahsızlandırma çabası sürerken, Oslo görüşmeleri sızdırıldı. Bunun dışında Mavi Marmara olayı ve İsrail ile ilişkiler cemaat tarafından tasvip edilmedi. Kürt sorununun çözümü için atılan adımlar rahatsızlık yarattı. Mit müsteşarına yönelik hamle ile cemaatin niyeti iyice açığa çıkınca, hükümet cemaatin bu sinsi planları karşısında mücadelesini açık alana çekti ve cemaatin planlarını deşifre etme yoluna gitti. Türkiye içerisinde yaşanan bu tartışmaların sadece bir iç çekişme olmadığı, İsrail, Amerika ve onların planlarını da ilgilendiren bir durum olduğu kanaati hakimdir.
Bunun dışında Türkiye, 3-4 yıldır Ortadoğu’da yaşanan Arap devrimlerinde halklardan yana tavır koyarak, eski Türkiye refleksleri ile hareket edilmediğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu politikası, “tehlikeli yalnızlık” gibi bir ifade ile küçümsenmeye çalışılsa da Türkiye, tavrını sürdürmeye devam etti. Eski Türkiye reflekslerinden kurtulma noktasında en önemli kırılma noktalarından birisi, 27 Nisan e-muhtırasına karşı gösterilen tepki ve tavır olmuştur. Bunun dışında Davos’ta yaşanan durum, önemli kırılma noktalarından birisidir.
Birkaç ağaç yüzünden her yeri ateşe verip darbe yapmaya kalkanların son yıllarda yaşanan yüz binlerce insanın ölümüne karşı gösterdiği ilgisizlik ve hatta katledenlerden yana gösterdikleri tavır, durumun gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Gezi olayları bir darbe girişimi idi ve hem içerdeki hem dışarıdaki darbeci güçler tarafından desteklendi.
Kobani olaylarında Işid karşıtı oluşturulan koalisyon güçlerine karşı talep edilen hususlara baktığımızda yine eski Türkiye refleksleri ile hareket edilmediği görüldü. Bunun yanında kendi iç hesaplaşmasını yapmaktan çekinmeyen ve hatta bu uğurda dışarıdaki itibarını zedeleme pahasına girişimlerde bulunan hükümet, Dersim olayları, Kürt sorununun çözümü, Ermeni meselesi, başörtüsü vb. konularda tavrını ortaya koydu ve edilgen politikalardan vazgeçti.
AKP hükümeti, Eski Türkiye’nin darbelerle dolu, statükocu, vesayetten yana anlayışından uzaklaşarak daha özgür bir ortam sağlama konusunda çabalarını ilkesel bir zeminde ve tutarlılık içerisinde sürdüremezse, içerde meydana gelecek bir çürüme AKP’yi bitirebilir. Burada bize düşen içerisinde yaşadığımız anın getirdiği imkânlar içerisinde, kendi ilkesel zeminimizi muhafaza ederek ve önceleyerek mücadeleye devam etmektir. Rabbimizin bizden beklediği mücadeleyi vermek O’na karşı kulluğumuzun gereğidir. Bu anlamda gündemi sağlıklı değerlendirmek ve amellerimizi icra etmek vazifemizdir.”
Sunumun ardından uzun süre soru-cevap şeklinde devam eden program çok geç saatlere kadar verimli bir şekilde devam etti.