‘Yeni Türkiye’ Altınsu/Şapatan’da Tökezliyor

Zafer Burakmak, Yöneliş-Haber’deki köşesinde Şemdinli’nin Altınsu (Şapatan) köyünde yaşanan olayı ve olay sonrası devlet yetkililerinin yaklaşımlarını değerlendirdi.

Zafer Burakmak’ın konuyla ilgili yazısını ilginize sunuyoruz:

‘Yeni Türkiye’ Şapatan’da Tökezliyor

Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Altınsu -Şapatan köyü yakınlarında 6 Ağustos gecesi PKK üyelerinin saldırısında 1 özel hareket polisinin yaşamını yitirmesinin ardından köyde operasyon başlatıldı. Operasyonda gözaltına alınmak istenenler ile alınanlardan yaklaşık 60 köylünün darp edildiği ileri sürülüyor. Şahitlerin konuştuğu, darp edilenlere ilişkin fotoğrafların yayınlandığı vaka, kamuoyuna düştüğünden beri bölgenin başlıca konusu. Geçmiş dönemlerde kalmış işkence hadisesinin, kitlesel bir şekilde yaşanmış olması bölge halkına dehşet saldı. Bir polisin tekil şiddeti değil, 60 kişinin dayaktan geçirildiği gibi vahim bir tablo var karşımızda. Bu polisler ve amirleri hakkında güvenilir bir adli süreç yaşanmaz ve suçlu olanlar cezalandırılmazsa, doksanlı yılların psikolojisinin toplumu esir alması kaçınılmaz. Öyle ya onlarca kişiye köy meydanında ve iddiaya göre polis merkezinde de devam eden bir işkencenin yaşandığı ülkede kimse kendini güvende hissetmeyecektir.

İşkenceye sıfır toleranslı olarak tanımlanan ‘Yeni Türkiye’de bir işkence vakasının tartışılması ne kadar üzücüyse, bu iddiaya toplumun, özellikle sosyal medyada gösterdiği refleks ile bir polisi açığa aldırması da bir o kadar umut vericidir. Ancak toplumun duyarlılığına karşın, siyaset kurumunun aynı refleksi gösterdiği söylenemez. İdari makamların iddialar üzerine kamuoyunu tatmin edici bir şekilde gitmek yerine, işkenceyi dillendirenleri ‘örgüt propagandası’ yapmakla suçlaması eski mantığın devrede olduğunu gösteriyor.

Hakkari Valiliği ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamalar, iddiaların üzerini örten ve yürütülen soruşturmaları peşinen sonuçlandıran bir yaklaşım sergiliyor. Valilik açıklamasında darp edildiğini ileri süren 10 kişinin savcılığa başvurduğu belirtiliyor, öte yandan dayak haberlerinin işlenmesini ise örgüt propagandası olarak nitelendiriliyordu. Yine “kusuru olan personel tespit edilirse haklarında gerekli idari tahkikat da yapılacaktır” cümlesinden hemen sonra “Güvenlik Güçlerinin vatandaşlarımıza işkence yaptığı yönündeki haberler tamamen asılsızdır” ifadesiyle bir önceki cümle hükümsüz kılınıyordu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasının da valilik açıklamasından aşağı kalır yanı yoktu. Açıklamada iddialara dair “gerçeği yansıtmıyor” deniliyor ve hemen ardından müfettişlerin görevlendirildiği ‘müjdesi’ni veriyordu. Gerçeği yansıtmadığı genel müdürlükçe belirlenen iddialara ilişkin, hangi müfettişten nasıl bir rapor beklendiği sorusunu akıllara getirerek…

AK Parti ya da hükümet kanadından ise herhangi bir açıklama gelmedi. Günlerdir toplumun tartıştığı, köylülere copla, hortumla işkence yapıldığı iddiaları gibi önemli bir konuda hükümet yetkilerinden bir açıklama gelmemesi dikkat çekici. Valilik ya da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün olaya yaklaşım tarzları yeni değil.  Türkiye’de bu tarz vakalarda takınılan tipik tavrın güncelleştirilmiş hali. Olayda en büyük eksiklik ise güncelleştirilmiş diye bildiğimiz işkenceye sıfır toleranslı ‘Yeni Türkiye’nin siyaset refleksi. Öyle ya işkenceye sıfır tolerans kararı almış bir hükümetin, onlarca insanın darp edildiğine dair şahitli, fotoğraflı iddialara ilişkin, “Olayı araştırıyoruz. İşkenceye sıfır tolerans ilkesini benimsemiş hükümetimizin hukuksuzluklara tahammülü yoktur. Vatandaşlarımız müsterih olsun, böyle bir vaka vuku bulmuşsa sorumlular için gereken yapılacak” açıklaması gelmeli değil miydi?

Bölgede yürütülen güvenlikçi politikaların, siyaseti peşinde sürükleme riski her zaman var olmuş ve maalesef çoğunlukla hükümetler bu riskin cazibesine kapılmışlardır.  AK Parti’nin başarısı, Kürt bölgelerinde güvenlik bürokrasinin peşine takılmak yerine, siyaset üreterek bu kesimleri hukuki zemine sürüklemek olmuştur. Ve yine AK Parti’nin bölgedeki en büyük başarısızlığı da siyasetini bu kesimlerin esiri haline getirmek olacaktır. Bir polisi açığa alan hükümet, bu vahim olaya karşı sessizliğini bozup olayın üzerinin örtüleceği algısını kırmalıdır. Bu tavır, bir partinin oy saikiyle topluma yaklaşmasından ziyade bir daha bu tarz vakaların yaşanmaması için elzemdir.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!